Türkiye’de Surety (Konuk Yazar: Emre Şerifoğlu)

Bir süredir sigorta şirketleri, en azından büyük şirketler ve büyümek isteyenler, bireysel ve KOBİ segmentindeki müşterilere daha fazla odaklanmakta; kurumsal segmentte yer alan müşteriler ise yoğun rekabet nedeniyle daralan kar marjlarının etkisi ile cazibesini yitirerek şirketlerin odağının dışında kalmakta. Pek çok şirket yeni stratejilerini de bu yönde şekillendiriyor. Ve bu durum kurumsal işlerle ilgili herkesin aklına aynı soruyu getiriyor; sigorta şirketleri artık kurumsal alanda yatırım yapmayacaklar mı?

Aksine tam da bu noktada şirketlerin kurumsal segmentte akıllıca yatırımlara yönelmeleri gerekiyor; çünkü ne dersek diyelim kurumsal işler halen pastanın önemli bir kısmını oluşturuyor ve ürün çeşitliliği açısından halen gidecek yolumuz var. Bireysel segmentte daha fazla müşteri kazanma yoluyla büyüme hedeflenirken, kurumsal segmentte ise mevcut müşterilerde değişik ve karlı ürünlerle derinleşmenin hedeflenmesi daha doğru görünüyor. Bu bağlamda, özellikle sektördeki global oyuncuların yurtdışında sundukları farklı ürünleri ülkemizde de sunmaya başlamaları oldukça önemli. Son dönemde bu şekilde öne çıkan yeni ürünlerden birisi de “surety bond” yani kefalet bonosu.

Surety bond – kefalet bonosu basit bir tanımla; Lehdarı, karşı tarafla yaptığı sözleşmenin gereğince yerine getirilmemesi sebebi ile uğradığı zarara karşı koruyan bir sigorta ürünü olarak ifade edilebilir. Örnek vermek gerekirse, bir ihale makamından bir havaalanı inşaatı projesi üstlenen müteahhit firmanın, söz konusu projeyi sözleşmede yer alan şartlara uygun bir şekilde tamamlayacağının güvencesi ya da bir konut projesinin zamanında ve istenen şartlarda tamamlanacağına dair bir güvence olarak surety bond karşımıza çıkmakta.

Türkiye ve Avrupa’da surety bondlara en yakın alternatif ise banka teminat mektupları. Gerçekten de pek çok durumda bu iki ürünün kullanım yerleri örtüşmekte, pek çok durumda da aynı işe hem mektup hem surety verilmekte. Ancak bazı temel farklılıklar bulunmakta:

– Teminat mektubu şirketin banka limitlerini azaltır, surety bondların bu limitlere bir etkisi yoktur,
– Teminat mektubunda lehdarın talebi ile tazminat ödenirken, surety bondlarda bir hasar süreci işletilir,
– Teminat mektubu verilmesinde genellikle banka tarafından bir teminat istenir, ancak surety işlemlerinin büyük kısmında teminat aranmaz.

Peki Surety için doğru zaman mı? Yanıt bence evet. Dünyanın en büyük 225 inşaat firmasından 33’ü artık Türk firması. İnşaat sektörü, ülkemizin ekonomik büyümesinde lokomotif rol oynuyor ve yerli firmaların üstlendikleri uluslararası işlerin hacminin 2015 yılında 50 milyar USD tutarına ulaşması hedefleniyor. Ayrıca bankaların kredi büyümelerinin %25 düzeyinde sınırlanması, kaynakların kurumsal kredilerden daha karlı olan bireysel kredilere kayması sonucunu doğurdu, doğal olarak da teminat mektubu fiyatları yükseldi. Bu açıdan bakıldığında ise, pek çok işlemde surety bond teminat mektubuna kıyasla daha uygun fiyatlarda sunulabildiğini görüyoruz.

Sonuç olarak; surety bondların ve bu gibi karlı, aynı zamanda da diğer ekonomik aktörleri destekleyen farklı ürünlerin yerel piyasada uygulama bulması, sektörün derinliğinin artması, ürün çeşitliliği ile birlikte risklerin daha doğru dağıtılması, yeterli kar yaratamama sorununun azaltılması ve en nihayetinde de sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme trendi yakalanması açısından önem taşımaktadır.

Emre Şerifoğlu,

“Türkiye’de Surety (Konuk Yazar: Emre Şerifoğlu)” için 3 yanıt

  1. Faydalı bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık. Kefalet bonolarında hasar süreci işletilir derken prim ödenmesini mi kastediyorsunuz?

    Saygılarımla.

    Ahmet Cem SİMİTCİ

    0 541 714 45 50

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir