Hangi Sigorta Şirketi Kaça Satıldı

Allianz Sigorta A.Ş.’nin, Yapı Kredi Sigorta A.Ş. hisselerini satın alması ile, sigorta sektörüne yeniden bir heyecan geldi.

Bir taraftan, Acaba bu sektöre yatırım yapılmalı mı? Yatırımda geç mi kalındı? tartışmaları tekrar gündeme taşınırken, öte taraftan Türkiye’deki operasyonlarını satmayı planlayan ve bu yönde çalışmalar yapan başka sigorta şirketleri olduğu da sıkça konuşuluyor.

Ben de  özellikle 2006/2007 döneminde yoğunlaşan sigorta şirketleri satışlarına ait rakamları alt alta sıralamak istedim.

Şİrket çarpan

Notlar:

  • Hayat ve Emeklilik şirket satışlarını kapsam dışında tuttum.
  • Para birimi olarak Avro (EUR)’yu, satışın gerçekleştiği yılki ortalama TL kurundan değerlendirmeye aldım.
  • Rakamlara farklı kaynaklardan ulaşıldı, ancak bilmediğimiz ve/veya farklı bir rakam var ise ilgili belge ve bilgiyi paylaşabilirseniz gerekli düzeltmeleri yapabilirim. 
  • Çalışmada yer alan fiyatlar şirketlerin ilk satış rakamlarını oluşturmakta olup, bazı şirket hisselerinin daha sonraki dönemlerde gereçekleştirilen ilave satış fiyatları hesaba alınmamıştır.
  • Bazı sigorta şirketlerinin satış değerleri içerisinde, birlikte çalıştıkları bankaların dağıtım kanalı anlaşmaları da etkili olmuştur. Bu süreler ve rakamlar farklılık göstermektedir.
  • Çalışmanın yapılmasında sevgili Ali Demir’in katkılarına da teşekkür ediyorum.

“Bourne Theory” Stars Should Not Wear Iwc Pilot Top-Gun, Because It Is Broken

After I posted my article  “Do Not Buy Iwc Pilot Top-Gun Because It is Broken” in my personal blog, one of my readers gave me the name of an authorized person from Schaffhausen and we have started a discussion about my complaint on my broken Top-Gun seramique watch. I’d like to thank  him as he shows extra effort to solve my problem. But I think he will not be able to solve it.

In order to understand that it is not my fault but it is Iwc’s product’s defect he recommended me to give my broken watch again  to their service. This will be the second time that I will send it to service. First investigation had taken nearly two months and their comment about my broken watch was that “ the damage was due to an impact which is not covered by warranty.”

I am a white color, office worker, an insurance proffessional and I have more than10 watches and I use them in a circulation. Only Iwc Pilot Top-Gun with seramique parts was broken without any spesific incident.

One of my favorite movie series is Bourne Theory. And when I started to watch last Bourne movie which is “Bourne Legacy”, I saw a scene that schocked me. Last Bourne star was wearing  Iwc Pilot Top-Gun when he was on wild nature.

I learnt in my experience that Iwc Pilot Top-Gun can be broken even at office. How it may show resistance to mountains and hard natural environment?

Doesn’t it decrease the reality of the Bourne stars roles at the movie?

Satış İle Sigorta Pazarı Yeniden Şekillenecek

Bugün bazı haber sitelerinde, Yapı Kredi Sigorta A.Ş. satışı ile ilgili, doğrulanmamakla birlikte, satışın tamamlandığına dair haberler vardı.

Bende, 31.12.2012 itibariyle sektörde ilk 15 şirketin sıralamalarını ve pazar paylarını, (eğer gerçekten potansiyel alıcılar basında yer aldığı gibi Allianz Sigorta A.Ş. ve Zurich Sigorta A.Ş. ise) nasıl etkiler diye bir çalışma yapmaya karar verdim.

31.12.2012 itibari ile Hayat Dışı sigortacılıkta şirketlerin sıralaması ve pazar payı şu şekilde gerçekleşmiş.

31.12.2012

Eğer, Yapı Kredi Sigorta A.Ş., Allianz Sigorta tarafından satın alınsa ve 1 + 1 =2 eder mantığı ile tüm portföy korunabilse ve bu satın alma 31.12.2012 den önce gerçekleşmiş olsa idi, birleşik şirket sıralamada %15.61 pazar payı ile ilk sıraya yükselecekti.

Hayat Dışı sigortacılıkta,  bugüne kadar görmeye alışık olduğumuz tabloyu tamamen değiştiren yeni bir yapı ile karşılaşılacaktı.

Üstelik, sigortacılıkta genel teammüllere göre, bir şirketin %15 ve üzerinde pazar payına ulaşması, bu şirkete “Pazar Yapıcı” şirket olma özelliği kazandırmaktadır. (bknz: Tam Zamanı)

Allianz alsa idi

Eğer, yine basında bahsedildiği gibi, Yapı Kredi Sigorta A.Ş.’ni, Zurich Sigorta satın alsa ve yine tüm portföyü tutabilse, yani 1 + 1= 2 formülü geçerli olsa idi ve bu satış 31.12.2012 de gerçekleşse idi, birleşik şirketin pazar payı %9.17 olacak ve sıralamada üçüncülüğe yerleşecekti.

Zurich Alsa idi

Satış ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin, eğer alıcı şirket hali hazırda pazarda yer alan bir şirket olursa, sektör sıralamasında ve pazar paylarında önemli değişikliklerin olacağı ve bazı ezberlerin bozulacağı kesin.

Ne dersiniz?

Not: Pazar payı hesaplamalarında 31.12.2012 pazar payı oranları basit mantıkla toplanmıştır.

Sizin Karamsar Olma Hakkınız Yok

Uluslararası bir grupta çalışmaktan aldığım en büyük derslerden bir tanesi de; şirket yöneticilerinin “Biz burada hata yaptık. Bu konuyu iyi yapamadık. Performansımızdan memnun değiliz. vb. gibi” cümlelerle geçmişe dönük kendilerini kritik etmeleriydi.

Bizde biraz da kişisel egolar, başarısız olursak koltuğumuz gider, imajımız sarsılır düşüncesiyle olsa gerek, bir önceki döneme dair hep iyi şeyleri sıralıyoruz ve sanki kötü performansın dile gelmesinden, getirilmesinden korkuyoruz.

Oysa yanlış yaptık, eksik performans gösterdik diyebilmek bir özgüven ve kendini bilmek değil midir?

Öte yandan, şirket üst yönetimlerinin geleceğe dair, sektöre dair karamsarlık beyan etmeleri de, bu kez geleceğe dair yanlış mesaj değil midir?

Sigorta sektöründe ortalama 200 ila 1.000 kişilik kendi ekibiniz başta olmak üzere, sizden duyacaklarından, geleceğe dair umut beklentisinde olan insanlara verilen çok yanlış mesaj değil midir?

Yöneticiler olarak, sizden beklenen şartlar ne kadar kötü, karamsar olursa olsun (Ki ben buna hiçbir dönem inanmıyorum. Mutlaka geleceğe dair umut içeren konular da vardır. E.B.), yönettiğiniz şirketin iyi performans sergilemesi değil midir? Geleceğe dair karamsar beklentisi olan yöneticinin, ekibini motive etme ve zor dönemlerden başarıyla çıkma ihtimali var mıdır? Birlikte çalıştığınız insanları nasıl motive edeceksiniz?

Geleceğe, ekonomiye, sektöre, ekibe, şirketine, yaptığın işe inanmıyorsan, yapma, kendine eziyet ekibe de-motivasyon  yapma, bırak, yapabileceğine inananlar, yeni bir inançla, yeni bir enerji getirsin.

Not: Son dönemde bloğumda yer alan pek çok konu, eşim Aycan ile yaptığımız fikir alış-verişlerinden çıkıyor. Bana sitem ediyor: “Lütfen fikirlerin çoğunu benden aldığını, yazar mısın? diye.”  Ben de yazıyorum. Teşekkürler, iyi ki doğdun ve iyi ki varsın Aycan.

I’m Sorry

An old colleague reproached me the other day: We could not and will not be able to find the same working environment that we had together. We realized that, that was an exception, the working life is not like that in general, and we could not be happy after that company any longer, she said.

So, I decided to list the issues that I am sorry about and to apologize from my ex-colleagues for setting these as the company culture.

I’m sorry because:

-We managed the company through a committee that we established,

-I enabled information flow from top to bottom in such a way that there was no room for gossiping,

-I gathered all employees together and informed them even in hard times, including acquisition period,

-I sent e-mails to all employees once a month, as company CEO, informing them about the company’s financial standing and performance,

-We arranged feedback meetings with managers on a quarterly basis about what we did right or wrong,

-We never left any subject vague,

-We arranged “vision” meetings once a year where we provided information to all employees about what we did, what were the mistakes, what we plan to do the following year, etc. and then had a party where everybody had fun until the next morning,

-We arranged a reward ceremony once a month for employees who made positive contribution to the company,

-We distributed the performance targets to all employees and evaluated them based on the same criteria,

-I did not locate the CEO’s room on a separate floor, and never kept it close,

– I made motivation tour on floors and patted my colleagues on their backs everyday,

-We made it the company culture to interfere in whatever is not right and fight with it until it is corrected

-I had conversations with each and every employee on life,

-I showed to people that sometimes you should just leave, because nothing is more important than “working happy”,

-We encouraged conflicts to achieve best business results, and never allowed any other conflict,

– I never hesitated to put my signature under any decision,

-We always encouraged innovation with excitement and faith,

-I encouraged people to take responsibility at work, and once something is done, I always stood by them until the end,

-We tried to make office life attractive for the employees where they spend a majority of their daily life,

– We brought musicians to play on the floors on the Women’s Day,

-We transformed the working place into a place of sympathy and respect,

-I always gave the message “to stand together” to my colleagues,

-And for many things else that I can not remember now,

I’m sorry.

You get used to these things very quickly and start believing that every place and every time it is the same, but you can not easily find these things at other places and times.

Üzgünüm

Geçtiğimiz günlerde eski çalışma arkadaşlarımdan bir tanesinden sitem aldım: Bir daha birlikte çalıştığımız ortamı bulamadık, bulamayacağız. Aslında orası bir istisnaymış, genel çalışma hayatı böyle değil ve biz o şirketten sonra iş hayatında mutlu olamadık, olamıyoruz, dedi.

Ben de üzgün olduğum konuları sıralamaya ve bunları yapmayı şirket kültürü kıldığım için birlikte çalıştığımız arkadaşlardan af dilemeye karar verdim.

Üzgünüm çünkü:

-Şirket yönetimini,  oluşturulan bir komite aracılığı ile gerçekleştirdiğimiz için,

-Yukarıdan aşağıya şeffaf ve dedikoduya mahal bırakmadan bilgi akışı sağladığım için,

-Satış zamanı dahil zor anlarda tüm çalışanları bir araya toplayıp, bilgilendirme yaptığım için,

-Ayda bir ve tüm çalışanlara, Genel Müdür mesajı olarak, şirket mali durumu ve şirketin performansına dair mailler gönderdiğim için,

-Üç ayda bir yöneticiler ile doğru-yanlış yaptıklarımıza ilişkin “feedback” toplantıları yaptığımız için,

-Hiç bir konuyu sürüncemede bırakmadığımız için,

-Senede bir tüm çalışanların katıldığı; Neler yaptık? Nerelerde hata yaptık? İzleyen sene neler yapmayı hedefliyoruz? Konularına dair bilgi verilen ve aynı günün gecesinde de sabaha kadar eğlenilen, “Vizyon” toplantıları yaptığımız için,

-Ayda bir defa şirkete olumlu katkısı olanlara ödül töreni düzenlediğimiz için,

-İzleyen senenin performans hedeflerini tüm çalışanlara dağıtıp, performans notlarını bu kriterlerde dağıttığımız için,

-Genel Müdür odasını ayrı bir katta toplamayıp, kapısını hiç kapalı tutmadığım için,

-Gün içlerinde katlarda masa aralarında dolaşıp arkadaşların sırtlarına vurup, motivasyon turlarına çıktığımız için,

-Doğru olmayana karşı ve sonucu ne olursa olsun düzeltmesi yapılıncaya kadar mücadele edilmesi gerektiğini, iş yapış kültürüne işlediğimiz için,

-Her çalışan ile hayata dair sohbet ettiğimiz için,

-Hiçbir şeyin “mutlu çalışmaktan” öte olmayacağı inancıyla, gerekirse bırakıp çıkılması gerektiğini gösterdiğim için,

-Doğru iş sonuçları için çatışmaları teşvik edip, bunun dışında çatışmalara izin vermediğim için,

-Kararlara imza atmaktan veya yazılı göndermekten çekinmediğim için,

-Yenilikleri her zaman heyecan ve inanç ile teşvik ettiğimiz için,

-Yapılan işlerden sorumluluk almaktan korkmayıp, iş yapılıncaya kadar mücadele edilmesi  gerektiğini ancak, iş yapıldıktan sonra  iş sonuçlarına ilişkin sorumluluk alanların arkasında sonuna kadar durduğumuz için,

-Çalışanların günlük hayatlarının büyük kısmını geçirdikleri ofis hayatını çekici kılmaya çalıştığımız için,

-Kadınlar gününde masa aralarında müzisyenlerce müzik yapıldığı için,

-Çalışma ortamını, sevgi ve saygı ortamına çevirdiğimiz için,

-Her zaman “Birlik Olun” mesajları verdiğimiz için,

-Ve şu anda hatırlayamadığım diğer pek çok şey için,

Üzgünüm.

Çabuk alışılıyor, her yer ve her zaman böyle sanılıyor ancak, her yerde ve her zaman bulunmuyorlar.

Zengin Etmeyen Sektör

Geçtiğimiz akşam, bir dönem birlikte çalışma fırsatı bulduğumuz dört arkadaş bir yemek masası etrafında buluştuk.

Geçmişte tamamı profesyonel çalışan arkadaşlarımın şu anda birisi eksper, birisi broker ve birisi de bir şirketimizde genel müdür yardımcısı olarak görev yapıyor.

Ben bu aşamada, kendimi danışman olarak sayıyorum.

Yemekte konu konuyu açtı. Sonuçta bir arkadaşımız;

-“Benimle aynı yaş döneminde, benzer eğitimleri almış ancak farklı sektörlerde çalışan arkadaşlar benim sigorta sektöründen kazandığımdan daha fazla para kazandılar, kazanıyorlar”

dedi.

Düşündüm. Genel anlamda haklı. (Elbette, “kendimizi her zaman daha iyisi ile kıyasladığımız” gerçeğini aklımızda tutmak kaydıyla.)

Sektör çalışanları olarak, sektörün para kazanmadığı, kazanamadığı bir ortamda çalışanların “iyi para” kazanmaları, içlerinden zengin çıkartması çok zor.

Sektörün üretimde, büyümede sıkıntıları olmasa bile, kar edemeyen şirketlerimizin sermayedarlarına nasıl anlatılır? Daha fazla maaş ve/veya bonus?

Arkadaşımız;

“Geçmişte şirketlerinden ayrılırken “personel sandıkları olduğu için” aldıkları ikramiye ile artık efsaneleşen yöneticiler, şirketlerini başarı ile satan eski şirket hissedarları ve şirketlerinin satışını yönetmiş ve bu nedenle sermayedarlarca ödüllendirilmiş az sayıda yönetici dışında, bu sektörden iyi para kazanan, zengin olan, çıkmadı.”

dedi.

Bloğumda sigorta sektörünü her zaman “geleceğin sektörü” kelimeleriyle tanıtmaya çalışırken; bu sektör  çalışanlarının bugüne kadar, paralelleriyle aynı ve/veya benzer parayı kazanamamış olmalarını veya diğer sektörlerden farklı olarak az sayıda zengin çıkartabildiğini, bu sektöre yeni girmek isteyenlere nasıl anlatmak lazım?

Geçmişte yanlış, fakat geleceği parlak bir sektörde mi çalışıyoruz, diyeceğiz.

Ne dersiniz?

Sigorta Sektörü Çalışan Verimliliği

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) “2012 Yıl sonu İtibariyle Merkez ve Bölgelerde Kadrolu, Sözleşmeli, Part-time, Full-time Çalışanlar Sayısı” verilerini açıkladı.

Sigorta şirketlerinde (200 kişilik reasürans şirketi/şirketleri çalışanları dahil) geçtiğimiz yıl sonu itibariyle;  6.280 kadın, 5.496 erkek çalışan olmak üzere toplam 11.776 kişi  çalışmaktadır.

Aynı dönemde sektörün ürettiği toplam prim üretim rakamı da; 19.826.649.625.- TL olarak gerçekleşmiştir.

Yani Türk Sigorta Sektörü’nde çalışan başına prim üretim rakamı ortalama 1.712.738.- TL olarak gerçekleşmiştir.

Aynı dönemde Hayat ve Hayat Dışı ilk 20 şirketin prim üretim rakamlarını ve toplam çalışan sayılarını yan yana ekledim ve çalışan başına toplam prim üretim rakamı sonuçlarına ulaştım.

Pek çok faktör bu ortalamaları etkileyebilir. Örnek: Dağıtım kanalı farklılığı (acente, broker, banka veya direkt dağıtım kanalları, vb.gibi), iş stratejileri, ağırlıklı çalışılan branşlar bu rakamları etkileyebilir.

Ancak, sektörde hangi şirket, ne kadar çalışan ile, ne kadarlık prim üretebiliyor sorularına yanıt bulmak açısından güzel bir tablo ortaya çıktı.

Çalışan Memnuniyeti