ÜRGÜP

Çocukluğumda yaz aylarını memleketimiz, Ürgüp te geçirirdik.

İlçenin bir kısmı muhacir, diğer kısmı ise yerlilerin yerleşiminde idi ve sınırlar fiziki olmasa da belirgindi.

Babası muhacir, annesi yerli bir çocuk olarak, o mahalleden bu mahalleye gün içerisinde, biraz da tedirgin, gider gelirdim. Bir muhacir ile bir yerli evliliği benim aileme kadar çok sık karşılaşılan bir durum değilmiş.

Muhacirlerin ayrı bir dili, ayrı mahallesi, ayrı kahvehanesi, düğünlerde ayrı kutlama gelenekleri  vardı. Dilin tam olarak ne olduğunu sorarsanız en çok Makedonca’ya yakın.

1924 yılında Dedem ve babaannem 14, 7 yaşlarında iken, Yunanistan’ın Makedonya ve Arnavutluk sınırındaki “Kostaria” ilçesinin “Kesriye” köyünden Ürgüp e göç etmişler. Seyahat ogünün şartları ile neredeyse bir yılda tamamlanmış. (2009 yılında 3 kuşak birlikte araba ile geldiğimiz yerlere gittik, İstanbul’dan yaklaşık 7 saat.)

Mübadelede  Yunanistan a giden rumların boşalttıkları evlere yerleştirilmişler ve Devlet aile başına arazi vermiş. Geldikleri yerlerdeki gibi tarımcılık, uygulamalarını Ürgüp te de devam ettirmişler.

Zaman içerisinde yerel insanlar ile muhacirler kaynaştı. Muhacir dili sadece yaşlılarca kullanılır oldu. 2.  nesil anlıyor ama konuşmuyor. Benim gibi 3.  nesil ise ne anlıyor, ne konuşabiliyor.

Yaklaşık 14.000 nüfuslu Ürgüp, kozmopolit  nüfus yapısı ve güzel taş ev mimarisi ile olağanüstü Doğal kaya oluşumları ve turizmin de etkileriyle; Kapodakya Bölgesinin  merkezidir.

Ürgüp evleri ya yöresel taş evdir ya da dış cepheleri bu taşlarla kaplamadır. Belediyelerin  yaptığı en güzel çalışmalardan bir tanesi bu yeknesaklığı korumuş olmaktır.

Havası kurudur. Gündüz ile gece arasında sıcaklık farkı çok yüksektir.

Son 10-15 yıl içinde  gelişen, Balonculuk sektörü sayesinde sabahın erken saatlerinde, gökyüzünü rengarenk balonlar kaplar. Balonculuğun doğa ile bu kadar yakışabileceği başka bir coğrafya bilmiyorum.

 

 

Başlangıçta; sıradan,  kişiliği olmayan çok katlı otel inşaatları ilçe içerisinde bir bölge de yoğunlaşmaya başlamışken, eski Rum evlerinin restorasyonu ile ortaya çıkan Butik otelcilik kısa sürede yaygınlaştı. Aynı balonculuk gibi, butik otelcilik de Ürgüp e çok yakışır.

Dünya da ölmeden önce görülmesi gereken 1001 otelden bir tanesi de (Yunak Evleri) Ürgüp’te. Bence sayıları artık bir ile de sınırlı değil.

Erozyon ve rüzgar ile şekillenmiş, Volkanik kaya oluşumları ile ve bu oluşumların tarihin belirli dönemlerinde işlenerek pek çok kültüre ev sahipliği yapmasının bıraktığı, yeraltı ve kaya içi yerleşim yerleri ile, hayatta 1 kez mutlaka görülmesi gereken ayrı bir gezegen.

Ziyaret için en güzel aylar bence Mayıs ve Eylül aylarıdır.

“ÜRGÜP” için 2 yanıt

  1. sayın bul
    ürgüp konusunda size katılmamak sözkonusu olamaz
    fakat güneşin doguşunu birde nemruttan seyretmek harika
    ülkemizin her köşesi güzel iç turizimi canlandırmak gerek
    bunun için tüm ortamlarada yabancılar gibi bizde ülkemizin güzel yerlerini anlatmalı ve tanıtmalıyız
    teşekürler

  2. Sayın Bul,
    2 yıla yakın süre Balkanlarda sigortacı olarak çalıştım. Makedonya özellikle ölmeden görülmesi gereken yerlerin arasında bence.( Tabiki Ürgüp’ten sonra). Hele sizin gibi kökleri orada olan bir insan için bu çok daha önemli bence. Üsküp’ten başlayarak atalarımızın yaşadığı heryeri görmek insana garip duygular yaşatıyor. Belkide Türk dendiğinde bu kadar yoğun bir sevgi ve ilginin gösterildiği tek Avrupa toprağı da denilebilir Makedonya için. Saygılarımla.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir