Hayrullah

1998 Ekim başında 7 kişilik bir ekip ile başladığımız Banka’nın ilk iştirak teftişinde, tanıştım.

8 katlı binanın yönetim katı dışında her katına bir muavin yerleştirdim ki, Şirkette ne oluyor?, bitiyor? bilgim olsun. Kurul tarihinin ilk iştirak teftişini yapmak bana ve benle birlikte 6 arkadaşıma kısmet olmuştu. Aslında kısmet değil, daha önce bir yıl sigortacılık eğitimi almam, bu görevin benim liderliğimdeki ekibe verilmesine vesile olmuştu.

Benim bulunduğum kat Muhasebe yöneticisi, yani Hayrullah’ın bulunduğu kattı.

Orta boylarda, esmer, sert görüntülü, Bolu’lu, muhasebe müdürünün bulunduğu katta 21 gün mesai harcadım.

Sağlam, birbirine tutkun bir ekibi vardı. Kenetli görünmenin yanı sıra, Şirketi ve yaptıkları işi sahiplendiklerini ve gönüllerini koyarak çalıştıklarını gözlemliyordum.

Verilen görevin sorumluluğu, iyi bir iş çıkartmanın ciddiyeti ile işimi biraz da fazla ciddiye alarak çalışıyordum. Çalıştığım bankada bir süredir devam eden idealist bankacı üst yönetimin görev yapıyor olmasının etkisinde, idealist bir müfettiş’tim.

Düzenli, kuralları oturtulmuş, kar eden bir bankanın iştiraki olan; disiplinli çalışmadığını düşündüğümüz, üst yönetim ile ekibi arasında bağları kopmuş (veya ben öyle gözlemlemiştim) bir iştirake gelmiş, yapılan neredeyse her işi, “yanlış yönetilmiş buluyordum.” Şirketin içinde bulunduğu nakit sıkıntısı ve zarar da bu görüşümü destekliyordu.

Kurumun genelinin tersine Hayrullah ve ekibinin disiplinli çalışmasından etkilenmiştim.

Teftiş bitti. Sunumlar yapıldı, aksiyonlar alındı.

Gece yarısı gelen telefonla aynı şirkete, Genel Müdür Yardımcısı olarak atandığımı öğrendim. Mali İşler ve Hasar benim sorumluluğum altındaydı. Yani Hayrullah ve ekibi, raporlama, tahsilat. Bir de hasar…

Başta Hayrullah’ın ekibinden olmak üzere, bir kısmı farklı birimlerden ve/fakat o sağlam arkadaş ekibinden,

  • Hayatında hiç hasar işi yapmamış Müge, Hasar’a, Oto Hasar Yöneticiliğine;
  • Önce Murat dayanamayıp erken havlu atınca Remziye, Tahsilat Yöneticiliğine;
  • Şadiye raporlamadan hayatında hiç yapmadığı Fon Yönetimine;

yönetici olarak atanıverdi.

  • Bu arada yine Mali İşlerden daha sonra Call Center yöneticiliğine atanan Aysel’i ve de Hayat Şirketi Muhasebe yöneticiliğine atanan Tuncay’ı da unutmayayım.

Atamalar için, söylemim “Burada bir çete var. Ben de kurum içi çeteleri sevmem, dağıttım.” Şeklinde olduysa da, gerçekte; Hayrullah’ın ekibi ve farklı birimlerden arkadaş grubunu çok beğenmiş ve farklı departmanlarda yönetici olarak değerlendirmiştim. Belki de 21 gün süren teftişte Mali İşler ekibini gözlemlemekten ve güvenecek başka kimseyi bilmemekten başka bir nedeni yoktu, bu atamaların.

Murat hariç hepsi de yeni görevlerinde başarılı oldu. Hala bu görev ve sorumlulukları başarı ile taşıyorlar.

Toplantılarda “Ertuğrul bey bunu o şekilde yapamazsınız, mevzuata aykırı olur” çıkışı, o dönem söylenebilecek şey değildi, ya da cesaret isterdi. Hayrullah cesurdu. Belki de en çok bu huyunu sevdim. “Olur efendim yöneticisi değil”, “Bunu böyle yapamazsın diye kafa tutan yönetici.”

Bir üst yönetici gerçekten doğru kararları almak ve uygulamak istiyorsa  bundan öte ne isteyebilirdi ki?

Yaklaşık 5 yıl bu şirkette birlikte çalıştık.

2005 yeni Şirketime Genel Müdür olarak başlayacağım. Hayrullah’ı Bağdat caddesi “Chicken Last Stop” restauranta davet ettim. Özkan ile birlikte.

Senelerdir mevcut şirketinde çalışıyor. Risk yok. İşi ve yöneticiliği takdir ediliyor. Niye bir sene önce ciddi zarar etmiş, o sene kar etmezse belki de kapatılacak bir şirkete gelsin ve maceraya atılsın ki?

Geldi.

Zor bir ilk sene ve izleyen iki yılı takiben, Dünya’nın dördüncü büyük grubu, şirketi satın aldı.

Bu dönemde kaç denetimi yüzünün akıyla tamamladı? sayamam. Yeni ekibini kurdu. Çok kısa zamanda Mali İşler Direktörümüz olarak, gözümüz arkada kalmayacak iç yapılanmayı oluşturdu.

Ekibinden gene yönetici adayları çıkartabildi.

Bu defa Yardımcı değil, Genel Müdür’düm gene de bana; “Ertuğrul bey bu doğru değil yapamazsın” diyordu ve ben duruyor ve onu dinliyordum.

Hiç gözüm arkada kalmadı. Söylediği hiçbir şey sonradan, söylediğinden farklı çıkmadı.

Başarı dolu ilk 3 yılı takiben, uluslararası şirket markası altında bir üç yıl daha birlikte çalıştık.

Neredeyse 10 yıllık çalışmasını tamamlayarak, 31.12.2014 itibariyle o şirketten ayrıldı. Bakalım çok az insanda mevcut mevzuat bilgisi ile sektöre nerede ve ne şekilde destek sağlamaya devam edecek.

Bugün aramızda bir rituel haline getirdiğimiz, İstiklal Caddesi “Manda Batmaz” da muhteşem Türk kahvemizi gene birlikte içtik.

“Arkadaşlar ile bir gün önce bir araya geldik, o dönem bir illüzyonmuş, ne kadar mutlu çalışmışız.” diye konuştuklarını söyledi.

O sizin iyiliğiniz, senin başarın Hayrullah…

“Hayrullah” için 3 yanıt

  1. Üstadım,

    Cümleleri birbiri ardına o kadar güzel kurmuşsunuz ki bizlere söyleyecek hiçbir şey kalmamış. Sanırım bir insanın hayatta çevresinden duyabileceği en güzel şeyler. Beni çok duygulandırdınız. Kardeşimin yüreğine, sizlerin eline sağlık. Umarım herşey gönlünce olur.

    Sevgi ve saygılarımla,

    Altuğ

  2. Ertuğrul bey elinize dilinize yüreğinize sağlık. Okuduğumda çok duygulandım. 15 yıllık süreç gözümün önünden film şeridi gibi geçti. İçimden yazmak, birşeyler söylemek geldi.
    Şenol’un, İlker’in, benim (ve daha nicelerinin) bu sektörde bir yerlere gelmemizi sağlayan öğretmenimizdir Hayrullaj Bey. Harika bir yönetici, egosuz bir müdür, iş hayatından ziyade çok iyi bir abi, mükemmel bir sırdaş, ben ağlarken benimle ağlayan, en zor anımda yanımda olduğunu bildiğim can abim. Senden öğrendiğimiz çok şey var ve daha çok şey olacak. Allah’ıma binlerce şükür ki profesyonel iş hayatıma öz abimden ayırmadığım, öğretmen, yönetici, abi, dost, sırdaş ve böyle bir mentor ile başlama ve uzun süre birlikte çalışma şansına sahibim.

    Saygım ve sevgimle.

    Serkan Özden

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir