Bu dönemde yakın çevremde üniversitelerden yeni mezun arkadaşların iş görüşmeleri ve kendilerine uygun iş arama çabalarını, hayal kırıklıklarını, yön arayışlarını, sıklıkla gözlemleme fırsatım oldu.
Bende 21 senede, 7 ayrı tüzel kişilikte yaşadığım tecrübelerden yola çıkarak, bu konudaki bazı önerilerimi paylaşmak istedim.
-Üniversite giriş sistemimiz nedeniyle, insanlar daha önce planladıklarından farklı bölümlerde okumak durumunda kalmış olabilirler. Bence üniversite eğitimi; bölümü ne olursa olsun öğrencilere her şeyden önce Dünyaya bakışa dair daha geniş bir vizyon vermektedir.
Bu vizyonu aldıktan sonra, üniversitede hangi bölümde okunulmuş olursa olsun, aranılan meslek eğer çok teknik eğitim gerektirmiyorsa, mezun arkadaşların hayallerindeki sektörde, çalışabilmek için çaba göstermelerini öneriyorum.
-Unutulmamalıdır ki; hayatın bu döneminde başlanacak bir sektör, ilgili arkadaşın gelecekteki iş hayatını şekillendirecektir. Bu nedenle iş seçimlerinde, bu dönemin kaygılarını bir tarafa bırakarak istenilen işin/sektörün seçilmesine özen gösterilmelidir.
Örnek: İletişim sektöründe veya bölümünde kariyer yapmak isteyen arkadaşımızın, daha iyi imkanlar bulduğu için bir şirketin insan kaynakları bölümünde çalışmayı tercih etmemesi gerekir.
Gerekirse, belli bir süre daha kötü şartlarla iletişim sektöründe çalışmaya başlamayı tercih etmeleri önerilir. Aksi durumda yeni işe başlayacak arkadaşın bundan sonraki kariyeri İnsan Kaynakları’nda devam eder ki, istenilmeyen bir işte 20-25 sene çalışmak sadece iş hayatını değil özel hayatı da olumsuz etkileyecektir.
-Denilebilir ki sevdiğim sektörde/bölümde iş imkanı yoksa ne yapmalıyız? O takdirde benim önerim, geçici olmak kaydıyla alternatif olarak ne buldunuz ise çalışmaya başlayın. Çünkü her iş, ne olursa olsun, hayata dair sizlere bir şeyler öğretecektir.
Örnek: Garanti Bankası Teftiş Kurulu Mülakatında, mülakatı yapanları etkileyen vasıflarımdan birisi okul yıllarında Halı-Kilim satışlarım olmuş. Çünkü; o yıllarda Garanti Bankası’nda Şube Müdürlerinin en önemli kaynaklarından birisi Teftiş Kurulu idi. Müfettişlik değil ama Şube Müdürlüğü için satış tecrübesi ayırt edici bir özellik olmuş.
Geçici olarak başka bir görevde çalışmaya başlamanız, sizlere zaman kazandıracak, yeni çevrelere girişinizi kolaylaştıracak, para kazandıracak, en önemlisi de “ben yapabiliyorum güveni” kazandıracaktır.
-Ancak; aradan çok zaman geçmeden (3-5 yıl) mutlaka kendi istediğiniz alana geçme yollarını arayın. İstemediğiniz alanda belli bir sürenin üzerinde çalışmanız, istediğiniz alanda sıfırdan başlama cesaretini size kaybettirebilir. Mevcut işte çok uzun kalmayın. Hayatın sonrası çok uzun.
-Güven konusu açılmışken, bir iş görüşmesine girdiğinizde sonucu ile ilgili unutmamanız gereken en önemli husus:
“Sizin sahip olduğunuz yetkinliklerle, o iş yerinin aradığı pozisyona dair yetkinlikler örtüşüyor mu?”
sorusuna verilecek yanıttır.
Eğer örtüşmüyorsa; iş görüşmesinden sonra başarısız olduğunuz için kendinizi, okulunuzu suçlamayın, yargılamayın. Hele kendinize güvensizliğe hiç girmeyin. Aslında; güvensizlik duygusuna kendinizi kaptırırsanız işte o zaman yanlış kararlar alır. Uzun vadede mutsuz olursunuz.
Sizin nitelikleriniz, firmanın aradığı niteliklere fazlada gelmiş olabilir. Şirket yöneticileri de geçmişte yaşadıkları tecrübeler nedeniyle o göreve gereğinden fazla nitelikli bir adayı aldıklarında, çok kısa zaman sonra, o görevin o adayı mutlu etmeyeceğini ve adayın görev değişikliğini isteyeceğini, düşünmektedirler.
–Çalışmayı arzu ettiğiniz firmaların insan kaynakları departmanlarına cv lerinizi mutlaka gönderin. Kurumsal hiçbir firma kendisine gelen cv leri bir kenara koymaz. Sadece uygun pozisyonun açılması anı bekleniyordur.
-Artık, Şirketler eleman arayışlarında sosyal paylaşım sitelerinde de cv tarıyorlar. Özellikle profesyonel sosyal paylaşım ağlarında da (Linkedin gibi) cv niz ve iş talebinizle birlikte bulunmaya gayret edin.
-Benzer donanımda çok sayıda aday olabileceğinden, diğer adaylardan kendinizi daha avantajlı kılabilecek üstünlüklerinizi, cv nize eklemeyi unutmayın. Örnek: İlave bir yabancı dil, okul döneminde yapılan stajlar, yardım kuruluşları için yapılan çalışmalar, spor aktivitelerinde ki katılımlar vb. gibi.
-İş görüşmelerinde, adayın hangi yönü ile (hırsı, çalışkanlığı, iş bitiriciliği, titizliği, heyecanı, sosyal iletişim becerileri gibi) Şirkete artı değer yaratacağı sorusuna cevap aranacağı gibi, adayın hangi özellikleri ile kurum içi ahengi bozabileceğine de bakılmaktadır.
Bu tür konularda sizlere tavsiyem “Görüşmelerde siz olun? Rol yapmayın, yapmaya çalışmayın.” Varsın bu iş olmasın, gelecek hayatınızda mutlu olabileceğiniz, SİZ olabileceğiniz bir işte göreve başlayın.” Aksi durum sadece şirket için değil sizin için de kötü başlangıç olacaktır.
-Açık pozisyonu, sizin “ne kadar gerçekten istediğiniz” görüşmelerde kendisini hissettirecektir. Çaresizlik nedeniyle o işe girme gayretiniz, Şirketin de istediği bir durum değildir.
Katılıyorum, bu dönem zor bir dönem. Fakat, 20-25 yıllık çalışma hayatınızla karşılaştırınca gerçekte, bu dönem kısa bir dönem. (Sonra daha iyi anlayacaksınız.)
Hepinize gönlünüze göre; mutlu olacağınız, başarılı olacağınız, işler diliyorum.