Spor Sitesi Ziyaretinde Türkiye Birinci Olmuş

Internet konusunda önemli istatistikler hazırlayan  “ComScore” tarafından, Spor sitelerine ziyaret sayılarına ilişkin ilginç bir istatistik yayınlanmış.

Şubat 2012 de,  Avrupa da yaklaşık 177 milyon internet kullanıcısı, bir spor sitesini ziyaret etmiş. Bu rakam Avrupa İnternet kullanıcılarının %45.8’ini oluşturuyormuş.

Ziyaret sayısında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %15’lik bir artış olmuş.  

Türkiye, spor sitelerinde %70.7’lik bir oranla Avrupa’da bu kategoride, en yüksek penetrasyon oranına ulaşmış.

Dünya genelinde ise ABD’den (%70.9) sonra en yüksek 2. penetrasyon sıralamasına ulaşmış.

Bu iki ülkeyi; İrlanda (%70), İspanya (%65.9) ve İngiltere (%64.3)  izlemiş.

Spor sitelerine ilişkin yakalanan güzel liderliğin, en kısa sürede tüm alanlarda da zirve yapması hoş olmaz mı?

Turkey and Ireland Have Highest Penetration of Sports Sites in Europe

http://www.comscoredatamine.com/2012/04/turkey-and-ireland-have-highest-penetration-of-sports-sites-in-europe/

Profitable if you have a bank distribution channel

I had the opportunity to review the 2012 first quarter financial reports of Turkish Insurance Sector.

 …

There are 60 operational life and non-life insurance companies in Turkey. Of these:

  •  35 companies operate in non-life,
  •   9 companies operate in life, and,
  •  16 companies operate in life + pension LoB’s.

 …

The overall sector has made a profit as at end of the first quarter (as bottom line figure). Of the 60 operating companies, 34 have recorded a profit in their balance sheets.

 …

When we look at the total bottom line figures;

  •  The ratio of net profit to total equity in non-life companies: 4.3 %0 (four point three per thousand)
  •  The ratio of net profit to total equity in life companies: 3% (three percent)
  •  The ratio of net profit to total equity in life + non-life companies: 1.6% (one point six pecent)

 …

I tried to figure out what the common characteristics of the profitable companies could be. As far as I know, 20 of the 34 profit-making companies own bank distribution channels. The companies which recorded a first quarter profit and turned the overall sector profitability to positive, other than a few exceptions, are these companies.

Has owning a bank distribution channel become a must for the sector companies to be profitable?

Are the other existing distribution channels too expensive?

Should the sector search for other alternative distribution channels to make profit?

Banka Dağıtım Kanalın Varsa, Karlısın.

2012 yılı ilk çeyrek Türk Sigorta Sektörü Mali tablolarını inceleme fırsatı buldum.

Türkiye de faaliyette bulunan 60 hayat+hayat dışı sigorta şirketi var.

Bunların:

  • 35 adedi hayat dışı,
  • 9 adedi hayat,
  • 16 adedi de hayat+emeklilik

 branşlarında faaliyette bulunuyorlar.

Sektör ilk çeyrek sonunda Hayat ve Hayat Dışı branşlarda toplam (dip bakiye olarak) kar etmiş gözüküyor.

Sektörde faaliyette bulunan 60 şirketin, 34 adedinin bilanço karı var.

Toplam dip bakiyeler olarak baktığımızda;

  • Hayat Dışı şirketlerin Bilanço Karı/Özsermaye oranı: %0 4.3 (Binde dört nokta üç)
  • Hayat Şirketlerinin Bilanço Karı/Özsermaye oranı: %3 (Yüzde üç)
  • Hayat dışı + Hayat Şirketlerinin Bilanço Karı/ Özsermaye oranı: % 1.6 (Yüzde bir nokta altı)

Kar eden şirketlerin hangi ortak özellikleri olabilir? diye bakmaya çalıştım.

Bilanço karı bulunan 34 şirketten, benim bildiğim 20 tanesinin banka dağıtım kanalları var.

İlk çeyrekte kar eden ve sektör toplam karlılığını pozitife çeviren şirketler de, birkaç istisna dışında bunlar.

Sektörün kar edebilmesi için Banka Dağıtım Kanalı olmazsa olmaz haline mi geldi?

Mevcut diğer dağıtım kanalları çok mu maliyetli?

Sektör kar edebilmek için alternatif dağıtım kanalları mı aramalı?

Standard & Poor’s Türk Sigorta Sektörü Semineri

Dün Standard & Poor’s tarafından gerçekleştirilen “Turkish Insurance” seminerine katıldık.

Seminerde:

-Standard & Poor’s hakkında tanıtıcı bilgiler verildi.

• Kurulalı 152 yıl olmuş,

• 23 ülkede Global Ofis ağları varmış,

• Dünya ölçeğinde 1.190.500 rating gerçekleştiriyorlarmış,

• %42.27 Pazar payı  ile rating firmaları arasında ilk sıradalarmış.

-Rating tipleri (Issuer ve Issue) hakkında bilgiler verildi.

-Kredi ratinglerini kimlerin (Yatırımcılar, Aracılar, ihraçcılar ve İş-Finansal Kuruluşlar) kullandığı anlatıldı.

-Sigortacılık sektöründe rating (not) dağılımını gösterir grafikler üzerinden geçildi.

-Yapılan çalışmalarda Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesinde çoğu şirketin rating’inin BBB olduğu, en fazla default’a düşen şirketlerinde CCC rating ile değerlendirilenler arasından çıktığını, anlattılar.

Outlooks’un (Görünüm) orta vadede rate edilen şirketin gitmesi muhtemel yönü gösterdiğini. Pozitif, Durağan (Stable) ve Negatif olarak isimlendirildiklerini,

Creditwatch’ın (Kredi İzleme) Aniden gelişen ve tahmin edilememekle birlikte ilgili şirketin rating’ine etkisi olabilecek olaylar neticesinde kullanılan bir değerlendirme olduğunu söylediler. Creditwatch’un da  Pozitif, Negatif veya Gelişmekte Olan, şeklinde sınıflandırıldığını,

Surveillance’ın (Gözlem) ise interaktif rating olduğunu, analistlerin ilgili şirketin rating’ini etkileyebilecek iç ve dış gelişmeleri gözlemlemeleri anlamına geldiğini,

anlattılar.

-Daha sonra sıra Türk Sigorta Sektörü hakkındaki değerlendirmelere geldi.

  • Avrupa’nın en büyük 19. Pazarı olduğunu ve orta vadede pek çok pazardan daha hızlı büyüdüğünü,
  • Ekonomik Büyümenin sigorta sektörünün büyümesine de ivme verdiğini,
  • Demografik Yapının destekleyici olduğunu,
  • Düzenleyici Kurum’un farkındalığı artırdığını,

 İlettiler.

-Türk Sigorta Sektörü rating sonuçları olarak aşağıdaki maddeler sıralanmış.

Negatif Unsurlar:

  • Hayat Dışı’nda Sert rekabet,
  • Hayat Dışı’nda genel olarak düşük operasyonel performans,
  • Ulaşılabilir yatırımlarla sınırlanmış yatırımların kalitesi,
  • Deprem Modelleme Riskine maruz kalınması,

Pozitif Unsurlar:

  • Yüksek büyüme fırsatları
  • Pazara giriş bariyeriyerlerinin zorlu olması,
  • Olumlu yasal değişiklikler,

-Sigorta Sektörü şirketlerinin ratinglerinde aşağıdaki başlıkları kullandıklarını ifade ettiler:

  • Endüstriyel Risk,
  • Rekabet Pozisyonu,
  • Yönetim ve Kurumun Stratejileri,
  • Kurum Risk Yönetimi,
  • Operasyonel Performans,
  • Yatırımlar,
  • Likidite,
  • Sermayelendirme,
  • Finansal Esneklik.

Toplantı arasında yaptığımız görüşmede; Türk Sigorta Sektörü’nde oyuncuların büyük kısmının uluslararası oyuncular olduğunu, rating yaptırma veya rating şirketi seçiminde kararın Yurt Dışı Merkezler tarafından alındığını, burada kendilerini nasıl konumlandırdıklarını sorduğumuzda; Bazen Grup Şirketlerinin, lokal şirketin performansını ölçmeye dönük rating taleplerinde de bulunabildiklerini ilettiler.

Rating Kuruluşları ve rating notlarının bu denli güncel olduğu bir ortamda yapılan seminer benim çok ilgimi çekti. Çok ta faydalı buldum.

Sigortacılık: Gelecek 10 Yılın Sektörü

Avrupa Sigorta ve Reasürans Şirketleri Federasyonu – CEA tarafından yayınlanan, 2010 sonu istatistiklerini incelediğimde;

-Avrupa’da kaç sigorta şirketinin faaliyette bulunduğunu?

-Avrupa ülkelerinin prim üretim rakamlarını,

-Ülke güncel nüfus rakamlarını,

görebileceğim ve Türk Sigorta Sektörü rakamları ile karşılaştırma yapabileceğim bir kaynağa ulaşmış oldum.

Aşağıdaki tabloda, farklı tablolardaki istatistikleri harmanladım ve Avrupa’da her 1.000 kişiye kaç sigorta şirketi düşüyor? Avrupa’da Şirket başına kaç EUR’luk prim üretiliyor? sonuçlarını birarada sıraladım.

Sonuçlar ilginç:

-Avrupa’da her 111.000 kişiye, bir sigorta şirketi (Hayat-Hayat Dışı Toplam) düşüyor. Özellikle gelişmiş ekonomilerde şirket sayıları çok fazla.

Oysa, Türkiye ‘de her 1.152.000 kişiye bir sigorta şirketi düşüyor.

Ülke ekonomisi geliştikçe, daha fazla sigorta şirketinin  pazara girmesi mümkün görünüyor.

-Bir başka gösterge de;  Avrupa ülkelerinde Şirket başına üretilen prim rakamları.

Tabloya göre Avrupa’da şirket başına 209 mio EUR’luk prim üretimi var. Oysa, Türkiye’de bu rakam 111 mio EUR.

Bu açıdan bakınca da,  henüz Türkiye’de mevcut 64 şirketin gidecek neredeyse %100’lük bir yolu var.

Yani, önce mevcut 64 şirket üretimlerini 209 mio EUR’luk Avrupa ortalamasına getirecek ki, pazara yeni şirketlerin girişine hazır hale gelinebilsin.

Eğer 64 şirketimiz 2010 yılında 111 mio EUR yerine, 209 mio EUR üretim yapabilseydi, üretim toplamı 13 milyar EUR’na ulaşacaktı.

Bu istatistiktede, İtalya ve Fransa gibi ülkelerin Şirket başına prim üretim rakamlarına iyi bakın. Gidecek yolu göstermesi açısından çok çarpıcı.

2010 yıl sonu istatistikleri üzerinden yapılan çalışmanın sigorta sektörünün geleceği açısından ve Hayat-Hayat Dışı potansiyelini göstermesi açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

Gelecek 10 yılda sigorta sektöründe faaliyet göstermek lazım. Sonrasını şimdilik bilemiyorum.

CEA şirket_2010

 

Not: Malta’nın verilerinden bazıları eksik olduğu için listeden çıkarttım.

Do you admire me?

Yesterday, I had a meeting with a top executive of a financial company who works at a group that owns several financial companies, including an insurance company.

First, we talked about the insurance industry Globally and in Turkey. Later, the talk came to their own insurance company. He did not like the performance of the group insurance company. He made comments such as “Ours don’t have a definite strategy, they write any risk they can find, all they case about is market share these days, etc”.

Suddeny I remembered what I lived through in the past. I don’t know why, but I have never seen a group employee that liked, but more importantly admire, their group insurance company.

I have to confess that I was never happy either with the performance of our own insurance company back in the days when I was a banker.

Later, I became an executive of that insurance company. As a group having been transferred from the bank, we worked very hard, but after 3-5 years, I heard from other finance executives of the group that the performance of the insurance company was not admired.

After us, new bankers came to the management again. But the insurance company could not be able to get the admiration of others.

I experienced similar issues in the next Group I worked for.

Happily, those un-admired insurance companies of groups were started to be sold at prices beyond expectations starting from 2007 that those who did not admire hopefully received an important message.

According to a research I read regarding “happy marriages”, admiration is far more important that all the other factors (love, respect, politeness, etc.) in a successful marriage.

Beni Beğeniyor musun?

Dün, içerisinde bir sigorta şirketinin de bulunduğu bir Grubun, finans şirketlerinden bir tanesinin, üst düzey yöneticilerinden birisi ile görüştük.

Önce, Dünya’da ve Türkiye’de sigorta sektörünü konuştuk. Daha sonra sıra kendi grup sigorta şirketlerine geldi. Grup sigorta şirketlerinin performansını beğenmiyordu. “Bizimkilerin belirli bir politikaları yok, ne buluyorlarsa onu yazıyorlar. Bu sıralar Pazar payı peşindeler.” vb. şeklinde yorumları oldu.

Birden aklıma geçmişte yaşadıklarım geldi. Nedense aynı grubun içinde olupta, sigorta şirketini seven, ama daha da önemlisi beğenen, diğer grup şirketi çalışanı görmedim.

İtiraf edeyim ki, ben de bankacı olduğum yıllarda sigorta şirketimizin performansını beğenmezdim.

Sonra, o sigorta şirketine yönetici oldum. Bankadan transfer olmuş ekip olarak, canla başla çalıştık ama 3-5 sene sonra; Grubun diğer finans şirketleri yöneticilerinden, sigorta şirketi performansının beğenilmediğini duydum, öğrendim.

Bizden sonra yönetime yine ve yeni Bankacılar geldi. Ama diğer finans şirketleri çalışanlarına sigorta şirketi bir türlü beğendirilemedi.

Benzer örnekleri bir sonraki Grup’ta da yaşadım.

Neyse ki, 2007 yılından itibaren, Grupların beğenilmeyen o sigorta şirketleri, beklentilerden de öte değerlere alıcı buldular da, beğenmeyenlere anlamlı bir mesaj iletilmiş oldu.

Mutlu evliliklere ilişkin okuduğum bir araştırmaya göre; başarılı evliliklerde çiftlerin birbirlerini beğenmeleri her şeyden (sevgi, saygı, nezaket vb.) daha önemliymiş.

Hatta, mutluluğun anahtarı olarak eşinize sıklıkla “Beni beğeniyormusun?” diye sormak veya yine sıklıkla, “Eşinizi çok beğendiğinizi” ifade etmek gerekiyormuş.

Kredi Kartı Büyüklüğünde Bilgisayar

Bu haftaki blog yazıma konu düşünürken, bir arkadaşım elinde ufacık bir elektronik cihaz ile yanıma geldi.

O nedir? diye sorduğumda:

The Raspberry Pi marka bir bilgisayar olduğunu ve boyutlarının da 85.60mm x 53.98mm x 17mm olduğunu öğrendim. Üstelik 45 gram ağırlığında imiş.

Bu kadarcık bir bilgisayaraın bir klavyeye veya TV’ye bağlanabilen, istenirse yüksek kalitede video gösterimlerine uygun olduğunu öğrendiğimde şaşırdım.

Bir de üstüne, ücretinin vergiler (KDV) hariç Model A için 25 USD ve Model B için 35 USD olduğunu duyunca şaşkınlığım iyice arttı.

Merak ettim http://www.raspberrypi.org sitesini ziyaret ettim. http://www.raspberrypi.org/faqs sıkça sorulan sorulardan, bu yaz kasasının da üretileceğini öğrendim.

Bilgisayarlar, alıştığımız boyutlardan çok daha farklı şekillerde hayatımızda yer almaya artarak devam edecekler. Üstelik, her bütçenin ulaşabileceği maliyetlerle…