2004 Mart’ından 2005 Mart ayına kadar bizzat işin içinde ve bu tarihten 2006 Eylül ayına kadar da uzaktan bir cafe işlettim. Katpatuka Cafe&Bistro.
O tarihe kadar Ürgüp’te sadece iki pastane vardı ve cafe ile ilk defa tanışıldı. Espresso ile Cappucino ile Amerikano ile…(Katpatuka: “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Kapadokya’nın ilk isimlerinden.)
Küçük bir yerde işletmecilik yapmanın en zor tarafı da kalifiye eleman bulmaktır. Birkaç arkadaşla denemelerden sonra, Nuri ile tanıştık.
23 yaşında askerliğini komando olarak yapmış, gururlu bir adam…
Cafe’nin her şeyini yönetirdi. Mutfağından temizliğine, alış-verişinden aşçılığına, süper adam.
Birlikte çalıştığımız dönemin ardından İstanbul’a geri dönmem gerektiğinde, gözüm hiç arkada kalmadı.
…
O’nun işletmeciliğinde benim için günün en hoş zamanı, her akşam saat 24:00 civarında gelen, “abi, bugün ciro 1.000 TL” veya “abi bugün kafede Edip Akbayram misafirimiz di.” tarzı sms mesajlarıydı.
Fanatik Fenerbahçeliydi Nuri.
Hedeflerle çalışmaya alışıktım. Bu kez cafe için belirlediğimiz hedef daha değişikti. Önümüzdeki 3 aylık ciro, şu rakama çıkar ise; İstanbul’da Fenerbahçe maçına gidiş geliş ve konaklama ve de hedef belirlenen rakamın belirli bir yüzdesini aşarsa uçakla gidiş geliş, ödülü gibi.
O tarihe kadar İstanbul’u görmemiş Nuri, çok maça geldi gitti. O ana kadar uçakla seyahat etmemiş Nuri, uçaklara bindi geldi maç seyretti döndü Ürgüp’e…Yani neredeyse belirlenen tüm hedefleri Fenerbahçe aşkına tutturuyordu.
Tabi, ben de mutluydum çünkü her senenin sonunda küçük işletmemden gelen toplu kazançlar vardı.
…
Haftada bir iki defa da konuşurduk Nuri ile.
Bir gün, “abi ben bu akşam kız istemeye gidiyorum” dedi. Kardeşim evlenecek kadar sevindim.
Ertesi gün, “abi bugün nişan var” dedi. Ürgüp’te Nuri’ye güzel bir düğün yaparız diye düşündüm.
Ama bir sonraki gün “abi bugün nikah kıyıyoruz” diyince, bu kadar hızlı gelişime şok oldum.
Nuri, Hollanda da yaşayan bir Türk kızı ile tanışmış ve Hollanda göçmenlik mevzuatı gereği işlemler uzun sürdüğünden nikah kıymakta acele etmişler…
Nuri olmadan Katpatuka Cafe’nin varlığının, işlemesinin benim için bir anlamı kalmamıştı. Ben de çok kısa süre sonra Cafe’yi devrettim.
…
Nuri Hollanda’ya yerleşti. 3-4 ay önce konuştuk, çok mutlu değildi. Ama 2 yaşında oğlu ile oynuyorlardı…
Anadoluda turizmin girdiği yerlerde yöre halkında zamanla bir bozulma, kısa yoldan köşeyi dönme anlayışı oluşuyor. Nuri bunun tam anlamıyla bir istisnası, “El-emin” sıfatını sonuna kadar hak eden bir insandı.
“Katpatuka Cafe” nin herşeyiydi, iyi fenerbahçeliydi, Cafe açık olsaydı sanırım bu dönemki hedef ödülünü Lefter’in cenazesi için kullanırdı…
Talihin umarım iyi gider, iyi insan olmanın ödülünü öbür taraftan önce burada alırsın Nuri…