Bazen de Çocuk Olmak Lazım

Biraz ülkedeki kaotik siyasi ortam, bu ortamın ekonomiye olumsuz etkileri ve yarattığı karamsarlık, ağırlaşan hayat şartları, insanları sert, gergin, mutsuz ve biraz da fazla ciddi yaptı.

Oysa çocukların dünyasına bakıyorum bulundukları her ortamda, renk arıyorlar, neşe arıyorlar, mutluluk arıyorlar. Biz büyüklere kalıplarımıza ters geldiği için tuhaf gelen, bazen çılgınca şeyler yapıyorlar.

Aslında onların aradıklarını biz büyükler de aramıyor muyuz? Toplum kalıpları nedeniyle garip karşılanırım, tuhaf olur, Ne derler?, endişeleri ile kabuklarımıza çekildikçe çekilip mutsuzluklarımıza mutsuzluk katmıyor muyuz?

Yılbaşı kutlamalarını, süslenen sokakları, ışıklandırılan evleri, imkanlar sınırında alınan hediyeleri, muzip aksesuarları seviyorum. 31 Aralık ile 01 Ocak arasında hayatımızda somut bir şey değişmese de, kısa bir süreliğine de olsa verdiği coşku, saçtığı pozitif enerji yeter.

Bir şeyin iyi olup olmadığını “en insani şekilde” çocukların verdiği önyargısız tepkilerden anlamak mümkün. Ve onlar yılbaşı hazırlıklarına, ışıklı sokaklara, coşkuya, heyecana, bayılıyorlar ve üstelik bir yıl daha yaşlanmış olmanın verdiği buruklukları hiç yaşamadan…

Hafta sonu evimizden yoğun trafiğe rağmen Nişantaşı’nı görmeye gittik. Işıl ışıl sokaklar, neşeli kalabalıklar, birlikte fotoğraf çektiren, başka hiçbir neden yokken sırf çevrelerindeki ışık cümbüşünden gülümseyen kalabalıklar…

Bu anı bir saat bile olsa kalabalıklara yaşatmak, çocuk olma coşkusunu tekrar hissettirmek, insanları kısa bir süre için bile olsa sıkıntılarından uzaklaştırmak, bu hazırlıkları yapanlar için ne büyük mutluluk.

Keşke, her vesile ile büyüklere de “çocuk coşkusu” yaşatılabilse. Keşke, tüm belediyeler imkanları dahilinde yılbaşında ama sadece yılbaşı ile sınırlı kalmaksızın, her fırsatta insanlara mutluluk dağıtacak, çocuksu güzellikleri sunabilse.

Bakmayın yılbaşı bizim değil diyenlere, fırsat bu fırsat kutlayın, eğlenin, bir anlığına tekrar çocuk olun, mutlu olun,  o anın tadını çıkartın. Bırakın onları büyük olmanın sahte ciddiyeti içinde karamsarlıklarını yaşamaya devam etsinler.

Biz büyüklere de “Çocuk coşkusunun 365 gün süreceği” bir yeni yıl diliyorum.

Kuruma Bağlılığı Artırmak Zor Değil

Özellikle bireysel müşterilere dönük bir girişime başladığınızda büyük kurum içerisinde farkına bile varmadığınız giderler sizin için karşılanması ağır bir yük haline geliyor.

Örnek: www.sigortadukkanim.com’u kurduğumuzda, poliçesini kendisi print almayan veya teknik nedenlerden alamayan müşterilere poliçelerini kargo ile iletiyorduk. Kargo firmalarını çağırdık ve fiyat teklifleri topladık. Aylık bazda, yaptığımız gönderilerden ortaya çıkan tutarın o günkü yapımız için ne kadar ağır olduğunun hemen farkına vardık.

Düşünün, 300 TL’lık bir trafik poliçesi satıyorsunuz, komisyonu 51 TL ve kargo için 5 TL para ödüyorsunuz.

Daha sonra sigorta şirketleri ile yapılan görüşmelerin bir tanesinde öğrendik ki; şirket, kargo firmalarının bir tanesi ile anlaşma yapmış ve kendisi ile çalışan tüm iş ortaklarını da bu anlaşma kapsamına aldırmış. Ve o dönem geçerli kargo gönderim ücreti 2 TL.

  • Birden bire kargo giderlerimiz %50’den daha fazla düştü. Bunu o günkü şirketimiz ölçeği ile kendimizin başarmasının imkanı yoktu.
  • Sigorta şirketi ilave bir maliyete katlanmadı ama bizim bağlılığımızı artırdı.
  • Kargo şirketi daha önce farklı şirket ile çalışan şirketimizi portföyüne kattı ve bizim gibi diğer firmaların da katılımı ile eminim iş hacmi çok arttı.

Özellikle bir network ile birlikte çalışılıyorsa, bu network’ün kuruma bağlılığı en hassas konudur. Bu bağlılığı sağlamak veya artırmak için kurumun her zaman doğrudan bir maliyete katlanmasına da gerek yoktur. Bazen kurum ve network’ün iş hacminin büyüklüğü, genel avantajlar sağlamak için yeterli olabiliyor. Yeter ki bu açıdan bakılsın.

Yeni şirketimiz de böyle bir network e sahip ve biz şirketimizin büyüklüğünü kullanarak  iş ortaklarımıza ne tür avantajları sağlarız diye bakmaya başladık.

Aracıma Değer Kaybettirdin, Öde

Dün bir arkadaşımla sohbet ederken duydum.  Yeni bir iş modeli ortaya çıkmış.

Özellikle bazı araç kiralama şirketleri, kaza sonrası kusur oranında karşı tarafın trafik sigortasına rücu ettikten sonra;

  • Anlaştıkları hukuk bürosu aracılığı ile
  • Kusurun sonucu oluşan kaza ile aracımın ikinci el değerini düşürdün” iddiası ile
  • Temin ettikleri bir eksper raporu ile
  • Önce telefon ve daha sonra da yasal takibe geçerek,

para tahsili yapmaya başlamışlar.

(Burada bahsedilen eksperin Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nden belgesini almış bir eksper olup olmadığını bilmiyorum.)

Gerçektende kaza yapmış bir aracın ikinci el değerinde, kazanın boyutundan bağımsız düşme oluyor. Bu biraz da alıcıların, ikinci el fiyatı düşürmek için kullandıkları bir koz diye düşünüyorum.

Sebebi ne olursa olsun, şirketlerin kurumsal kimlik ve finansal güç ile sıradan vatandaşı biraz da korkutarak, bileğini büküyor olması bana doğru gelmiyor.

Bence; trafikte kullanılan aracın eskimesi gibi, trafikte araçların kaza yapması olasılığı-riski de aktüerler tarafından hesaplanmalı ve araç kiralanırken, kiralama bedeline yüklenmelidir.

Öte yandan, eğer kaza sonrası aracın ikinci el piyasa değeri düşüyor ve bu tutar karşı taraftan isteniyor ise vatandaşların da araç kiralama şirketlerine ait araçların kusurlarından kaynaklanan değer düşüşlerini, önce telefonla talep edip, sonra da bir avukat aracılığı ile talep etme hakkı vardır ve kullanılmalıdır.

Türkiye’de eksperlik Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’ne bağlı ve bağımsız bir kurumdur. Kaza sonrası karşı taraf bir kiralama şirketi ise bir ekspere ulaşıp, alınacak bir rapor ile ilgili şirkete önce tebligat ve daha sonra da dava açılabilir.

Sistem yerleşik hale gelecekse de trafik poliçelerine “İkinci El Değer Kaybı” adı altında bir kloz yaratılarak  teminat eklenmelidir. Yoksa lüks araçlarda oluşacak değer düşüşünü sıradan vatandaşın karşılama külfeti ağır olacaktır.

Neden FU?

Bankalar ve kredi kuruluşları, kredilerinin güvencesini oluşturan ipotek işlemlerini, yakın zamana kadar kendi çalışanları aracılığıyla yürütmekteydi.

Küreselleşme ile birlikte modern işletmecilik anlayışının gereği olarak tüm dünyada “uzmanlaşma” kavramı ön plana çıkıyor; ABD ve Avrupa’da faaliyet gösteren bankalar, bu tür hizmetleri dış kaynak kullanarak uzman kuruluşlar aracılığıyla yürütüyorlar. FU, işte bu modern işletmecilik anlayışının gereği olarak  uygulamayı tapu iş ve işlemleri kapsamında avukatları ve uzman tapu sicil müdürlerini bünyesine alarak ülkemizde de yaşama geçirdi ve bu alanda kurumsal bir atılım gerçekleştirdi. Türk bankacılığının gündemine taşıdı. Bu sektörün kurucusu ve öncüsü olma sorumluluğunu üstlendi.

FU, Bankaların ana hizmetlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğindeki tapu iş ve işlemlerini, yürürlükte  olan ilgili yasa, yönetmelik ve mevzuat uyarınca, yönetsel ve teknik süreçleri günün koşullarına göre  en iyi şekilde iyileştirerek, gerçekleştiriyor.

FU;

  • Ortaklık yapısı  şeffaf ve açıktır.
  • Destek hizmetini gerçekleştirebilecek yönetim yapısına, yeterli sayı ve nitelikte personele, gerekli teknik donanıma, belge ve kayıt düzenine sahiptir. Olası güvenlik risklerine, yangın ve doğal afetler gibi acil durumlara karşı gerekli önlemleri almıştır.

FU ile çalışmanın avantajları nelerdir? 

  •   FU, yaygın avukat ağıyla Türkiye’nin her yerinde.

Sektörünün öncü kuruluşu FU organizasyonu, 677 avukatı ile Türkiye’nin her yerinde çalıştığı birçok banka ve finans kuruluşuna kaliteli hizmet sunuyor.

  • İşlemler alanında uzman profesyoneller tarafından gerçekleştirilir.

Tapu iş ve işlemleri FU bünyesinde alanında  uzman personel ve  avukatlar tarafından gerçekleştiriliyor. Bu yolla süreç sağlıklı işliyor ve hata olasılığı en aza indirgeniyor. Kaliteli hizmet ile farkındalık yaratılıyor.

  • Ekonomik tasarruf mu sağlamak istiyorsunuz? Doğru yerdesiniz.

FU Bankanın destek hizmeti alınmasından beklediği fayda ve maliyeti her anlamda karşılıyor.

  • Bırakın riski biz alalım.

Uzman avukat kadrosu ile Türkiye’de 81 ilde, 919  tapu müdürlüğünde güvenli hizmet sunan FU, geliştirdiği iç kontrol mekanizması ile banka için oluşabilecek riski de ortadan kaldırıyor.

Ayrıca FU’ verdiği hizmetlerden doğabilecek zararları karşılamak amacıyla mesleki sorumluluk sigortasına da sahiptir ve  tüm iş ve işlemler sigorta kapsamında gerçekleştirildiği için banka adına doğabilecek risk bertaraf ediliyor.

 “FU’nun gerçekleştirdiği iş ve işlemler benzer işi yapan şirketler içerisinde en yüksek sigorta teminatı ile korunmaktadır.”

  • Zamandan kazanıp, zamanı lehinize çevirebilirsiniz. Nasıl mı?

 Günümüz iş dünyasında rekabet ortamında öne çıkan kavramlardan biri de “zaman yönetimi” dir. Uzmanlık alanı olmayan tapu iş ve işlemlerini yürütmek gibi bir yükümlülük altında olan banka  çalışanları  için zaman kaybı yaratan işlerin FU aracılığıyla gerçekleştirilmesi banka çalışanlarına zaman tasarrufu saylıyor.

 

  • HIZLI ve ETKİN ipotek süreç yönetimi…

İpotek süreci optimum organizasyon yapısı ile hızlı ve etkin bir şekilde yönetiliyor. İşlem talebi tarafımıza ulaştıktan hemen sonra gerekli belgelerin temini ve hukuki incelemenin ( kredi müşterilerini n yetki, vekaletname vb. belgeleri, tapu kayıtlarının  incelemesi vb.) tamamlanması akabinde resmi senetler hazırlanarak şubeye avukat atama maili yönlendiriliyor ve ardından süreçler adım adım yönetiliyor.

  • Müşteri odaklılık esastır!

 FU,  yenilikçi bakış açısı ve inovatif vizyonu ile değişim ve dönüşümlere açık olmakla birlikte müşteri talep ve beklentileri doğrultusunda organizasyon yapısına yön vererek öncü ve lider olma özelliğini koruyor.

Oh Be Birisi Deniyor Sonunda…

 

Üst düzey yöneticilik yaptığım üç ayrı sigorta şirketinde de hep gündeme gelmiş  iki-üç konu vardı.

1-       Şirketimize ait şubelerin, insanların çok dolaştığı (alış-veriş merkezleri, yürüyüş yolları vb. gibi) yerlerde açılması,

2-      Özellikle yurt dışına gidecek insanların seyahat sağlık poliçelerini kolayca satın alabilecekleri ATM benzeri makinaların, vize merkezleri ve/veya havaalanları çıkış terminallerine yerleştirilmesi,

3-      DASK poliçesi alabilmek için, su, elektrik, doğalgaz bağlatacak veya ev alacak insanlar için ilgili özel veya kamu kuruluşlarına bir ekran ve printer den oluşacak sistemlerin yerleştirilmesi,

Özellikle birinci madde üzerinde çok emek ve vakit harcadığımızı hatırlıyorum.

Bireysel pazara açılmak, B2B işlere nazaran daha maliyetlidir. Her şeyden önce açılacak sigorta mağazalarının sabit giderlerini, insanlar bu merkezlerden alış veriş yapmaya alışıncaya kadar karşılayabilecek bir sermaye birikimi şarttır.

Sigorta mağazalarının başarılı olabilmeleri için bazı gereklilikler yerine getirilmelidir.

  • AVM’lerde insanlar sadece alış-veriş değil eğlence de arıyorlar, açılacak sigorta mağazalarının sadece şirketin işlerini yapmak değil, eğlence ve mağazada zaman geçirme isteğini de karşılaması gerekir.
  • Sadece bir şirketin tek bir ürünü değil, insanların ihtiyaçlarına cevap verebilecek ürünler sunulmalı ve/veya o anda sistem alt yapısı ile müşterinin ihtiyacını karşılayacak “terzi dikim”i ürünler orada üretilebilmelidir.
  • Ürün çeşitliliğinin yanı sıra firma çeşitliliği de sağlanmalıdır. En ucuz sigorta ürününe o mağazada ulaşılabileceği algısı yaratılabilmelidir.
  • İnsanlar sigorta mağazalarının önce görsel farkındalığına ulaşmalılar. Sonra, yıllardır baba yadigarı acentelerinden aldıkları hizmetten daha kurumsal ve/veya standart hizmet alabileceklerini hissetmeliler. Bunun için de en az bir sene bu mağazaların ayakta kalabilmeleri gereklidir.
  • En önemlisi müşteriye alternatif hizmeti, çok hızlı sunabilmektir ki bu da şirket sistemleri ile entegre sistem alt yapısı gerektiriyor. Çok hızlı şekilde çok sayıda şirketin teklifini, güzel bir raporlama formatı ile müşteriye sunabiliyor musunuz? Cevap evet ise bu alt yapı tutacaktır. Yok müşteri içeri girecek tek tek sigorta şirketlerinin sistemlerine giriş yapılıp, teklif hazırlığı için içeride müşteriyi bekletirseniz bu iş uzun ömürlü olmaz.  Sigorta mağazalarının www.sigortadukkanim.com tarafından geliştirilen alt yapı benzeri sistem altyapısına sahip olmaları gerekir.

Şimdi Sigorta Cini, bu hayalleri gerçek kıldı. Umarım ve dilerim ki başarılı bir örnek olur. Bunu sadece geçmiş kişisel heveslerimin hayata geçmesi adına değil, sigorta sektörünün bireysel müşteriler nezdinde algısının yükseltilmesi için de diliyorum.