Duygusal Zekanızı Geliştirin

FMV Işık Üniversitesi’nde yüksek lisans sınıfında bu dönem aldığım derslerden bir tanesi de duygusal zeka (Emotional Intelligence, diğer ismi ile Emotional Quotient EQ).

Özellikle iş hayatında çalışanların, “IQ yüksek ama EQ’su hiç gelişmemiş” şeklinde değerlendirildiğine  veya bazı okullardan mezun olan gençlerin iş yapışlarında çok başarılı olurken insan ilişikilerinde aynı başarıyı gösteremediklerine dair konuşmalara çok defa şahit oldum.

Eğitim öncesi duygusal zekayı temsil eden EQ’nun da genlerden, içinde büyünülen sosyal çevreden geldiğini ve sonradan gelişiminin mümkün olmadığını düşünüyordum. Oysa geliştirilebiliyormuş ve hatta bu konunun farkına varan bazı ülkelerde ilkokul müfredatında duygusal zeka ile ilgili dersler varmış.

Duygular, bireyin yaşam koşullarına başarılı bir şekilde uyum sağlaması için his, bedensel tepki, amaç ve ifadeyi koordine eden senkronize beyin tabanlı sistemler. Duygular diğer insanlar hakkında toplanan verilerdir ve hatta Büyük verilerdir. (Big Data)

Duygusal zeka ise kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını tanıma yeteneğidir.

Dr. Ahmet Hakan Yüksel duygusal zekayı tanımlarken, “binicisi ile aralarında duygusal bir bağ kurduğu düşünülen at” örneğini verdi. Bu ilişkide binici zekayı (intelligence), at ise duyguları (emotions) temsil ediyor ve at ile binicisinin yolculuğunda zeka, duygular ile tamamlanıyor.

Duygusal zeka, tipik olarak empati ile ilişkilendirilir, çünkü bireyin kendi kişisel deneyimlerini başkalarınınkiyle ilişkilendirmesini içerir.

Zeka, duyguların alt yapısıdır. Algı duyguları, duygu ise tepkileri üretir.

Beynimizde yer alan amigdala isimli badem biçimli iki adet parçada, genellikle duygusal olaylarla ilgili uzun süreli anılar yaratılıyor. Epizodik bellek denilen bu alanda biriktirilen anılar bir sonraki karşılaşılan durumda beynin nasıl tepki vereceğine birikim ve hazırlık yapıyor.

Daha anlaşılır bir örnek ile açıklamaya çalışayım: Eğer olaylara olumlu bakmaya başlarsanız, olumlu anılar beyninimizde (amigdalada) birikiyor ve bu birikimlerin sonucunda diyelim ki iş yerinde yaşanan talihsiz bir olayla karşılaştığınızda, ilk tepkiniz olumlu tepki ile yönetilebiliyor. Eğer olumsuz anılar biriktirmişseniz ilk tepkinizde  olumsuz oluyor.

İşte duygusal zekası yüksek veya düşük diye değerlendirdiğimiz insanların değerlendirme kriterlerinin bir tanesi buradan geliyor.

İçinde bulunduğumuz dönemden başlayarak anılarınızı olumlu biriktirmeye çalışın ki gelecekte duygusal zekası yüksek insan diye tanımlanabilin.

Olumlama diye bildiğimiz ve gerçekliği beyne öğretmek ve bilinçaltında yapıcı ve yeni bir düşünce meydana getirmek teorisine de çok benzemiyor mu?