Müşteri “Karlı İşlere Odaklanacağız” Mesajını Nasıl Yorumlar?

Sigorta sektöründe iletişim dilinin değişmesi gerektiğini daha önce yazmıştım. (Bknz: http://www.ertugrulbul.com/sigortaciligin-iletisim-dili-degismeli)

Şöyle bir sorunumuz var; bugüne kadar sektörel iletişim ağırlıklı olarak sigorta aracılarına (acentelere ve brokerlara) yapıldı. Şu anda yönetimlerde bulunan sigorta profesyonellerinin pek çoğuda, iletişim metodu olarak birlikte çalıştığı yöneticilerden, duayenlerden bu iletişim metodunu gördüler, öğrendiler.

Oysa, yavaş yavaş iletişimin yönü sigorta aracılarından nihai tüketicilere kayıyor. Bu yeni süreçte kullanılan dil sigorta aracılarına kullanılan dil ile aynı olmamalı, olamaz. Olursa hata yapılır.

Artık, sigorta şirketlerinin yöneticileri olarak, önceki yöneticilerimizden öğrendiklerimizi kullanmaktan  vaz geçip, iletişim konusunda mutlaka sektör dışı profesyonellerden yardım almalıyız.

Ne demek istediğimi bir örnekle anlatayım.

“Biz şirket olarak karlılığa odaklıyız, karlı işlerde büyümemizi sürdüreceğiz” mesajı muhataplara göre nasıl farklı anlaşılır?

Acente ve broker için: Şirket zararlı işleri seçecek ve almayacak ama, karlı gördüğü işlerde rekabetçi olacak ve ek komisyon verme konusunda istekli olacak.

Müşteri için: Şirketin kar veya zararından bana ne? Benim işlerim, risklerim onlar için zararlı ise işlerimi, risklerimi satın almayacaklar mı? Hasarım olduğunda benim zararımın karşılanmasını mı yoksa karlılıklarını mı gözetecekler? Hizmet farklılığı olarak ne yapıyorlar veya ne yapacaklar? Karlılık öncelikleri olduğuna göre, hizmet farklılaştırması konusunda da para harcamaya istekli olmayacaklar.

Piyasada karlılık oranı yüksek bankalardan veya mobil telefon operatörlerinden kamu oyuna verilmiş, verilen: “Biz karlı işlere odaklanacağız” mesajı duydunuz mu? Yoksa Tüketicilere farklı hizmet mesajları mı duyuyorsunuz.

Sigortacılıkta iletişim dili değişmeli. Karlılık sizin iç işiniz, yönetim beceriniz, müşteriyi  ilgilendirmez. İletişimde  alaylı yöntemleri terk edip, okullu profesyonelden daha fazla destek alınmalı.

Poliçe Adet Değişimi (Hayat Dışı Sigortacılık Ocak 2012)

Ocak 2012 prim değişimlerini gözlemledikten sonra, poliçe adet değişimleri bir önceki sene aynı döneme göre ne oldu diye bakmak istedim.

Bazı gözlemlerim şöyle:

Hayat Dışı prim büyümesi %14.68 iken, poliçe sayılarında %33’lük bir artış olması, Hayat Dışı Sigorta Sektöründe Bireysel sigortacılığa yönelme stratejisinin başarılı olduğunu göstermektedir.

Kara Araçları Sorumluluk branşının prim büyümesi %23.25 iken, poliçe adedindeki değişim %11 ile sınırlı kalmış.

Kaza Branşı prim büyümesi %4.51 iken, poliçe adetleri %50 artmış. 2012 Ocak ayında Sektör tarafından, daha fazla  adette küçük primli ürünler satılmış.

Hastalık Sağlık primleri %10.74  büyürken, poliçe adedi %304 artmış.

  • Daha fazla sayıda “Acil Sağlık Sigortası” tarzında, küçük primli poliçe satışının yapılması,

poliçe sayısındaki yüksek artışın nedenlerinden bir tanesi olabilir.

Kara Araçları primleri %20.17 artmışken, poliçe adetleri %13 büyümüş.

 

The Ground Continues to Move in Turkish Insurance Market

 

The results for January 2012 have been announced by the Association.

The Premium Production figures of the Insurance Market have grown by 14.68% in Non-Life and 8.43% in Life Insurance respectively.

When we look at the fastest growing lines of business;

-In Fidelity Guarantee, there is a growth of 1016%, especially due to the extraordinary growth in the production of a company (Chartis).

-While Marine growth was 37.72%, the General Damages LoB which also contains Engineering shrank by 4.21%.

The total share of Motor Third Party Liability, Motor Own Damage and Health LoB’s combined increased to 64% in January 2012 from 62% in January 2011.

The interesting facts about the company rankings are;

Ranking

-Anadolu Sigorta is the market leader with a 30.43% premium growth. The market share increased by 1.57% to 12.96%.

-A company (Mapfre Genel) which was in the second 10, moved to the top 10 at 5th rank, including the effect of transferring its health portfolio to its non-life company which was under the life company in the past.

-A company (Ergo) which was in the top 10 previously moved down to 11.

-Acibadem Saglik ve Hayat, which was at rank 9 with 4.38% market share at the end of January last year, reached a market share of 6.39% and moved up to rank 6 (Note: the market share of the company at the end of 2011 was 1.19%, and the rank was 19).

Even though January is far too early to reach a general conclusion, it still looks like the ground continues to move in the Insurance Industry.

 

 

 

 

Daha Az Enerji Tüketelim, Cari Açık Azalsın Kampanyası

Önceki hafta yurtdışından gelen misafirlerimizin Türk ekonomisi ile ilgili ilk soruları, ” Türkiye’nin Cari Açık rakamlarının, ekonomiye bir tehdit oluşturup oluşturmadığı”, sorusu idi.

Cari Açık konusu sadece bizlerin değil, Türk Ekonomisini izleyen herkesin gündeminde.

Cari Açık’ı anlayabilmek için Sayın Mahfi Eğilmez’in  bloğunda, 12 Mart 2012 tarihli “Güncellenmiş Cari Açık ve Finansmanı Dersi” yazısından aşağıdaki paragrafı aldım.

Cari denge = (Mal ihracatı gelirleri + satılan hizmetlerden sağlanan gelirler + diğer gelirler) – (mal ithalatı giderleri + satın alınan hizmetlere ödenen giderleri + diğer giderler) +/- cari transferler

Ekonomiden sorumlu yetkililer verdikleri demeçlerde sıklıkla şu vurguyu yapmaktalar:

“Petrol fiyatları yükseldikçe Türkiye’nin cari açığı artmaya devam edecektir.” 

Yani; Cari Açık Türkiye ekonomisi için önemli bir sorun ve petrol fiyatları arttıkça da Türkiye ekonomisini olumsuz etkilemektedir.

Bu denli vurgulanmasına karşın, günlük yaşantımıza baktığımızda özellikle petrol tüketiminin azaltılmasına dönük hiçbir sivil inisiyatif alınmadığını, hiçbir tasarruf kampanyası yapılmadığını, gözlemliyorum.

Neden bizlerde ekonomimize katkıda bulunmak için tasarruf kampanyaları yapmıyoruz?

Örnek: Sigorta sektöründe kasko fiyatını belirleyen parametrelerden bir tanesi de; “aracın garajda durması” veya “daha çok trafikte olması” arasındaki risk değişimidir.”

-Sivil inisiyatif ile; Araçlar garajda bırakılıp, sıra ile trafiğe çıkılsa,

-Bir araçta birden fazla kişinin seyahat etmesi özendirilse,

-Bu konuyu organize edecek sosyal siteler oluşturulsa,

-Sigorta şirketleri garajda durduğu için azalan risklerine istinaden, sigorta primlerinde indirime gitse,

iyi olmaz mı?

Her sektör, her kurum ve her birey daha az petrol ithal edilmesini sağlayacak tasarruf tedbirleri alsa, Cari Açık riskinin küçültülmesine hep birlikte katkıda bulunsak. 

Yapamaz mıyız?

Taşlar Yerinden Oynamaya Devam Ediyor

Ocak 2012 TSRSB sonuçları açıklandı.

Sigorta Sektörü Prim Üretim rakamları; Hayat Dışı’nda %14.68 ve Hayat’ta %8.43 büyümüş.

 

En çok hangi branşlarda değişim var diye baktığımızda;

-Emniyet’i Suiistimal Branşı’nda özellikle bir şirketin (Chartis) üretimindeki olağanüstü artıştan dolayı, %1016’lık bir büyüme gerçekleşmiş.

-Nakliyat Branşı %37.72 büyürken, Mühendislik üretiminin içerisinde yer aldığı Genel Zararlar Branşı %4.21 küçülmüş.

-Trafik (Kara Araçları Sorumluluk), Kasko (Kara Araçları) ve Sağlık (Hastalık/Sağlık) branşlarının, Hayat Dışı Prim Üretimi içerisindeki payı Ocak 2011 de %62 iken, Ocak 2012 de %64′e yükselmiş. …

Şirket sıralamalarındaki değişimde dikkat çeken unsurlar ise;

Sıralama

-Anadolu Sigorta %30.43’luk prim büyümesi ile birinci sırada. Pazar payını %1.57 artırarak, %12.96 ya yükseltmiş.

-Sıralamada daha önce ikinci 10’da bulunan bir Şirketimiz (Mapfre Genel), geçtiğimiz yıllarda aynı grubun Hayat Şirketinin portföyünde bulunan sağlık portföyünü elementer şirkete devretmesinin de etkisi ile ilk 10’a üstelik 5. sıradan giriş yapmış.

-Daha önce ilk 10 da yer alan bir şirketimiz de (Ergo) 11. sıraya yerleşmiş.

-Geçtiğimiz sene Ocak sonunda Hayat Dışı Üretim rakamı ve %4.38’lik pazar payı ile 9 sırada yer alan Acıbadem Sağlık ve Hayat şirketi, bu sene Ocak sonunda %6.39’luk pazar payına ulaşarak, sıralamada 6. lığa yükselmiş. (Not: Şirketin 2011 yıl sonu pazar payı %1.19 ve sıralaması 19. luk.)

Her ne kadar Ocak ayı sonuçları genel değerledirmeler için çok erken bir dönemse de, görünen o ki; Sigorta Sektöründe taşlar yerinden oynamaya devam ediyor.

 

Dükkanda Birşeyler Oluyor…

www.sigortadukkanim.com da iki yeni gelişme var.

1- Sigorta Dükkanım Sigorta ve Reasürans Brokerlik şirketi, bugüne kadarki Hayat Dışı ve Reasürans Brokerlik ruhsatnamelerine ek olarak; T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından,  02.02.2012 tarihli ruhsatname ile “Hayat Sigorta Brokeri” olarak faaliyette bulunmaya  da yetkili kılınmıştır.

Çok yakın zamanda müşterilerimize mevcut 21 Hayat Dışı Sigorta Şirketine ek olarak,   Seçkin Hayat Şirketlerinin de ürünlerini sunacağız.

2- www.dask.gov.tr den online DASK poliçesi satın alınabilen kanallara verilen linkler içerisinde artık www.sigortadukkanim.com da var. ( http://www.dask.gov.tr/261.html )

Yeniliklerimiz ve sigortacılığa farklı yaklaşımımız devam edecek…

Boşanma Sigortasının Zamanı mı?

2009 yılına ait Türkiye demografik yapısına ilişkin bir araştırmada; özellikle şehirlerde olmak üzere boşanma rakamlarının arttığı, yalnız veya çocukları ile yaşayan kişilerin sayısında önemli artış olduğundan, bahsediliyordu.

Aynı trendden hareketle; ” insanların ev ve beyaz eşya alımlarında tercihlerinin değiştiği ve de  yeni trendlere uygun ürünlerde talepte artış olduğu ifade ediliyordu. Örnek: 1 + 1 dairelere artan talep gibi.”

…                                                     

Son günlerde çevremde boşanan insanların sayısındaki artışı duydukça,  bu çalışmanın sonuçları aklıma geliyor.

Boşanma sayısında artış olmasını iyi ve/veya kötü diye yorumlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Sadece tespit şu ki; boşanmaların artması yönünde bir trend var.  Geleneksel aile yapısı değişiyor ve insanların mutsuz evlilik ve yaşantılara tahammülleri azalıyor.

Bizde bir süredir gözlemlenen artış  trendi, batıda uzun  zamandır yaşanıyor.

Örnek: ABD’de her yıl 2.3 mio evlilik gerçekleşiyormuş ve bunun %50 si boşanma ile sonuçlanıyormuş. 2006-2015 arasındaki 23 milyon evliliğin 11 milyonunun 15 yıl içerisinde boşanma ile sonuçlanması bekleniyormuş. http://www.divorcemag.com/statistics/statsUS.shtml

Sigorta sektörü de çok yüksek maliyetlere yol açan boşanma riskine karşılık,  boşanma sigortası adı altında ürünler çıkartmış.

Boşanma poliçeleri ile ilgili bazı temel bilgiler şu şekilde:

-Boşanma poliçelerinde 3- 4 yıllık bekleme süresi var.

-Eğer bekleme süresi dolmadan boşanma gerçekleşti ise ödenen prim tutarları, ilgili vergiler düşüldükten sonra iade ediliyormuş.

-Boşanma poliçelerini, aileler de evlenen çocukları için satın alabiliyorlarmış.  

-Primin belirlenmesinde kullanılmak üzere, Boşanma Olasılığı Hesaplayan araçlar da yapılmış.  Evlenecek kişilerin demografik özelliklerine göre risk artıp, azalıyormuş.

Örnek:  ABD’de, aşağıdaki hususların boşanma olasılığını etkilediğini öngörüyorlar. (http://www.divorceinsuranceinfo.com/)

– Kaçıncı Evlilik olduğu,

-İş yerinde part time mı, yoksa tam zamanlı mı çalışıldığı?

– Yaş,

-Din,

-Günlük Hayatta Dininin gereklerini yerine getirme,

-Eğitim Durumu,

-Ailenin boşanmış mı, hala evli mi olduğu,

-Yaşam Yeri

-Çatışma Yönetimi Tarzı,

-Uyuşturucu ve Alkol Kullanımı,

-Akıl Hastalığı Geçmişi ve genetik tarihçesi,

-Evlendiğinde Varsa Çocuk Sayısı,

-Eş ile yaş farkı,

-Eş ile ırk benzerliği,

-Evlenmeden önce eş ile birlikte yaşandı mı?,

-Evlenmeden önce çocuk sahipliği,

gibi.

… 

Boşanma poliçelerinde, boşanmanın gerçekleşmesi anında kullanılmak üzere, Teminat Üniteleri satın alınıyor.

Örnek: Bekleme süresinin sonunda boşanmanın gerçekleşmesi durumunda kullanılmak üzere, USD 1.250 tutarında bir tazminat alabilmek için aylık USD 15.99 ödeme yapmanız gerekiyor.

Bekleme Döneminin sonundan itibaren, boşanılmayan her sene USD 250 tazminat artışı oluyor.

Gelir durumunuza göre alacağınız ünite sayısını örneğin 20 ye çıkartıp, ödenen primi USD 319.80 e ve de tazminat tutarını USD 25.000 ne çıkartmak mümkünmüş.

Belki de bu tarz ürünleri de Türkiye’de de görme zamanı gelmiştir. Ne dersiniz?

“Sigorta Direkt” Olmadan Aggregator olmaz

İki gündür yabancı ziyaretçilerimiz vardı. Ziyaretçilerimiz, Avrupa’da bizim gibi online sigortacılık yapan büyük oyunculardan bir tanesinden geldiler.

Biz, Broker tüzel kişiliği ile faaliyetlerimizi sürdürürken, onlar Aggregator denilen kurumsal yapı altında çalışıyorlar.

Biz Türkiye’de sigorta sektöründeki ve www.sigortadukkanim.com daki gelişmeleri anlattık, onlar da Avrupa da online sigortacılıktaki gelişmeleri bizlerle paylaştılar.

Görüşmeler sırasında en çok dikkatimi çeken cümle, bir ülkede Sigorta Şirketlerinin Doğrudan Müşterilerine internet üzerinden poliçe sattıkları web siteleri (Sigorta Direkt) olmadan, Aggregator mekanizmasının olamayacağına dair söylenenlerdi.

Aggregator’ler ne yapıyorlar? 

Web siteleri üzerinden, müşterilerine en uygun poliçeleri listeliyorlar. Müşterinin isteğine göre de en uygun poliçeyi sunan sigorta şirketine yönlendiriyorlar. Bir anlamda  Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan “Tellal” görevi yapıyorlar.

Müşterinin,  ilgili sigorta şirketinin online (Direkt) ekranlarına yönlendirilmesine “Lead Generation” deniliyor ve satışa dönen her bir lead (yönlendirme) için sigorta şirketleri Aggregator’a  ücret (fee) ödüyorlar.

Aggregator’lar, sigorta şirketlerine müşteri bulmak dışında hiçbir operasyon yapmadıkları için kendilerine ödenen müşteri başına ücret de, acente ve broker a ödenen komisyondan çok daha küçük oluyor.

Bu arada, sigorta şirketlerinin sadece kendi online satış siteleri değil, aynı zamanda kendi sitelerine yönlendirilen müşterileri aradıkları Çağrı Merkezleri (Call Center) olduğunu da öğrenmiş olduk.

Yaptığımız görüşmelerde; on-line sigortacılığın sadece İngiltere değil, İspanya, İtalya ve kimi söylemlere göre başarılı olmadığı söylenen Almanya da da hızla büyüdüğünü öğrendik.

Elbette misafir şirketin temsilcileri de, bazıları kendilerinde bile olmayan uygulamalarımızı gördüler ve çok etkilendiklerini ifade ettiler.

Bir kez daha; www.sigortadukkanim.com ekibi olarak, Türkiye’yi online sigortacılıkta ileriye taşıyacak bir yatırım yaptığımız için mutlu olduk, gurur duyduk.

Şimdi de, Avea – Sigortadukkanim.com İşbirliği

17 Ocak 2012 tarihli blog yazımda, “Biz Daha Yeni Başladık” başlığını atmış ve sigortadukkanim.com ’un yenilikçi yaklaşımları ile bundan sonra da kendisinden söz ettirmeye devam edeceğini, ifade etmiştim.

Çok sayıda müşteriye, modern pazarlama yöntemleri ile ulaşmaya dönük projelerimizin bir yenisini, Türkiye’nin en büyük GSM operatörlerinden Avea ile yaptığımız işbirliği ile devam ettiriyoruz.

Bir taraftan sigorta sektörünün yenilikçi yüzü olarak müşterilerin karşısına çıkmaya devam ederken, bir taraftan da Avea Kurumsal Hat Sahiplerine Program Ortağı Sigorta Şirketleri’nin kasko poliçelerinde, yüzde 15 indirim avantajı sunuyoruz.

Bu projemizde sunduğumuz avantaj sadece  kasko sigortaları ile sınırlı kalmayacak. Farklı ürün ve hizmetlerle Avea kurumsal hat sahibi müşterilerimize avantajlar sunmaya yıl boyunca devam edeceğiz.

Bu tip kampanyalarla bizler ekip olarak; sadece sigortadukkanim.com un değil, aynı zamanda sigortacılığın yeni yüzünü, milyonlarca kişiye çağdaş, şık bir vitrinde sunmanın gururunu yaşıyoruz.

Yenilikleri seviyorsanız izlemeye devam edin, Sigortadukkanim.com dan başka yenilikler de geliyor.

Mutlaka Gidin Makedonya

Son dönem fazla yorulduk, önemli bir haftaya daha zinde ve dinlenmiş girelim istedik.

Çoluk, çocuk Türk Hava Yolları’ndan, Üsküp’e (Skopje) Cuma günü saat 12.35 uçağına gidiş ve Pazar günü saat 13.55 uçağına dönüş bileti aldık.

Yolculuk 1 saat 10 dakika sürüyor. Ancak; Atatürk Hava Limanı’ndaki yoğunluk nedeniyle gidişte ve dönüşte 20-30 dakika gecikmeler oldu.

Üsküp Hava Limanını TAV işletiyor. Yakında başlayacak Türk İhraç ürünleri fuarı afişleri her yerde asılıydı ve mahalle aralarına kadar Halkbank şubeleri ile mağazalarda genellikle Türk ürünleri görmek hoş ve etkileyici idi.

Otelimizi  internet ve telefon ile kendimiz ayarladık. (Hotel Orange Inn )

Hotel Orange Inn

Internetteki görüntü ve 3 yıldız ile havaalanından otelimize vardığımızda karşılaştığımızda gördüğümüz bina arasında, inanılmaz fark vardı.

Otelimiz mahalle arasında, etrafındaki apartmanlar ile aynı ama otel olarak kullanılan bir bina idi. Fakat kaldığım pek çok gerçek 4 yıldızlı otelden daha temiz, daha evinizde hissettiren, güzel kahvaltısı olan bir oteldi. Çok memnun ayrıldık. Her şeyden öte insanlar iyi, sıcak kanlılar. (Makedonya genelinde insanlar sıcak)

Üsküp’ün ortasında Büyük İskender’in heykelinin olduğu bir meydanı var. Meydan, Vardar nehrinin  üzerinden Eski Pazar (Şehre) geçen bir taş köprü ile sonlanıyor. “Bütün Güzel şehirlerin ortasından su geçer.” cümlesine paralel, hoş bir manzarası var.

Makedonya, yaklaşık 520 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış. Hatırı sayılır sayıda Arnavut ve Türk yaşıyor. Özellikle Eski Pazara (Şehre) geçtiğiniz anda dil (yazılı da dahil olmak üzere), Türkçe ye dönüyor. Gezdiğim ülkeler içinde Türk kahvesi ve demli çayı orjinaline bu denli yakın şekilde başka hiçbir ülkede içmedim.

Köprünün meydan tarafı ne denli modern ise karşı tarafı o denli otantik.  Meydan tarafında daha çok Ortodoks Hristiyanlar ve karşı tarafta ise (Eski Pazar) Müslümanların yaşadığı söylendi bize. Şehirde nedense,  bir din yarışı var gibi bir hissettik. Kiliseler, camiler. Şehre hakim bir tepede, her yerden gözükebilen ışıklı büyük bir haç.

 (Milenyum Haçı diye adlandırılıyor.)

Genellikle Eski Pazar tarafında ağırlıklı olmak üzere, her yer eski Osmanlı eserleri ile dolu. Hamamlar, Camiler, Türk Evleri, köprüler vb. gibi…

Konuştuğumuz bir Makedon, dillerinin içerisinde pek çok kelimenin Türkçe olduğunu, kullananların bile onların Türkçe olduğunu bilmediğini söyledi. Cezve, fincan, bodrum, çadır gibi.

Meydanda Fufa isimli hoş mekanda yemek yedik. Ortamın ve insanların sıcaklığına tezat, yemekler kötüydü.

Bir sonraki gün Eski Pazarda (şehirde) “Turist” isimli lokantada yemek yedik. Güveçte kuru fasulye ve köfte. Yanında da koca bir tabak turşu ve ayran (Yurt dışında her yerde bulunmaz),  Köfte Tekirdağ köftesine benziyordu. Turşu, kocaman bir tabakta geldi ve  kırmızı dolma biberlerin de olduğu sunumun yanı sıra süper lezzetliydi.

Mahalle aralarında genellikle kadınların işlettiği pastaneler ve büfelerin ürünlerinin, lezzetlerini de deneyin.

Trafik yok sayılır. Şehir aşağı yukarı 500.000 kişinin yaşadığı küçük bir şehir, ancak merkezde  hareket geç saatlere kadar devam ediyor. Güvenlikle ilgili gece-gündüz  hiçbir rahatsız edici durum yok.

“The Museum of National Fight”, köprünün eski pazar (şehir) tarafında. Pazar günü 10:30-11:30 arası bir rehber eşliğinde gezdik.

Aklımda kalanlar:

-Makedonların, Makedon olduklarını ilk defa 1685 yılında  bir Makedon isyancı dile getirmiş. Kısa zaman içerisinde Osmanlı askerleri tarafından yakalanmış ve öldürülmüş, ama milli bilinçlerinin başlangıç noktası kabul ediyorlar.

-The Museum of National Fight da, Makedon tarihini anlatan cok sayidaki resmi Rus ve Ukraynalı ressamlar çizmiş. (Milli bilinç oluşturmada ressamların, tarihi biraz etkileme, şekillendirme çabası olmuş.- bence-)

-19. Yüzyıl sonunda ve 20. Yüzyıl başında, direniş örgütleri kurulmasıyla başlamış. Genç Türkler hareketinden etkilenmişler.

-İlginç notlardan bir tanesi Makedon Üniversite öğrencilerinin Selanik te Osmanlı Hükümeti varlıklarına karşı bombalar ile suikast yapmak için eğitim aldıkları, bilgisi idi.

-Rehberin anlattığına göre; 1901 yılında, tarihte Amerika dışında kaçırılan ilk Amerikalının (Ellen Stone)  Makedonya da bir direnişçi tarafından kaçırıldığını, buna karşılık Osmanlı Hükümetinin ülkesinde misafir tuttuğu Amerikalı için, direnişçilere (14.000 altın lira) fidye ödediği ve bu fidyenin de direnişçilere silah alımında kullanıldığı, bilgisini duymak ilginçdi.

-Balkan ülkelerinin Osmanlı’ya karşı mücadelede ortak hareket ettikleri gibi, mücadele sırasında ve sonrası birbirleri ile de sorunlar yaşadıklarını dinlemekte, farklı bir bakış açısı sağlıyor.

-Bence Balkan tarihini birde Makedon bakışı ile dinlemek için müzeyi ziyaret edin derim. Kişi başı 300 Makedon Denar’ı. (1 EUR= 61.5 Denar)

Cumartesi günü İştip’e (Stip) günü birlik bir ziyaret yaptık. Üsküp- İştip arası araba ile yaklaşık 1-1.30 saat sürüyor. Otobana girişte 30 ve çıkışta 60 Denar para ödedik. (Hem giriş, hem de çıkışta para alınıyor olması ilginç)

İştip’te, artık kurumuş bir nehrin (veya daha küçük bir akarsu) çevresine kurulmuş.

En görülesi yeri Türk Konakları adı verilen tarihi evlerdeki küçük, sevimli müze. O bölgede bulunan “Taş Çağı” eserlerinden başlamış, Roma, Bizans, Osmanlı, 1. ve 2. Dünya savaşlarına kadar dönemlerin anlatıldığı, ufak ama anlamlı bir müze oluşturulmuş.

Türkçe biliniyor. Az Türk kalmış. Ancak, yaklaşık 400 Türkiye’den gelmiş öğrencinin okuduğu bir üniversitesi varmış.

Özetle, 1 saatlik uzaklıkta, vize almadan gidilebilecek, sıcak kanlı insanların, tarihimizden eserlerin, güzel ve tanıdık lezzetlerin ve de ucuz fiyata bulunduğu (Örnek: Cumartesi gecesi otelin altındaki pastaneden 5 kişi için aldığımız çeşit çeşit börek, tatlı ve ayran için 18 TL karşılığı Denar ödedik.), Türkçe kullanarak anlaştığınız,  Makedonya’yı gezmenizi mutlaka öneririm.

Biraz da göçmen kökenlerimizden olsa gerek, bizim çıktığımız en anlamlı gezilerden birisiydi diyebilirim.