Broker/Sigorta Acentesi Farkı

Acente ile Broker arasındaki farkın üçüncü taraflarca çok bilinmediği farkettim ve yazılarımdan birisini Sigorta Acentesi ve Broker tanımlarına ayırmaya karar verdim.

Sigorta acentesi: Ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tâbi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimî bir surette sigorta şirketlerinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketleri adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişiyi,

Broker: Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişiyi,

tarif etmektedir.

Kısaca; Acente’nin sigorta şirketini; Broker’ın müşteriyi temsilen görev yapması beklenir.

www.sigortadukkanim.com Projesinin Hikayesi

-2010 yılı içerisinde; benden daha uzun süredir sigortacı eşim; “Türkiye de Sigorta Sektörü’nde acentelerin, kendilerine ait ve birden fazla sigorta şirketi ile on-line bağlantı imkanı sağlayan ve CRM altyapısına sahip yazılımlarının bulunmadığı” gerçeğinden yola çıkarak; acentelerin müşteri takiplerini de sağlayacak CRM altyapısı ile destekli bir yazılım geliştirme fizibiliteleri yapıyordu.

-Eylül 2010 da, bir yabancı dostumuz; “Rusya Federasyonu’nda yaşayan ama Slovak vatandaşı bir arkadaşının, mütevazi bir bütçe ile başladığı, on-line sigortacılık yatırımının çok hızla geliştiğini”, söyledi.

İki konu üst üste gelmişti. Böyle bir software hazırlama teknik bir konuydu fakat, bu software’i kullanıp “çoktan seçmeli” sigorta satış ve hizmetinde kullanmak sigortacılık alanına giriyordu.

-Yaptığımız bir organizasyon ile  Slovakya’nın başkenti “Bratislava” ya gittik ve  girişimcisiyle Rusya da bu projenin nasıl hayata geçirildiğini, neler yapıldığını/neler yapılmadığını, projenin hangi evrelerden geçtiğini uzun uzun konuştuk.

-Dinledikçe, fikrin Türkiye de de  hayata geçirilebilirliğine olan inancımız bir kat daha arttı.

-Türkiye de sosyal medya alanındaki gelişmeler, internet kullanıcı sayısında son 3 yıl içerisinde %1200 lük büyüme de giderek bizim projeye daha sıkı sarılmamıza yardımcı oldu.

-Hemen iş planı hazırlıklarına başlandı. Çok detaylı ve sağlıklı olduğunu sonradan yaşadıkça gördüğümüz bir iş planı ortaya çıktı. Ya da projenin hayata geçişinde, büyük bir disiplinle hazırladığımız iş planına uyduk.

-Ardından, On-line sigortacılık pazarının en fazla geliştiği, İngiltere’de Pazar liderlerinden iki tanesi ile randevu ayarladık ve ziyaretlerine gittik.

Görüşmelerde detaylarını öğrendiğimiz, “pazarın gelişim ivmesi” ve “hızla büyümesi” bizlere iyice umut verdi.

İngiltere de; Şubat 2011 itibariyle; araç sigortalarının (Kasko ve Trafik) %70 i on-line yapılır olmuştu.

İngiltere pazarının on-line sigortacılık öyküsü ilk olarak sigorta şirketlerinin web üzerinden direkt satışları ile başlıyor. Zamanla “insanların satın alma kararı vermeden önce  farklı şirketlerin ürün ve fiyatlarını karşılaştırmak ihtiyacı hissetmeleri,  sigorta aracıları tarafından oluşturulan  ortak platform kurulması fikrini ortaya çıkarmış.

-İngiltere de 2002 de hızlanan on-line dağıtım kanalı aracılığıyla sigortacılık işi, 2011 e gelindiğinde lokal pazarda, doymuş görünüyor.

Şirketler, Almanya, İtalya ve İspanya pazarlarına yatırıma başladılar. Bir ülkeye yatırım kararını; o ülkedeki, “İnternet Kullanıcı sayısının, toplam nüfusa oranının %50 ve üstüne çıkıp çıkmadığı” kriterine göre  alıyorlar.

Şubat 2011 de bizim ziyaretimiz sırasında, Türkiye de bu oran %33 iken, Ağustos ayı istatistiklerinde bu oran %44 ‘e yükseldi.

Ve hatta, Şubat 2011 de Türkiye kullancı sayısında İspanya ve İtalya’nın altında iken, Ağustos 2011 istatistiklerinde iki ülkeninde üzerinde yer alıyor.

Görüşmelerimizi yaptık, neler yapmak istediğimizi anlattık. Hatta görüşme yaptığımız şirketlerden bir tanesi yatırım sermayesi konusunda destek olabilecekleri mesajını verdi.

-Düşündüğümüz projenin, iş planı tamamdı ama, özellikle start up süreci ve tanıtım kısmında iddialı olabilmemiz için Sermayeye ihtiyacımız vardı.

Elimizde iş planı ve bu iş planına göre özenle hazırlanmış Sunumumuzla sermayedarlar ile görüşmelere başladık.

Bizim projemiz, pek çok yatırımcı için küçük ölçekliydi, ilgi alanlarına girmiyordu. Yeni projelere (Greenfield) sermaye bulmak genel olarak zordur denildi.

Ancak, projeye ilişkin yatırımcılar ile görüşmelerimiz hiç aksamadan devam etti. Bu da projemize inancımızı yükseltti.

Sonunda girişimimize bir yatırımcı bulduk ve de 20 Nisan 2011 de Şirket kuruluşunu yaptık.

Bu arada; projenin ilk fikir aşamasından başlayarak bu aşamaya gelmesinde aralıksız her hafta sonu çekirdek ekibimiz ile bir “Lavazza Cafe de” (o dönem bir ofisimiz olmadığından)  biraraya gelerek çalışmalarımızı detaylandırdık.

Proje planlarımızı görüştüğümüz gerek Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlük ve Murakabe Kurulu ve gerekse pek çok sigorta şirket yönetimi  projeye desteklerini esirgemediler.

12.10.2011 tarihinde www.sigortadukkanim.com için, bize destek olan tüm tarafların katılımıyla, Tomtom Suites Hotel de bir kutlama yaptık.

Biz Projemize inanıyoruz ve biliyoruz ki sektörün geleceği bireysel sigortacılıkta ve bu segmentte en önemli kanallardan bir tanesi de “on-line” sigortacılık.

Sigortadükkanım ekibi olarak, bu akımın öncülerinden olmaktan gurur duyuyoruz.

 

Sigorta Poliçenizi Niye sigortadukkanim.com dan Almalısınız?

1- Sigorta Dükkanım Sigorta ve Reasürans Brokerlik A.Ş., 20 Nisan 2011 tarihinde, sigorta sözleşmelerinin düzenlenmesinde, şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmak üzere kurulmuştur.

2- Öncelikle size uygun sunulan Şirketler ve ürünler içerisinden, teklifinizi veya poliçenizi Kolay, Hızlı, Ucuz ve Teminatları karşılaştırarak seçebilirsiniz.

3- Şimdilik; Kasko, Trafik, DASK ve Konut poliçelerinizi, on-line altyapısı uygun olan şirketlerin yanı sıra, arzu ederseniz seçeceğiniz ilave 3 adet ofline şirket olmak üzere, toplam 20 şirket içerisinden, karşılaştırarak alabilirsiniz. (Bazı branşlarda bazı şirketler ürün sunmayabilirler.)

4- Web Sitemiz aracılığı ile ürününüzü karşılaştırabilir, beğendiğiniz ürüne ilişkin teklifinizi alabilir, dilerseniz ve Şirket altyapısı uygunsa poliçenizi oluşturup basabilirsiniz.

5- “Sana Özel” bölümünde, bugüne kadar www.sigortadukkanim.com dan aldığınız teklifleri ve poliçeleri gözlemleyebilirsiniz. Yakında bu siteden aldığınız poliçelere ait hasar durumlarını da izleyebileceksiniz.

6- www.sigortadukkanim.com tahsilatta sadece kredi kartı ve sanal pos kullanır.

Hangi Şirketin poliçesini alıyorsanız, ödemeniz doğrudan o şirketin sanal pos’u aracılığı ile tahsil edilir. Kredi Kart bilgileri Sigorta Dükkanım da tutulmaz.

7- Ayrıca, site de yer alan bilgilerin güvenliği, Dünya’nın önde gelen güvenlik Şirketlerinden “Global Sign” ın SSL ile sertifikalandırılmıştır.

8- Müşterilerimize ilişkin bilgiler Türkiye’nin alanında en iyi firmalarından doruk.net e ait server’larda, uluslararası güvenlik standartlarında tutulur.

9-  Gerek çalışılan sigorta şirketlerinin ve gerekse www.sigortadukkanim.com ‘un sizler için düzenlediği/düzenleyeceği kampanyalardan faydalanabilirsiniz.

www.sigortadukkanim.com dan size en uygun bireysel ürünleri karşılaştırarak seçebilmeniz dışında aşağıdaki örneklerdeki gibi özel durumlarda da faydalanabilirsiniz.

-Diyelim ki; bir Kamu kurumundasınız ve acil DASK poliçesi gerekti. O anda, en yakınınızdaki bilgisayardan giriş yapıp poliçenizin çıktısını kendi yazıcınızdan baskı alabilirsiniz.

-Diyelim ki; hafta sonu yola çıkacaksınız ve Trafik Poliçeniz yok. Bilgisayarınızdan poliçenizi alıp yola çıkabilirsiniz.

-Diyelim ki; bir Finans Kuruluşu tarafından size kredi kullandırılacak, size önerilen poliçe şartlarını hemen oracıkta bilgisayarınızdaki şirketlerle karşılaştırıp beğendiğinizi üstelik Dain Mürtehin ilgili banka ve şubesi yaparak poliçenizi kesebilirsiniz. Tek bir seçeneğe zorunlu kalmazsınız.

Ben internetten, web sitesinden anlamam, bilgisayar ile aram yok diyorsanız iki önerimiz var:

1- Sigorta Dükkanım Call Center ekibi 08:00- 20:00 arasında sizlere hizmet için hazır. 20:00 den sonra ararsanız, notumuzu alıp ertesi sabah ilk iş sizi ararız.

2- On-line chat aracılığı ile, www.sigortadukkanim.com ekipleri ile iletişime geçersiniz, poliçenizi veya sigortacılık işlemlerinizi birlikte yapabiliriz.

Sigorta şirketlerinin pek çoğunda devam etmekte olan, on-line altyapı çalışmaları tamamlandıkça, sitemizde on-line hizmet veren sigorta şirketi sayısı da artacaktır.

Daha fazlasını arıyorsanız. www.sigortadukkanim.com u ziyaret edin.

Sigortacılar Baden Baden’de Ne Yapıyor?

Reasürans işi, doğrudan içerisinde değilseniz;  sigorta şirketlerinde bir grup uzmanın ve şirket Genel Müdürlerinin yürüttüğü, ilişki yönetimi, pazarlık becerisi ve şirketin önceki senelerdeki performansına göre, izleyen yılın şartlarının oluşturulduğu “bambaşka bir Dünya’nın” işine benziyordu.

2005 yılında Genel Müdür olduğumda en korktuğum konu idi. Çünkü geçmişte, özellikle iyi sonuçlanmadığına inandığımız reasürans görüşmeleri nedeniyle Genel Müdürümüzü biraz da acımasızca kritik ederdik.

Sigortacıların senelerdir bildiği meşhur toplantılar dizisi vardır. Birisi Monte Carlo, bir diğeri Baden Baden’de her sene düzenlenir. Baden Baden, biraz daha bilineni ve daha iş odaklı olanıdır.

Baden Baden aslında Almanya da, kaplıcalarıyla ünlü, küçük ve yazlık bir kasaba. Sigortacıların toplantıları ile sonbaharda hareketlenip, otellerinde yer kalmıyor. Toplantılar aynı anda 3-4 otel lobisi ve/veya cafe de gerçekleştiriliyor.

Baden Baden toplantılarına bir kere katıldım. O zamanki reasürans yöneticimiz yeniden yapılanmakta olan şirketteki genel heyecanın yansımasıyla, toplantıya çok iyi hazırlık yapmıştı.

3 günde 38 toplantı.

Her bir toplantı 30 dakika sürüyor. Önce 10 dakika siz kim olduğunuzu, ne yapmak istediğinizi ve şirketinizi anlatıyorsunuz. Sonra 10 dakika muhatabınız anlatıyor. Son 10 dakikada yenilemeler hakkında karşılıklı fikirler paylaşılıyor.

O kadar heyecanla ve yorulmak bilmeksizin tüm toplantıları tamamladık ki, böylesi maratonun ardından 2006 yılı yenilemeleri kesinlikle, süper şartlarla yapılacaktı.

Gerçekten, o günün koşullarında  iyi şartlarla (bana göre) yapıldı.

Ancak, gecikmeli de olsa öğrendim ki yenileme görüşmeleri Baden Baden da toplantıya katılanlarla değil, bu toplantılarda aktif yer almayan (artık katılıyor olabilirler) Swiss Re ve de Munich Re ile yapılıyor. Onlarla yaptığınız anlaşmaları diğerleri hisse alarak takip ediyorlar. Onlarla anlaşma yapamazsanız veya istediğiniz şartlarla yapamazsanız, başkaları ile tretelerinizi koruyacak iyi bir anlaşma yapma şansınız yok gibi.

Hele ki ülke olarak lokal Reasürans şirketiniz yoksa… (Neyse ki, Türkiye olarak Milli Re gibi bir şansımız var. Reasürans şirketi olmayan ülkelerdeki lokal sigorta şirketleri ne yapıyor merak ediyorum.)

Böyle bakınca da, Baden Baden sigortacıların senede bir defa stres atıp, ilişki geliştirdikleri ve daralan reasürans pazarında Swiss Re ve Munich Re ile yapılacak pazarlıklara hangi şartlarda başlamaları gerektiğini öğrendikleri toplantı zincirinden başka bir şey değil.

(Yıllık genel treteler dışında iş, branş ve/veya ürün bazında gerçekleştirilecek özel treteler ve de reasürans yöneticileri için zaman/fayda fırsatları sunmasını istisna tutuyorum.)

Reasürans Pazarında, konsalidasyonlar sonucu, oyunun kurallarını belirleyen şirket sayısı sadece iki. Sırf bu nedenle bile Milli Re yi korumak, kollamak lazım. Varlığı lokal şirketlerin diğer devlerle pazarlıklarında çok büyük güç.

Baden Baden mı? Bir daha katılmadım. Katılmayarak ne kaybettiğimi düşünüyorum? Hiçbir şey…

Bırakınız Yapsınlar, Bırakınız Geçsinler…

Yazının başlığı sizi yanıltmasın, bu yazı ekonomi ile ilgili değil. Çocuklarınızın hayatını yönetip/yönetmeme istegi ile ilgili.

Benim babam, işine gönül vermiş, başarılı bir Astsubay ve annem ev kadını idi. Tek memur maaşı ile 3 çocuk büyüttüler, hepsini okuttular. Ama sanıyorum, Devlet Memuru olmanın getirdiği güven konforu ve/veya çevrelerinde gördükleri kötü sonuçlanan yaşamsal tecrübelerin verdiği endişe ile çocuklarının özellikle iş yaşantılarında her değişikliği endişelenerek karşıladılar.

-1990 yılında Bankacılık okumak için Bankacılık ve Sigortacılık Okuluna gittim. Sigortacılık okumayı seçen 21 kişiden (87 kişi içinde) birisiydim.

Sigortacılık neydi? Kapı kapı dolaşıp, poliçe mi satacaktım. Bankacı olmalıydım. (Hala babam başkalarına, benim ne iş yaptığımı anlatırken Bankacı demeyi tercih ediyor)

Sigortacılığı Seçtim.

-Ziraat Bankası’nda uzman olarak çalıştığım dönemde, bu şekilde çalışarak bankacılığın sadece bir dalını görebileceğimi ve aslında istediğimin bu olmadığını düşünüp, Teftiş Kurulu sınavlarına girmeye karar verdim. 1993 başında Garanti Bankası Teftiş Kuruluna girmeye hak kazandım.

Merkezi İstanbul’daydı. Özel Sektördü. İş Bugün vardı yarın yoktu. Oysa Ziraat Bankası Devlet Bankası idi ve ömür boyu iş garantili gözüküyordu. Niye rahatımı bozuyordum? Gitmemeliydim.

Gittim.

-1998 yılı sonunda, Teftiş Kurulu’nda geçen yaklaşık 6 senenin sonunda Agf Garanti Sigorta A.Ş.’ne Genel Müdür Yardımcısı olarak atanma fırsatı çıktı.

Ne yapacaktım sigortacılığı Bankacı kalmalıydım.

Sigortacı oldum.

-2003 yılı Haziran sonunda İstanbul’u terk edip, Ürgüp te yaşamaya karar verdik. Otel açmak istiyordum param yetmediği için Cafe açtım. O tarihte o bölgenin tek ve en güzel mekanını oluşturduk. Pahalıydık ama, kış yaz iş yapabilen ender yerlerden birisiydik.

İstanbul dan sonra Ürgüp te nasıl yaşayacaktık. Üstelik yan tarafta 250 kuruş a satılan çay, 1.5 TL ye satılırmıydı. İflas edecektik.

Etmedik. 3 senenin sonunda hem operasyondan hem de devrederken para kazandık. (Cafenin adı ve işletmecisi değişsede Ürgüp meydanında yaşamaya devam ediyor)

-2005 yılında TEB Sigorta da Genel Müdürlük fırsatı çıkmıştı.

Artık cafe tutulmuştu ve Ürgüp te hayat konforluydu. Oturmuş düzeni bırakıp İstanbul a geri gitmemeliydik.

Döndük.

Şeklinde devam eden bir yaşam öyküsüne anne-baba yaklaşımı. (Onları çok seviyorum.)

İyisi mi; “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler…” Sadece cesaret verin yeter.

Bir Resim Bin Kelimeye Bedeldir-(Fotoğraflar: Hakan Toker)

Kadınlar, İş Dünyasında Başarılı Olmak İçin, Erkek Rolüne mi Bürünüyorlar?

 Aynı zamanda iş ortağım eşim, benden daha uzun süredir sigortacı ve uzun yıllar üst yöneticilik yaptı. Aşağıdaki tez onun gözlemlerinin sonucu ortaya çıktı.

“Kadınlar, erkek dominant iş dünyasında başarılı olabilmek için kadınsı kimliklerinden çıkıp, erkek rolüne bürünüyorlar. Kılık kıyafetten tutun, çalışma hayatındaki sertlik-katılığa kadar, pek çok öğede “üstlenilmek zorunda kalınmış bu yapay rolün” yansımalarını görüyoruz.” 

Bu gözlemimizin, ilk ortaya çıkışı Türkiye’den daha çok, Dünya sigorta sektöründeki yoğun  izlenimlerimize dayanıyor.

Bundan 4 sene önce, Fransa da bir sigorta şirketini ziyarete gittik. Dünyanın en büyük oyuncularından birisi olan bu şirkette, “kapıdaki resepsiyon görevlisi” dışında hiç kadın çalışan görmedik. Değil üst yönetimde hiçbir seviyede kadın yoktu. Üstelik Fransa da, üstelik Paris te…

Aşağı, yukarı bütün Avrupa’da, sigortacılığın ilk ortaya çıktığı İngiltere de bile, durum çokta farklı değil. Ya kadın yönetici yok, ya da erkek gibi davranan kadınlar, yönetici koltuğunda. Hepsinin “erkeksi roldeki benzerliklerinin” bir tesadüf olma ihtimali olmamalı.

Türk Sigorta Sektörüne baktığımız zaman, kesinlikle Avrupa’dan daha iyi durumda olduğunu düşünüyoruz. Çalışanların neredeyse yarısı ve hatta bazı şirketlerde yarısından fazlası kadın.

Bununla beraber, Genel Müdür seviyesine baktığımız zaman neredeyse 60 şirket içerisinde, sayıları bir elin parmakları kadar değil. Genel Müdür Yardımcısı seviyesinde de sayıları oransal olarak %20 lere ancak ulaşabilir.

Belki yanlış düşünüyoruz fakat; Finans Sektörü erkek dominant bir sektör. Böylesi erkeklerin baskın olduğu iş dünyasında, başarılı olmak, kariyer yapmak isteyen kadınlar sanki kadınsı özelliklerinden çıkıp, erkek rolüne bürünüyorlar gibi bir izlenimimiz var.

Kariyer basamakları tırmanıldıkça artan erkeksi mücadelede kadınların, kadın olmaktan kaynaklanan farklılıkları, örneğin: Doğum yapmaları ve izne çıkmaları, ya da erkek kıstaslarında yeterince otoriter davranmıyor, davranamıyor olmaları, aynı nokta için kariyer hedefleyen erkekler açısından rahatlıkla rekabet dezavantajı olarak kullanılabiliyor.

Başarılı olmak isteyen kadınların, aynı seviyedeki erkeklere nazaran daha fazla çabalaması ve belki de doğasında olmayan yapay bir rolü üstlenerek başarılı olmaya çalışması kendisi açısından çok zorlayıcı gözükmüyor mu?

Acaba, kadınlar iş hayatında kadın olarak katkı sağlayabilseler, yorucu-yıpratıcı-sert finans dünyasında farklı bir resimle karşılaşır mıydık?

Ne dersiniz?

Not: Belki biraz marjinal örnek ama, bir kitap serisi önerim var.

Sadece Y kromozomu taşıyanları etkileyen bir virüs nedeniyle, Dünya daki bütün erkeklerin (bir tanesi dışında) aynı gün içerisinde öldükleri bir Dünya nın nasıl şekillendiğine dair, Brian K. Vaughan ve Pian Guerra nın “Y The Last Man” isimli, 10 kitaplık, ödüllü çizgi roman serisini okumanızı öneriyorum.

Kimin Müşterisi?

Hizmet sektöründe, müşteriye verilen hizmetin başından sonuna kadar kontrol altında tutulması, müşteri nezdinde “alınan hizmetin bütünlüğü” ve hizmet aldığı şirketin “Marka algısının” doğru oluşması açısından kritik önemdedir.

Müşteriye verilecek hizmet sürecinde, üçüncü taraflardan hizmet sağlanması gerekiyorsa, üçüncü tarafların verdiği hizmetin kalite standartlarının iyi belirlenmiş  ve sürekli denetleniyor olması gerekir.

Siz kurum olarak ne kadar iyi hizmet verdiğinizi düşünürseniz düşünün, müşteri nezdinde hizmet kaliteniz, “süreç içerisindeki en kötü hizmet noktası” ile sınırlı değerlendirilecektir.

Sigorta sektöründe özellikle Hasar hizmetinde üçüncü taraflar yoğun olarak devreye girmektedir.

Müşterinin “sizin” olduğunu, süreç içerisinde oluşabilecek tüm memnuniyet ve memnuniyetsizliklerin sizin hanenize artı veya eksi yazacağını unutmamak gerekir.

Müşterileriniz için servisi outsource  ettiyseniz, en azından sizin hizmet kalite standartlarınıza, outsource firmanın uymasını sağlamalısınız.

Örnek: Müşteriniz poliçesini aldı. Primini ödedi. Dönem içerisinde hasarı oldu. İhbar etti.

Ve siz ona şu adresteki “x servise git, aracını tamir ettir” dediniz. Bu noktadan itibaren müşterinize o servisin vereceği hizmet kalitesi ile değerlendirileceksiniz.

Hangi hizmetler outsource edilmelidir?

Benim düşüncem, sadece; “Şirketin ana hizmet konusuna girmeyen hizmetler, outsource edilmelidir.”

Hasar müşterinin, sigortacılık sisteminden alacağı temel hizmettir.

Önerim:  Yapabildiğiniz ölçüde, müşterinizle, 0utsource firmaların doğrudan ilişkisini kesin. Müşteriniz ve servis ile  ilişki yönetimini ayrı-ayrı, fakat Şirketiniz elemanları yapsın. Hasarlı aracı müşteriden siz teslim alın, servise siz teslim edin ve onarım sonrası aracı  müşteriye siz teslim edin.

Ekonomide Yazılı Basın ve Köşe Yazarlığı

Bundan 3-5 sene önceye kadar haftalık ve aylık ekonomi dergilerinin yeni sayılarını heyecan ile beklerdim. “Türkiye’de ve Dünya’da ekonomi alanında neler oluyor?, Sektörel gelişmeler ne yönde?” vb. gibi konularda günceli yakalayabilmek için .

Haberleri ve bu haberlere ilişkin kısa kısa ekonomik yorumları okumak, yeterli ve önemliydi.

Şimdi ekonomi haberlerini, tıpkı diğer haberlerde olduğu gibi, internet üzerinden yayın yapan sitelerden takip ediyoruz. Üstelik gelişmelerden anlık haberimiz oluyor. Haftalık ve Aylık ekonomi dergilerinde aynı veya benzer haberleri okuyuncaya kadar da, haberin güncel olma özelliği kaybolmuş oluyor.

Değişen Dünya da Basın da değişiyor ve değişmek zorunda.

Ben ekonomi medyasının yaşayabilmesi için 2 seçenek olduğunu düşünüyorum.

1-      Haftalık veya Aylık yayın yapan dergilerin de, kendilerine ait on-line haber sitelerine yönelmeleri.

2-     İnternetten izleyebildiğimiz günlük haberlerin daha detaylı analiz ve yorumlarına ağırlık vermeleri. Anında edindiğimiz haberlerin arka planlarını analiz eden yorumlara geçmeleri.

Bu açıdan değerlendirildiğinde  son dönemde “Neden Köşe Yazarlarına ilginin arttığını?” anlamak mümkün gibi gözüküyor. İnsanlar haberdar oldukları fakat, detayını merak ettikleri konuların biraz daha derinliğini görmek ve bu konudaki yorumları okumak istiyorlar.

Hasar Durumunda Karşı Taraf Hasarını Kim Öder?

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım aradı.

Kardeşinin arabasını almış, trafikte seyir halinde iken duramamış ve lüks bir araca çarpmış.

“Kusurun tamamı bendeydi. Trafik tutanağı düzenledik. Çarptığım araç lüks bir araçtı. Hem Trafik hem de Kasko poliçem var. Bizim araçta hasar yok.

-Trafik poliçem hasarın tamamını karşılar mı?

-Ne kadarını öder?

-Kasko poliçesinden, kusurlu olduğum kazada karşı tarafa ödeme yapılabilir mi?

diye sordu.”

Trafik poliçesi, kusurunuzla, 3. Kişilere verilen zararları teminat altına alır.

Kasko poliçesi ise; kusura bakılmaksızın kendi aracınıza ilişkin hasarları teminat altına alır.

Bununla birlikte, kasko poliçesinde, şirketten şirkete değişen teminat limitlerinde, “İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı (İMM)” vardır ki, yine kusurunuzla 3. şahıslara verilen hasarlarda trafik poliçesi teminatlarının üzerine çalışır.

Örnek:

-Maddi hasarlı bir trafik kazasında, kusur %100 oranda sizde ve karşı tarafta sadece maddi hasar var.

-Toplam hasar 30.000 TL tutarında.

-Kasko poliçeniz de var ve Poliçedeki İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı: 40.000 TL.

Bu durumda: trafik poliçeniz (bu yazının kaleme alındığı tarihteki Trafik Sigortası tarifesine göre Araç Başına Maddi teminat tutarı 20.000 TL olduğundan) hasarın 20.000 TL’sini ödeyecek ve kalan 10.000 TL’lık hasar, kasko poliçenizdeki, İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM) Teminatı’ndan karşılanacaktır.

Eğer üçüncü tarafın hasarı 100.000 TL olsaydı, 20.000 Trafik+40.000 İMM ve 40.000 kusurlu kişi tarafından ödenecekti.

Trafikte seyir halinde yüksek değerde çok sayıda araç var. Karşılaşılabilecek bir kaza sonrasında zor durumda kalmamak için Kasko Poliçelerinizdeki İhtiyari Mali Mesuliyet teminatlarına da dikkat edin. Yeni trafiğe çıktıysanız ya da aracınız büyük bir araç ise İMM teminatının yüksek limitli olmasına dikkat edin.

Kazasız günler dileklerimle…

6 Ekim 2011 tarihi itibari ile yürürlükteki trafik poliçesi teminatları (Genellikle her yılın son gününde teminatlar değiştirilir) – Otomobil için-

Araç Başına Maddi                                         20.000 TL
Kaza Başına Maddi                                        40.000 TL
Kişi Başına Tedavi Gideri                              200.000 TL
Kaza Başına Tedavi Gideri                          2.000.000 TL
Kişi Başına Vefat ve Sürekli Sakatlık              200.000 TL
Kaza Başına Vefat ve Sürekli Sakatlık         2.000.000 TL

Not: Bu yazıma gönderilen yorumlara amaç dışı kullanımlar nedeniyle Mayıs 2018 tarihinden itibaren yanıt gönderilmeyecektir.