2001 yılında Niğde de, aralarında Akın Öngör’ün de bulunduğu bir grup yönetici; “Akşam yemeğini Ürgüp’te Şömine Restaurant’ta yemekten” bahsedince; bir Ürgüp’lü olarak, o restaurant’ı bilmediğim için üzülmüş ama böylesine bilinen, tanınan bir mekanın, memleketimde olması nedeniyle de gururlanmıştım.
2004 yılında tanıdım sahibini. Herkes ona “Sir” diyordu. Az konuşan, sürekli mekanın önünde, açık havada oturup, gazete okuyan, gözlüklü, yanakları al al bir adam.
Sonradan öğrendim hikayesini:
Aslen Urfa’lı ama herkes ona Sir diyor. Niye mi?
1977 yılında İngiltere’ye gitmiş, 14 sene İngiltere’nin farklı bölge ve şehirlerinde işletmecilik yapmış, 1991 yılında Türkiye ye geri dönmüş, bir grup arkadaşı ile Ürgüp’te Şömine isimli bir restaurant’a ortak olmuş ve zaman içinde de tek sahibi haline gelmiş ve farklı yaşam tarzı ile kazanmıştı “Sir” lakabını.
Bölgenin renkli simalarından bir tanesi.
…
Araba kullanmaz. Ürgüp dışında, başka yerleşimin olmadığı bir arazide, şehir merkezinden 3-4 km dışarıda bir kulübe de kalır. Her gün, gece-gündüz demez ve üşenmez, kulübeye kadar yürür ve ağaç evinde geceler.
O kulübe etrafında sebze ve üzüm yetiştirir.
Farklı, farklı bir çok hayvan besler. Kuzular, inekler, kazlar, tavuklar, köpekler, kediler…
2004 yılında, ayda bir-iki defa birlikte kaybolan ineklerini aradığımız olmuştur. Serbest gezerler, akşam çiftlik evine dönmeleri beklenir. Bazen kaybolur, gecikir, eve dönemezler. Haydi, inekler aranmaya başlanır…
Her seferinde de ya biz, ya Jandarma, ya da başka kişiler tarafından bulunurlar. Herkes te bilir ki; “Onlar Sir’e aittir, bulan telefon eder.”
İneklerin doğada gecelemek durumunda kaldıklarında, kuytu bir köşeye sinip beklediklerini orada öğrendim.
…
Yine o kulübe sayesinde;
Sürekli olarak kazların yavrularını midesine indiren bir yılanın, içinde süt olan bidon aracılığı ile yakalandığını,
Kars’tan büyük umutlarla getirilen 100 e yakın koyun’un iklimi sevmedikleri için telef olmalarını,
Her sene başka kangal cinsi köpeğin yetişkinliğe ulaşınca doğaya karışıp, nasıl geri gelmediğini,
gördüm, öğrendim.
Ama sanmayın ki dağın başındaki bu kulübe hep boş kalır. Türkiye’nin her yanından, sürekli ziyaretçileri vardır. Kimi doğa özlemini giderir, kimi Sir’ün hoş sohbetine gelir.
…
2009 yılında birlikte, İngiltere ye gezmeye gittik. İngiltere sınırını geçtik. Bizim “Sir” gitti, bambaşka bir adam geldi. Az konuşan ve genelde ciddi görüntülü adam gitti. Sürekli gülümseyen ve konuşkan başka bir adam geldi.
Ciddi görüntülü Sir’ün, İngiltere’de de bir lakabının olduğunu ve lakabının sürekli gülümsediği için “Smile (y)” olduğunu şaşkınlıkla öğrendim.
Sir, şimdi de Asia Minor Hotel adında bir otel açmış. Ürgüp ün merkezinde 8 odalı. Nasıl mı olmuş? Bence o da yakın zamanda, Şömine gibi, Ürgüp’ün simgelerinden birisi haline gelecek…
Sir, hayatınızda benzeriyle karşılaşamayacağınız, tanıştıktan sonra hayata bakışınızı değiştirebilecek bir insan…