26.08.2014 tarihli, “Bir ürün olarak software (SaaP)’den, bir hizmet olarak software (SaaS)’e geçiş” başlıklı yazımda, SaaS yapısının sigorta sektöründe nasıl kullanılabileceğine, daha sonra değineceğimi ifade etmiştim.
SaaS (Bir servis olarak Software) kurgusunu özetle şu şekilde düşünebiliriz:
- Hali hazırda faaliyette bulunan tüm sigorta şirketlerine başlangıçta bireysel ve paketlenmiş KOBİ ürünleri için, online entegre edilmiş bir software oluşturuluyor.
- Bu software web üzerinden çalışıyor.
- Software ‘in mülkiyeti servis sağlayıcı şirkette. Software’in bakımı, güncellenmesi, güvenliğinden bu şirket sorumlu.
- Servis sağlayıcı şirket acentelere bu software’in ilgili modüllerini kiralıyor. Acente web üzerinden bir adresten software e ulaşıyor, kişiselleştirilmiş alandan software giriş yapıyor ve kullanıyor.
- Acente hangi sigorta şirketlerinden acentelik aldı ise o acenteliğe sadece acenteliğini yaptığı şirketlerin sistemlerine erişme yetkisi veriliyor. Bu aşamada ilgili sigorta şirketinin acente için web servis sağlaması ve/veya daha anlaşılır bir dil ile söz konusu acente için önce kendi sisteminde bir hesap oluşturması ve servis veren software şirketine de bu hesabın tanımlanması için gerekli web servisi veya yetkiyi açması gerekiyor.
Böylece acente müşterisi için tek bir software (yazılım) üzerinden giriş yapıp, aynı anda çalıştığı birden fazla sigorta şirketinden teklif alabiliyor, poliçe bastırabiliyor ve de tahsilatını yine web üzerinden çalışan bu software aracılığı ile yapabiliyor.
…
Mevcutta acenteler işlemlerini sistem üzerinden nasıl gerçekleştirebiliyorlar?
Acente diyelim ki 3 ayrı şirketin acenteliğini yapıyor. Müşteri geldiğinde, 3 ayrı şirketin ayrı ayrı programlarına birisinin girip teklif üretmesi gerekiyor. İlk tekliften sonra müşteri veya sigorta konusunda, bir bilgi değişikliği olduğunda da aynı işlemin tekrarlanması gerekiyor.
Bu işlem operasyon yarattığından, acente biraz da geçmiş tecrübeleri ışığında kasko için x şirket, yangın için y şirket daha uygun şartlar sağlar öngörüsü ile müşterisine sadece belirlenmiş şirketlerden teklif veriyor. Oysa belki de o müşteri ve o spesifik risk için, birlikte çalıştığı diğer şirketin teklifi daha iyi çıkacakken, operasyonel nedenlerle teklif dahi alınmayabiliyor.
Acente hangi şirketin yazılımı daha kolay sonuç veriyorsa onu kullanıyor. SaaS sistemine neden sigorta şirketleri de girmek istesin? sorusunun yanıtlarından birisi de burada gizli.
Sigorta şirketi bilgi işlem birimleri için binlerce acente değil bir kurumsal Software hizmeti sağlayacak şirket olması ise cabası…
…
Yine acente açısından sayıları binlerle ölçülen müşterileri tek bir sistem veya rapor altında görüntüleme, vade veya tahsilat takip etmek bir problem haline geliyor. Ayrı ayrı sigorta şirketlerinden, bazen aynı müşteriye poliçeler düzenlenmiş olabiliyor ve aslında Acentenin Müşterisi iyi raporlanamadığından veya iyi raporlanabilmesi için ilave operasyonel kaynak (iş gücü) gerektiğinden, iyi hizmet verilemiyor ve müşteri sadakati tam olarak sağlanamıyor.
Oysa SaaS software’inde acente hangi şirketten olursa olsun aynı müşteriye sattığı poliçeleri raporlayabiliyor. Takip edebiliyor, müşteri hasar/prim ve karlılığını ölçebiliyor.
SaaS nin bakımı ile uğraşmıyor. Güncelleme derdi yok. 24 saat aksamadan çalıştırmak gibi bir endişesi yok. Ve de gerektiğinde acentesine giderken elindeki tablet (Ipad vb.) aracılığı ile müşteriye anında ve müşterinin yanında teklif verip, anında poliçeleştirebiliyor. Yani genel olarak satışları da olumlu etkileyecek bir sistemden bahsediyoruz.
…
Güzelmiş, ama Türkiye de var mı?
Yukarıda anlattığım kapsamda benim bildiğim yok. Çünkü ülkemizde sigortacılık yazılımlarını ya sadece sigortacılar veya sadece bilgi işlemciler hazırlıyor. Hem sigorta hem de bilgi işlem konularına hakim kişiler değil.
Peki bu gerçekten hayata geçirilebilir mi?
Bunu gerçekleştirebilecek bir kişiyi biliyorum. İyi bir sermaye ve sermayedar ile hayata geçmesi, sigorta şirketlerinin yöneticilerinin de destekleri ile maksimum 3 ay…
Değişik disiplinleri göz önünde tutarak söyleyebilirim ki söylediğiniz gibi bir şey 3 ayda ortaya çıkarsa, ortadan kaybolması 3 ay bile sürmez. Bir sigortacıyı bırakın sigortayla hiç ilgili olmayan bir proje yöneticisiyle konuşursanız MVP için vereceği süre en az 9 ay olacaktır. Bir sigorta acentesinin en temel ihtiyaçlarını bile baz alsanız, geliştirilen bu MVP pazarda rağbet görmez. Pazarda herhangi benzer bir ürün rağbet görür mü o da tartışılır. Önce “sigorta acentesinin” buna hazır olması gerekiyor. İşte asıl zor olan kısım bu. Bunu eğitim süreci için de sizin güzel hatırınız için en az 3 yıl diyelim. Geliştiren şirketi 3 yıl yaşatabilecek yatırımcıyı ülkemiz şartlarında bulmak için ise 30 yıl daha beklememiz gerek. Yatırımcıyı bir kenara bırakalım, geleneksel yöntemlerle nakit ihtiyacını karşılamak isteyen böyle bir şirketin Türkiye’de işi çok zor. Örneğin Mark Zuckerberg Türkiye’de yaşıyor olsaydı herhangi bir bankadan teminat mektubu bile alamazdı. Keza sahip olduğu “emeğiyle geliştirdiği” değer dışında bir arsası, oturduğu haricinde evi bile yok garibimin…
Ertuğrul Bey selam,
Buraya da yazdığınıza göre proje pek yakında gelecek diye tahmin ediyorum.
Sevgiler,
Lütfi
Ertuğrul Bey,
Siz böyle bir proje için sigorta şirketlerini web servislerini açmaya ikna edebilirseniz gerisi kolay. 3 ay uzun bir süre hatta.
Selamlar Ertuğrul,
umarım yaklaşık 3 ay içerisinde hayallerine kavuşacaksın. sevgiler,
ömer