Çalışma hayatımda pek çok yönetici ile çalışma fırsatım oldu. Sonradan geriye dönüp baktığımda, aslında iki tip yönetici ile çalışmışım. Baskın ve Pasif Yönetici.
İkl yönetim tarzının da ekibi ve şirketi için avantajları ve dezavantajları var.
…
Baskın Yönetici: Karar almada istekli ve kolaylıkla karar alabiliyor. Ekip için süper. İşler sürüncemede kalmıyor ve akıyor. Eğer alınan kararların ekseriyeti doğru kararlar ise şirket başarıya hızla ilerliyor. Ekip bir risk taşımıyor çünkü riski olsun olmasın tüm kararları verecek, kendisine giderek güveni artan bir yöneticileri var ve onlara düşen sadece alınan kararları uygulamak.
Bu tarz yönetici hem kişilik hem de iş yapış şekli nedenleriyle baskın ekip arkadaşları ile çalışamıyor. Bu tarz kişiler ya çatışma ile ya da istediklerini yapabilme imkanı bulamadıkları için ekibi terk ediyorlar.
İyi tarafı işler ve kararlar hızla yürüyor. Kötü kısmı tek kişilik karar alma mekanizmasından dolayı hatalar daha sık yapılabiliyor ve yönetim tarzı ekibi tembelliğe itiyor veya ekip tembellerden, risk almaktan korkanlardan oluşuyor.
…
Pasif Yönetici: Ben kendimi en çok pasif yöneticilerle çalışırken geliştirdiğime inanıyorum. Doğada hiçbir şey boş kalmıyor. Eğer yönetici pasif ise hemen alt ekip daha baskın, girişimci kişilerle doluyor. Ekibe bol alan kalıyor. Eğer ekip doğru, bilgili ve yönetici ile her koşulda uyumlu çalışacak kişilerden oluşuyorsa süper… Kendi konusuna hakim uzmanlar, kendi alanlarını diledikleri gibi şekillendiriyorlar.
Kötü tarafı, alt ekiplerde farklı baskın karakterler çatışmaya başlıyorlar ve yönetici bu nokta da pasifliğini koruyorsa, şirketin genel gidişi ibreyi aşağı çeviriyor. Şirket genelini ilgilendiren konularda karar alınamıyor. Veya yavaş alınıyor.
Doğrusu mu? Şirket için en doğrusu, yetkin bir ekibe sahip gerektiğinde baskın ve gerektiğinde pasif olabilen yöneticilerle yönetilmesi. Hem öğretici, hem geliştirici ve hem de başarıya koşan bir şirket haline gelebilmek.