Sigorta Sektörünün Desteği ile Dayanışmaya Katılım

 

6 Şubat depreminin ardından vefat eden vatandaşlara ait  bankalardaki bireysel kredi ve  kredi kartı borçları hayat poliçesi kapsamında sigorta şirketleri tarafından ödenir, ödenecektir.

Türkiye’de banka sigortacılığının en güzel örneği, hayat sigortaları ile banka müşterilerinin kredi risklerinin korunmasına ilişkin uygulamalardır. Hayat sigortası tanzim edilmeden ve hatta toplam prim tutarı verilecek krediden mahsup edilerek ödenmeden müşterilere kullandırılan bireysel kredi neredeyse yoktur.

Kredili hayat poliçelerinde lehtar (hasar olursa ödemeyi alacak taraf) krediyi veren kurumdur. Müşteri kredi riski devam ederken vefat ederse veya yaralanırsa bu poliçeler müşterinin, kredi verene borcunu öderler.

İyi bir uygulamadır. Hem kredi verenin riskini, hem de müşteri ve varislerini, korur. Dünya genelinde de benzer şekillerde uygulanır.

Müşterinin talebi ve bankaların politikalarına göre verilen bireysel kredinin vadesine paralel kredili hayat sigortası yapılır.

Örnek: 3 yıllık kredi ise 3 yıllık poliçe kesilir.

Konut ve araç kredilerinde de sistem bu şekilde çalışır. Kredi kartı risklerini örten hayat sigortası poliçeleri de mevcuttur. Hatta bazı ticari kredilerin, kredi sözleşmelerinin kefillerine de hayat poliçesi düzenlenebiliyor.

Türkiye’de faaliyette bulunan tüm bankaların ya bağlı oldukları gruba ait veya uzun süreli kontratlar ile birlikte çalıştıkları bir hayat şirketi bulunmaktadır.

Kredili hayat poliçelerinde de katastrofik (büyük, beklenmedik) hasarlara karşılık sigorta şirketleri tarafından bir reasürans tretesi alınır. Hemen hemen tüm hayat şirketlerinde bu reasürans tretesi bulunur.

Depremden sonra ülke genelinde yayılan dayanışmaya bazı bankalardan da açıklamalar geldi.

“Deprem bölgesinde vefat eden bireysel kredi veya kredi kartı borcu olan müşterilerin borçlarının silindiği açıklandı.”

Vefat eden bu müşterilerin risklerinin hayat sigorta şirketleri tarafından zaten ödeneceğinden hareketle, silindiği  ifade edilse tamam da;

Borçlar silindi derken, bu riskleri ilgili hayat sigorta poliçelerinden de talep etmeyeceğiz, bu riski biz kendi bünyemizden karşılayacağız mı denilmek istendi?

Durum böyle değilse açıklamayı hakkı ile yapmak doğrusu değil midir?

Örnek, “Biz işimizi iyi yaptık, müşterilerimize sigorta şirketlerinden hayat sigorta koruması aldık, felaket sonrası şimdi bu ürünler devreye giriyor ve borçlar siliniyor”, demek daha doğru açıklama olmaz  mı?

Sigorta Sektörünün Deprem Hasarını Ödeyebilme Gücü

 

Bugünlerde sigortacı olduğumu söylediğim ortamlarda insanlar, sigorta şirketlerinin  depremdeki maddi kaybı karşılayacak ekonomik büyüklükleri var mı diye soruyorlar.

Farklı uluslararası kurumlar 6 Şubat 2023 günü gerçekleşen depremlerin Türkiye ekonomisine maliyetinin 20 ile 84 milyar dolar aralığında olacağı, bu tutar içerisinde sigortalı değerin ise 2.4 milyar dolar olacağı, tahminlerinde bulunuyorlar.

*Katastrofik hasarları  tek başına karşılamak sadece Türkiye’deki değil dünya sigorta şirketleri için bile zor. Ama sigortacıların dünyasında reasürans adı verilen bir yapı var.

Genellikle her yılın Ekim-Kasım aylarında başlayan ve en geç Aralık ayının son gününde tamamlanan bir süreç ile izleyen sene sigorta şirketlerinin nasıl bir reasürans korumasını alacaklarını belirleyen ve sigortacı dilinde **Trete adı verilen anlaşmalar yapılır.

Bu anlaşmalar genellikle bir yıllıktır. 1 Ocak günü koruma başlar ve 31 Aralık günü koruma, bu trete için biter.

Tüm Dünya sigorta şirketleri bu anlaşmaları yaparlar. Sadece, sigorta şirketinin ekonomik gücü doğrultusunda tretelerin maliyetleri ve şartları değişir.

Günlük yazılan işlerin treteleri dışında genellikle sigorta şirketleri  katastrofik hasarları koruyan reasürans korumaları (Cat excel trete) da alırlar.

Cat. excel tretelerinde genellikle 500.000 EUR ile 1 milyon EUR arasında bir rakam ilgili sigorta şirketi üzerinde kalır (konservasyon), üstü hasarlar bu tretede koruma veren reasürans şirketleri tarafından tazmin edilir.

Örnek: Bir sigorta şirketinin deprem bölgesinde 35 milyon EUR hasarı var ise ve trete konservasyonu 1 milyon EUR ise. Bu 1 milyon EUR üstündeki hasarların 34 milyon EUR’luk kısmını, Cat excel Tretesi’nde hissesi bulunan reasürörler öderler.

Tretlerde reasürans şirketleri de yalnız hareket etmeyi tercih etmezler. Bir panel oluşturulur, genelde bu panele liderlik eden bir reasürans  şirketi olur. Pazarlık onunla yürütülür o liderlik hissesini aldıktan sonra, tretenin şartları diğer reasürörler ile paylaşılır ve %100 koruma sağlanıncaya kadar diğer reasürörler de hisse oranında katılım sağlarlar.

Örnek: 1 milyon konservasyonlu ve 100 milyon EUR kapasiteli bir  cat excel tretesi satin alınacak. Milli Re veya Munich Re reasürans şirketleri ile birlikte bu tretenin şartları oluşturuldu ve Munich Re ben bu treteye %25 hisse ile liderlik yaparım şeklinde beyan etti.

Kalan %75’lik kısmına hisse oranında katılım sağlamak isteyen 5 reasüröre daha hisse alır mısınız, diye sorulur. Bir başka reasürör, ben de %20 alırım der ve bu şekilde sürer ve toplam  %100 kapasite yakalanınca anlaşma imza altına alınır.

Bazı dostlar 6 Şubat depreminde Konut hasarlarının reasürans altında olduğunu ama o bölgede kasko poliçesi çok olan sigorta şirketlerinin ödeyecekleri hasarın şirketlerin doğrudan zararına yazılacağını ifade ediyorlar Cat excel tretesi olan sigorta şirketleri için bu durum söylendiği gibi değildir. Bu treteler sadece bina-depremi değil, kasko-deprem ve ferdi kaza-deprem gibi aynı olaya bağlı, diğer riskleri de koruma altına alırlar.

Cat excel tretesi sadece deprem hasatlarında değil, dolu, yanardağ püskürmesi ve sel gibi felaketlerde de devreye girer.

Örnek: 35 milyon EUR’luk toplam deprem kaynaklı hasarın;

  • 30 milyon EUR’su  konut ve işyerlerinin,
  • 3 milyon EUR’su kaskolu araçların
  • 2 milyon EUR’luk kısmı da yaralanan insanlara ait ferdi kaza,

hasarlarından oluşuyorsa,  toplam 35 milyon EUR’nun 1 milyon EUR’luk kısmı sigorta şirketi bünyesinden ve kalan 34 milyon EUR’su ise reasürörlerden alınır.

Kısaca büyük hasarlarda sigorta şirketlerinin bu hasarları ödeyip ödememe güçlerinden endişelenmeyin. Sadece işini düzgün yapan sigorta şirketlerinden poliçe almaya özen gösterin yeter.

 

*Katastrofik Hasarlar: Çok büyük bir etki ve çok düşük bir olasılığa sahip gerçekleşmesi halinde çok yıkıcı etkilere yol açabilecek risklerdir.

**Trete: Kontrat sözleşme

 

Deprem hasarı ödemelerinde binanın arsa değeri

 

Aynı kalitede malzemeyi kullanarak şehrin iki ayrı arsasında inşaa edeceğiniz, aynı planlı gayrimenkulün değeri aynı olmuyor. Çünkü binanın değerini sadece kullanılan malzeme değil arsanın içinde bulunduğu lokasyon da etkiliyor.

Örnek: Aynı binayı Etiler ve Ümraniye’de inşaa ettiğinizde konutların değeri Etiler’de Ümraniye’ye göre çok daha fazla oluyor. Çünkü orada çeşitli nedenlerle, (Şehir merkezine yakınlık, ikamet edenlerin gelir seviyelerindeki farklılık gibi)  arsa çok daha kıymetli olabiliyor.

Deprem bölgesinde konutu hasarlanan kişilerin evlerini aynı arsaya tekrar inşaa etmeleri ile farklı bir arsaya inşa etmeleri arasında da inşaat maliyeti açısından bir fark olmasa da, konutların piyasa satış değerleri arasında fark olacaktır.

Örnek: 400 bin TL’lık inşaat maliyeti olan aynı planlı ve ölçülü bir konut, inşaat tamamlandıktan sonra farklı bir arsada 1 milyon TL iken yeni bir arsa üzerinde yükseldiğinde 500 bin TL olabilir. Aslında hukuki tabiri tam karşılamasa da arsa farkından kaynaklı bu değer değişimine “şerefiye” ismini verebiliriz.

Deprem sonrası hasarlanan konutlarda limitine kadar DASK ve limit üstünde bir değer var ise de konut- yangın poliçesi içerisindeki, ihtiyari deprem sigortası teminatı devreye girecektir.

Bu police sahiplerine hasarlı konutları için sigorta şirketleri tarafından gerçekleştirilecek tazminat ödemelerinde aşağıda yer alan“Yangın Sigortası Genel Şartları’nda Tazmin Kıymetlerinin hesabı maddesi” uygulanacaktır.

 B.5- Tazmin Kıymetlerinin Hesabı

5.1- Sigorta tazminatının hesabında sigortalı şeylerin rizikonun gerçekleşmesi anındaki tazmin kıymeti (rayiç bedel) esas tutulur. Ancak sigorta ettiren ve sigortacı poliçenin ikame bedeli (yeni değer) üzerinden tanzim edilmesi hususunda anlaşabilir. Bu durumda poliçenin ikame bedeli (yeni değer) üzerinden tanzim edildiği poliçede açıkça belirtilir.

1.1 Rayiç bedel esasına göre tanzim edilen poliçelerde; teminat kapsamına dâhil edilmiş olan kıymetlerin tazminat ödemelerinde eskime, aşınma, yıpranma (kullanma payı) ve başka sebeplerden ileri gelen kıymet eksilmeleri düşülür ve varsa yenilerinin belirgin randıman ve nitelik farkları da ödenecek tazminattan indirilir.

1.2 Yeni değer (nakliye, montaj, gümrük, vergi, resim, harç masrafları dâhil olmak üzere yenisinin ikame bedeli) esasına göre tanzim edilen poliçelerde, teminat kapsamına dahil edilmiş olan kıymetlerin tazminat ödemelerinde;

a) Poliçede eskime, aşınma, yıpranma (kullanma) payı için belirtilmiş olan azami oranın veya yaşın aşılmaması kaydıyla, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte sigorta konusu kıymetin yeniden yapım veya alım maliyetine göre bulunan ikame bedeli esas alınır. Ancak sigortacının eksik sigorta, sovtaj ve belirgin teknoloji farkından kaynaklanan tenzilat hakları saklıdır.

b) Eskime, aşınma ve yıpranma (kullanma) payı için poliçede belirtilmiş olan azami oranının veya yaşın aşılmış olması halinde, tazmin kıymetinde rayiç bedel esası dikkate alınır.

Depremde sigortalı binanın rayiç veya yeni değeri ödenir, arsa bedeli ödenmez.

Konut ağır hasarlı ve oturulamayacak durumda ise hasar ödemelerinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği  Bakanlığı tarafından düzenli aralıklar ile belirlenen Bina İnşaat Birim Maliyetleri baz alınacaktır. Binanın inşaatında kullanılan malzeme sınıfına göre bu listeden bina inşaat değeri tespit edilecek ve sigortalıya ödenecektir.

Sigorta tazminat hesaplamalarında yıkılan veya hasarlanan binanın aynı arsa üzerine tekrar inşaa edileceği öngörülür.

Yakın zamanda meydana gelen yıkıcı deprem hasarında, deprem fay hatlarının varlığından kaynaklanan risk nedeniyle binalar aynı lokasyonlarda yapılamaz ise arsadan kaynaklı değer değişim farkı  DASK ve de konut sigorta poliçelerindeki ihtiyari deprem teminatı çerçevesinde ödenmemektedir.

Banka Kredili, Sigortasız Konut Deprem Hasarları Sorunu ve Çözüm Önerileri

 

Deprem bölgesinde hasarlanan kredili ve/fakat sigorta teminatı olmayan konutlara ait konut kredisi borçlarının ödenmesi hususu, hem depremzedeler hem de bankalar için sorun olacaktır.

Konut kredisi kullandığınızda banka, krediye konu gayrimenkulün üzerine ipotek tesis eder. Borcun ödenmemesi durumunda bu kredilerin en önemli teminatı alınan ipoteklerdir.

Bankalar,  ülke içerisinde ipotek teminatı ile verilen konut kredilerine ilişkin  portföylerini teminat göstererek sendikasyon kredisi alırlar. Bu portföydeki konutların deprem gibi nedenlerle teminat vasfını kaybetmesiyle, farklı lokallerdeki  konutlar ile değiştirilmesi gerekebilir.

Bu ve benzeri finansal hareketlerde, özellikle katastrofik risklere karşılık konutların uğrayabileceği fiziki hasarların teminatı sigorta poliçeleridir.

Ülkemiz uygulamasında konutun değerine göre deprem riskini koruyan iki sigorta ürünü (police) olması gerekmektedir.

  • DASK: Senede bir defa limitleri, enflasyona ve bina inşaat maliyetlerine göre güncellenmektedir.
  • Konut Yangın Sigortası:  İçerisinde, DASK teminatının üzerine çalışacak ihtiyari deprem teminatı da bulunan konut sigortası ürünüdür.

Eğer bir konut kredisi teminatı olarak DASK ve konut sigorta poliçesi satın alınıyorsa, poliçe üzerine Dain-i Mürtehin (DM) İlgili Banka yazılmaktadır.

Bir hasar meydana geldiğinde,  sigorta şirketleri hasar tazminat tutarını önce DM lehtarı ilgili bankaya, o anki açık risk tutarı kadar öderler;  ödenecek sigorta tazminat tutarı, kalan kredi tutarını aşıyorsa da artan kısmını müşteriye öderler.

Uygulamadaki sorunlar;

  • DASK ve konut sigortası (ihtiyari deprem teminatlı) poliçelerinin vadeleri bir yıldır.
  • Oysa konut kredilerinde vadeler 10 yıla kadar uzayabilmektedir.

On yıllık kredi döneminde birer yıllık düzenlenen poliçelerin, her yıl yenilenip/ yenilenmediğinin takip edilmesi gerekmektedir.

Teknolojik olarak en gelişmiş sektörler olan bankacılık ve sigortacılık sektörleri arasında, süresi bir yıl olan poliçelerin yenilenme takibinin yapılabildiği online alt yapının henüz kurulamamış olması, bir yıldan uzun süreli konut kredisi kullanarak ev almış depremzede vatandaşı, bankaları ve sigorta şirketlerini olumsuz etkiliyor.

Yenileme vadesi gelen ve DM ilgili banka olan DASK poliçelerinin ve ihtiyari deprem sigortası teminatını içeren konut poliçelerinin karşılıklı olarak izlenebildiği bir online alt yapı halen yok.

DASK kurumu, Türkiye Bankalar Birliği’nin verdiği banka iletişim mail adresleri üzerinden, mail yolu ile tazminat ödemesi yaparken ilgili banka ve şubeden muvaffakat almak zorunda kalmaktadır.

Gelelim konut poliçelerindeki duruma, orası biraz daha karışık.

Genelde bankaların birlikte çalıştığı, acenteliğini yaptığı sigorta şirketleri var. Durum böyle olunca her sene yenilenmesi gereken konut poliçelerinin takibi bir nebze kolay oluyor.

Öte yandan, tüketici lehine yapılan mevzuat düzenlemeleri ile müşteriye, “Banka tarafından belirlenen  X sigorta şirketinden poliçeni yaptırmak zorundasın”, demek mümkün değildir.

Farklı şirketlerden de sigorta poliçesi alıp, Dain-I Mürtehin ilgili Banka olmak üzere kredi kullanmak için bankaya ibraz edebiliyorsunuz.

(Bknz: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın 13 Mart 2015 tarih ve 29214 sayılı, BİREYSEL KREDİLERLE BAĞLANTILI SİGORTALAR UYGULAMA ESASLARI YÖNETMELİĞİ)

Ortaya çıkan fiili durumda; daha önce banka ve anlaşmalı sigorta şirketinin, kendi aralarında kurabilecekleri  bilgi işlem alt yapısı aracılığı ile “sigortalılık durum tespiti”, yönetmelik sonrası ilgili banka ile yaklaşık 65 sigorta şirketi arasında yapılmak durumundadır. Düzenleme müşteri lehine olmakla birlikte bankalar/sigorta şirketleri için izleme-kontrol süreci biraz daha karışık hale gelmektedir.

Burada da kredi kullandıran banka sürekli olarak ve ne yazık ki sistem yardımı olmadan manuel şekilde müşterisinin yeni DM poliçesini takip etmek zorunda kalmakta, eksiklikler oluşmakta ve yaşadığımız deprem benzeri katastrofik hasarlar sonrasında, başta depremzede olmak üzere banka ve de sigorta şirketleri sorun yaşamaktadırlar.

Sorunun çözümüne ilişkin önerilerim:

  • Kredi süresine paralel uzun süreli DASK ve konut sigortası (ihtiyari deprem teminatlı) düzenlenebilmesine dönük çalışmalar yapılmalıdır. Örnek: Konut kredisi 5 yıl ise, poliçe de 5 yıllık. (Geçmişte, krediyi alanı koruyan, ferdi kaza poliçeleri için uzun süreli poliçeler yapmıştık) Uzun süreli poliçeler için en önemli konu, reasürans anlaşmalarının bu şekilde düzenlenmesidir.
  • Öncelikle DASK ve Türkiye Bankalar Birliği aracılığı ile DASK poliçelerinin ve tazminat ödemelerinin sistemsel takibinin yapılabildiği bir ortak izleme/takip online altyapısı kurulmalıdır.
  • DASK üzerine çalışacak ihtiyari deprem teminatını içeren Konut Sigortası poliçelerinin ortak takip edilebildiği Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Sigorta Birliği arasında bir sistem alt yapısı oluşturulmalıdır. Her iki Birlik de kendi üyelerinden gerekli verileri alıp karşı taraf ile paylaşabilirler.

Bankalar anlaşmaları olduğu sigorta şirketleri dışındaki sigorta şirketlerince düzenlenen poliçeleri, sigorta şirketleri de tazminat ödemelerinde önce banka alacağını izleyebilmelidir.

Kredi kullanan için krediye ihtiyaç duyduğu dönemde, ilave her gider sorun teşkil etmekte ve bu tür harcamaları yapmak için isteksiz davranmaktadır. Kredinin vadesi süresince de bu isteksizlik devam etmektedir. Ama yaşanan felakette gördük ki deprem gibi katastrofik hasarlar oluyor ve kredi borcu, yaşanan felaketler sonrasında konut hasara uğrasa bile devam ediyor.

Belki yaşanan bu deprem felaketi için geçici farklı çözümler olabilir. Bankaların bu tarz ağır orta derecede hasarlanan konutlara ilişkin sigortası olmayan,  kredilerdeki alacaklarından vazgeçmesi gibi. Ama biz gelecekte olabilecek daha büyük hasarlar için sistemimizi iyi kuralım.

Açık Sigortacılık’da Olacak mı?

Geçtiğimiz hafta bir banka üst yöneticisi ile yemek yedik, sohbet ettik. Konu sigorta sektörüne geldi. Güncel ve kronik sorunları konuştuk. Yakın gelecekte sigortacılık hali hazırdaki şekilde yapılmayacak, yapanlar pazar kaybedecek, yorumunda bulundu.

Ben de Turkcell’in kurmayı planladığını açıkladığı dijital sigorta şirketi ve Fiba Banka’nın HDI sigorta ile kurmayı planladığını açıkladığı dijital sigorta şirketi gelişmelerinden bahsettim.

Son günlerde Yapı Kredi Bankası ve Garanti Bankası’nın Açık Bankacılık reklamlarını seyretmeye başladık. Her iki banka da kendi internet veya mobil uygulamalarında, müşterilerin diğer banka hesaplarını da izleyebileceğini ve işlem yapabileceğini ifade ediyorlar. Yani Garanti Bankası mobil uygulamasından Vakıfbank’taki, İş Bankası’ndaki hesaplarımızı da görebileceğiz ve o hesaplardan da bazı bankacılık işlemlerini yapabileceğiz.

Sigorta sektöründeki teknolojik gelişimler neler? Ben şirketler özelinde çalışmalar, projeler görsemde sektörel yeni bir şey görmüyorum. Trafik sigortalarının kronik sorunlarını tartışmaktan, çözüm yolu bulmaya çalışmaktan, dijital yatırımlara fırsat bulamıyoruz galiba.

Okumaya devam et “Açık Sigortacılık’da Olacak mı?”

Lavanta Yetiştiren Sigortacılar

Brokerlığımız yeni projesinin anlatılması ve sigorta şirketleri ile protokollerinin yapılması için bugünlerde sigorta şirketlerindeki dostlara ziyaretler yapıyorum.

Ziyarete giderken yanında ufak bir hediye götürmek bizim neslin güzel alışkanlıklarından birisidir. Genelde de çikolata götürülür.

Ama bizler aynı zamanda, Prof. Dr. Canan Karatay hocanın anlattıklarından etkilenenler neslindeniz.

-Tatlı, Şekerli ürünler yemeyin diyordu.

Artık ziyaretlerimde çikolata yerine, Fiona’s Lavender’in lavanta kokulu ürünlerinden (Örnek: Lavantalı sabun) götürmeye başladım.

 

Okumaya devam et “Lavanta Yetiştiren Sigortacılar”

Servant Leadership (Hizmetkar Liderlik)

Bazı yöneticilerin odalarına girdiğinizde masalarının üstü evrak ve dosya dolu olur. İşleriniz nasıl diye sorduğunuzda masanın üzerinde bekleyenleri göstererek, çok yoğun olduğunu söylerler.

Peki bu işlerin tamamı yöneticiler tarafından mı yapılmalı?

1977’lerde yeni bir liderlik tipi ortaya çıkmış. Hizmetkar Liderlik (Servant Leadership). İsmi liderliğin verdiği egolara biraz aykırı, çok üzerinde taşınası değil. Belki şanssız bir isimlendirme olmuş. Ama niteliklerini görünce isminden çok daha olumlu içeriği olduğunu anlıyorsunuz.

Günümüzde pek çok C level yönetici yetkilerini günlük operasyonlarda kullanmayı tercih ediyorlar. Böylece organizasyonu kontrol ettikleri ve gün içinde çok iş yaptıkları yanılgısına düşüyorlar. Oysa yaptıkları işlerin çoğunu çalışanlara devredebilir ve organizasyonun neyi değil, niye yapması gerektiğine daha çok zaman ayırabilirler.

Bu tarz liderlik yapabilmeleri için çalışanlara otonomi verilmesi, çalışanların güçlendirilmesi gerekiyor. Otonomi vermek ve güçlendirmek Hizmetkar Liderliği tanımlayan unsurlardan iki tanesi.

Okumaya devam et “Servant Leadership (Hizmetkar Liderlik)”

Acenteler İçin Dijital Platform-Birlikte Büyüyelim.

En son Haziran 2022’de Jüri üyesi ve panel yöneticisi olarak katıldığım PSM Smart  Awards ödül töreninde dile getirmiştim;

Acenteler biraraya gelmeli, ortak platform kurmalı ve dijital dünyada yerlerini almalılar.

Aslında neredeyse 10 senedir bu görüşümü özellikle kişisel bloğum www.ertugrulbul.com başta olmak üzere konuk olduğum sigorta mecralarında  tekrarlıyorum.

2021 sonuçlarına göre toplam prim üretiminin %59,8’ini acenteler üretiyorlar. Acentelerin dağıtım kanalları içerisindeki payı azalıyor.

2021 sonunda Türkiye’de kayıtlı 16.751 acente var.

Bunların önemli bir kısmı aktif çalışmıyorlar.

Bir kısmı çok düşük üretim yapıyor.

Asıl sorun yaşayanlar ise 16.751 acentenin neredeyse %35’ini oluşturan ve üretimini 5-6 milyon TL’ne taşıyabilmiş ama daha fazla artıramayan, bir yandan artan giderlerin, bir yandan kızışan rekabetin içerisinde ileriye gidemeyenler. Belirli ölçüde büyüdükleri için geri de çekilemiyorlar.

Bu sorunun çözümü için; Okumaya devam et “Acenteler İçin Dijital Platform-Birlikte Büyüyelim.”

Duygusal Zekanızı Geliştirin

FMV Işık Üniversitesi’nde yüksek lisans sınıfında bu dönem aldığım derslerden bir tanesi de duygusal zeka (Emotional Intelligence, diğer ismi ile Emotional Quotient EQ).

Özellikle iş hayatında çalışanların, “IQ yüksek ama EQ’su hiç gelişmemiş” şeklinde değerlendirildiğine  veya bazı okullardan mezun olan gençlerin iş yapışlarında çok başarılı olurken insan ilişikilerinde aynı başarıyı gösteremediklerine dair konuşmalara çok defa şahit oldum.

Eğitim öncesi duygusal zekayı temsil eden EQ’nun da genlerden, içinde büyünülen sosyal çevreden geldiğini ve sonradan gelişiminin mümkün olmadığını düşünüyordum. Oysa geliştirilebiliyormuş ve hatta bu konunun farkına varan bazı ülkelerde ilkokul müfredatında duygusal zeka ile ilgili dersler varmış.

Duygular, bireyin yaşam koşullarına başarılı bir şekilde uyum sağlaması için his, bedensel tepki, amaç ve ifadeyi koordine eden senkronize beyin tabanlı sistemler. Duygular diğer insanlar hakkında toplanan verilerdir ve hatta Büyük verilerdir. (Big Data)

Duygusal zeka ise kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını tanıma yeteneğidir.

Dr. Ahmet Hakan Yüksel duygusal zekayı tanımlarken, “binicisi ile aralarında duygusal bir bağ kurduğu düşünülen at” örneğini verdi. Bu ilişkide binici zekayı (intelligence), at ise duyguları (emotions) temsil ediyor ve at ile binicisinin yolculuğunda zeka, duygular ile tamamlanıyor.

Duygusal zeka, tipik olarak empati ile ilişkilendirilir, çünkü bireyin kendi kişisel deneyimlerini başkalarınınkiyle ilişkilendirmesini içerir.

Zeka, duyguların alt yapısıdır. Algı duyguları, duygu ise tepkileri üretir.

Beynimizde yer alan amigdala isimli badem biçimli iki adet parçada, genellikle duygusal olaylarla ilgili uzun süreli anılar yaratılıyor. Epizodik bellek denilen bu alanda biriktirilen anılar bir sonraki karşılaşılan durumda beynin nasıl tepki vereceğine birikim ve hazırlık yapıyor.

Daha anlaşılır bir örnek ile açıklamaya çalışayım: Eğer olaylara olumlu bakmaya başlarsanız, olumlu anılar beyninimizde (amigdalada) birikiyor ve bu birikimlerin sonucunda diyelim ki iş yerinde yaşanan talihsiz bir olayla karşılaştığınızda, ilk tepkiniz olumlu tepki ile yönetilebiliyor. Eğer olumsuz anılar biriktirmişseniz ilk tepkinizde  olumsuz oluyor.

İşte duygusal zekası yüksek veya düşük diye değerlendirdiğimiz insanların değerlendirme kriterlerinin bir tanesi buradan geliyor.

İçinde bulunduğumuz dönemden başlayarak anılarınızı olumlu biriktirmeye çalışın ki gelecekte duygusal zekası yüksek insan diye tanımlanabilin.

Olumlama diye bildiğimiz ve gerçekliği beyne öğretmek ve bilinçaltında yapıcı ve yeni bir düşünce meydana getirmek teorisine de çok benzemiyor mu?

Kazada Kusurlu Bulundum, Hasarın Ne Kadarını Ben Öderim

 

www.ertugrulbul.com , ağırlıklı olarak sigortacılık veya iş dünyasına ilişkin bilgi ve tecrübelerimi paylaştığım kişisel web sitesi. En çok okunan ve yorum yapılan yazılardan bir tanesine, bugünlerde çok geri bildirim geliyor. (mail, yorum). Bknz. örnek:

https://ertugrulbul.com/bu-yazi-trafikteki-musteriler-icin/#comment-3738

Trafik kazasında kusurlu olan ve sadece Trafik (Karayolları Mali Sorumluluk Sigortası) poliçesi olup ihtiyari İMM veya İMM teminatını da içeren Kasko poliçesi  olmayanlar, karşılaştıkları ağır hasar yüklerinin ne kadarını Trafik Sigortası poliçesinin ve ne kadarını kendilerinin ödeyeceğini, endişe ile öğrenmeye çalışıyorlar.

Son bir yıldır araç değerlerinde anormal artışlar oldu. Elbette orjinal parça fiyatları da aynı oranda yükseldi. Trafik’te seyir halindeki araçların büyük kısmının sıfır araç değerleri 500 bin ile 1 milyon TL’den başlıyor. Kaza neticesinde biraz ağır bir hasar olur ise hasar tutarı ortalamada (bana gelen maillerden gördüğüm kadarı ile) 200-250 bin TL bandında.

Oysa, Araç başına Trafik poliçelerindeki teminat tutarı 100 bin TL. Gelen yorumlara; “Aradaki farkı siz ödemek durumunda kalabilirsiniz.” cevabını yazarken içim sızlıyor. Pek çok insan için tek seferde ödenmesi güç rakamlardan bahsediyorum. 100-150 bin TL.

Hele bir de zincirleme kaza olursa kusurlu sürücü için hasar yükü daha da artıyor.

İki çözüm var. Birisi Trafik poliçelerindeki teminat rakamının yükseltilmesi.

Sadece poliçe teminatının yükseltilmesi değil, yakın oranda Trafik Sigortası primlerinin de artırılması gerekir ki sigorta şirketleri de en azından bu branştan zarar etmesinler veya zaraları bir nebze azalsın.

Sektördeki sigorta şirketlerinin sermayedarlarına da hiç olmazsa zarar etmeyecekleri bir gelecek vaad etmek gerekir.

Ya da Trafik poliçelerinde yer alan 100 bin TL olan araç başına teminatın üzerine çalışan, münhasır bir İMM policesi veya kasko poliçesinin içerisinde İMM teminatını da ekleterek satın almak.

Genelde kaza oluncaya kadar sürücülerin pek çoğu kaza sonrasında neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Konuyu genel bir sorun olmaktan çıkartmak lazım.

İlk öneri bu işin doğrusudur. Teminat ve primleri yükseltmek. Düzenleyici otoritenin elinde son dönemdeki araç hasar ortalamalarına ulaşacak veri bulunuyordur. Ortalama hasar tutarında veya yakınlarında bir teminat ve buna uygun bir prim işin doğrusu olacaktır.

Bu işlem yapılıncaya kadar bu yazıyı okuyanlara İMM poliçesi almalarını ve/veya Kasko poliçelerinin içerisinde İMM olan poliçeleri tercih etmelerini öneriyorum.

….

Bu arada, münhasıran İMM poliçelerini veya uygun kasko poliçelerini Trive Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş. olarak  düzenleyip, sizlere iletebiliriz.

Daha fazla bilgi veya police teklifi almak için: [email protected] veya 0549 133 84 97 telefon ile ulaşılabilir.