Sigorta Sektörü’nde karsızlık problemi var.
Sıkıntı uzun bir dönemdir yaşanıyor ve temel olarak motor ve sağlık branşlarından kaynaklanıyor.
Tüm oyuncular bu probleme kendilerince çözümler geliştiriyorlar.
Kimi; fiyatlama politikalarını değiştiriyor, yeni modellemeler yapıyor, işi alırken seçiyor,
Kimi; karsız bulduğu branşlardan çıkıyor; daha spesifik branşlara-ürünlere yöneliyor,
Kimi; daha verimli olduğu düşünülen dağıtım kanallarına yöneliyor,
Kimi; hasar yönetiminde daha etkin yöntemler arıyor.
…
Her bir method başarıya ulaşabilir. Fakat, karsızlık ile mücadelede yapılabilecek en büyük hata; Hasar anında sigortalıya (müşteriye) verilen, hizmetten tasarruf yapmaya çalışmaktır.
Elbette hasar süreçlerinde maksimum verimlilik sağlanmalıdır, ancak; hasardan tasarruf edilmeye çalışılmamalıdır.
Sigortacılık, sigortaya konu değerin hasarlanması durumunda, hasar anından bir dakika önceki değerine geri döndürme faaliyetidir ki, bu esastan hiçbir uygulama ile taviz verilmemelidir.
Genellikle, karsızlık sorununu makro stratejiler ile çözemeyen yönetimlerin son bir kurtuluş olarak başvurdukları yöntem; Hasardan Kazanmaya çalışmaktır.
…
Sigorta şirketlerinin hizmet kalitesinde taviz vermeye başladıkları an, sigorta sektörünün imajında yaralanma derinleşmektedir.
Hele bugün var olan sosyal paylaşım imkanlarıyla, tek bir mutsuz sigorta müşterisi, binlerce kişiyi etkileyebilmektedir.
Tanımadığınız bir markadan gelen reklam-tanıtım mesajı ile ilgili olarak, ilk önce “o marka hakkındaki şikayetlerin” google da aranıyor olması, marka ürün hizmet algısının nasıl oluştuğuna en iyi örnektir.
…
Yönetimler olarak küçük resme takılmayalım, büyük resimlerden hareket ile çözümler arayalım.