2000 yılının Mart ayında Macaristan’da doğmuş (Kulaklarındaki numaralardan tüm secereleri internet aracılığı ile takip edilebiliyordu.) 5 yavru Golden’dan, en gözü açık olduğunu düşündüğümüz yavruyu almıştık. Niye gözü açık? Çünkü, 5 sevimli Golden yavrusu içinden hepsini aşarak su kabına ulaşıp, sadece su içmekle yetinmeyip, bir de kabın içine girip yıkanan yavru oydu.
Adını sevdiğimiz bir arkadaşımızın önerisi ile Odin koyduk. İlk bir yılı zorlu bir eğitim ve ev eşyalarını kemirerek geçti. (2 uzaktan kumanda, 2 gözlük, 2 terlik vb. gibi) Hatta o yıllarda içerisinde “eve gelen misafirlerin eşyalarına verilecek evcil hayvan zararlarını kapsayan teminatı” bulunan yeni sigorta ürününü anlatırken, örneği Odin’in yediği gözlükten alıyorduk. Evimize gelen misafirin kemik gözlüğünü hamur etti, yenisinin faturasının belirli bir kısmını o poliçeden almıştık.
Yaşadığımız bir depremde en üst katta, bina sağ-sola savrulurken mışıl mışıl uyuyan Odin’i biz uyandırdık.
Yıllar boyunca hem bize, hem de o evdeyken doğan çocuklarımıza çok iyi dost oldu. Bir çok büyük köpekle kavgalara birlikte karıştık. Köpeğinizi boğazından yakalamış daha büyük veya vahşi bir köpeği durdurmanın en etkili yolunun, o köpeğin kuyruğundan tutup sertçe çekmek olduğunu, bu kavgalarda öğrendim.
Golden Retriever olmasından kaynaklı olsa gerek en çok ta denizde, gölde ve hatta su birikintisinde yüzmeyi/ıslanmayı/çamur olmayı seviyordu.
…
Kısacası 12.5 sene evin bir ferdi gibi yaşadı.
2013 yılı Ağustos ayında, yaşlılıktan kaynaklanan ve Golden Retriever’larda sıkça rastlandığını öğrendiğimiz (çareside bulunamamış) “Kalp Büyümesi” rahatsızlığından, Odin’imizi kaybettik. Yarattığı üzüntüyü anlatmayacağım.
…
İlk defa yaklaşık 37 kilo olan bir evcil hayvanımızı kaybediyorduk. Bu durumda İstanbul’da ne yapılacağını internetten araştırdık. Tuzla da bir hayvan mezarlığı olduğunu duymakla birlikte, çok da iyi işletilmediğini öğrendik.
Daha sonra, Pendik’te Tarım Bakanlığı’na bağlı, “Veteriner Kontrol Ve Araştırma Enstitüsü”, bulunduğunu ve bu kurum bünyesinde bir “hayvan yakma fırını” olduğunu öğrendik. Devasa bir fırında, Kurum’a ait Döner Sermayeye belirli bir ücret yatırmak suretiyle, kaybettiğiniz evcil hayvanınız özel kaplarda yakılıp, külleri size teslim ediliyor.
…
Yaklaşık 3-4 saat süren bir işlemden sonra bir kap içinde aldığım küllerini, en sevdiği yer olan denize savurdum. Sanıyorum en azından bir retriever için en uygun çözüm buydu.
…
Ev içindeki evcil hayvanların hem fiziki hem de manevi, kapladıkları hacim arttıkça ve birlikte yaşanan süre uzadıkça, kaybı da o derece acı veriyor.
Bazen bu acıyı yaşamamak için yeni evcil hayvan almayalım mı? diyoruz. Fakat sevgileri, verdikleri dostluk, bu düşüncelerimizi de savuruyor.
Başınız sağolsun bu arada bende bir golden sahiplendim 1.5 yaşında adıda Odin ^^ Sizin kadar sevgimizi verebiliriz umarım.
Benim evcil hayvanım gözlerimin önünde acı çekerek öldü ne yapacağımı bilemedim. Evde sağa sola koşturdum ama öldükten sonra öldüğü yere bakıp bakıp ağlıyorum. Aklımdan çıkmıyor. Özellikle küçük kardeşim kendini suçluyor. Ama annemlere nasıl öldüğünü söylemedim. Psikolojik travma gibi yapıştı kaldı. Ne yapmam gerekiyor bilmiyorum
Sizi anlayabiliyorum. Üzüldüm.
Odin icin uzgunum abi
Bende Ağustos 2013 de 1998 senesi Ekim ayında daha 2 haftalıkken gelen dört ayaklı Pointer Rus finosu kızımı kaybettim. Hem kalp büyümesi vardı, hem de eklemlerinde sorun. Fakat tedavisinden dolayı verilen ilaçların çokluğundan mide kanaması geçirdi ve kaybettim. Yarattığı sevgi ve yaşamışlık boşluğundan öte, acaba daha yaşaması için bir gayret daha sarf etseydim yaşatabilirmiydim diye düşünüp zaman zaman vicdanım ile başbaşa kalıyorum. Acısı halen çok etkili..