Önceki hafta yurtdışından gelen misafirlerimizin Türk ekonomisi ile ilgili ilk soruları, ” Türkiye’nin Cari Açık rakamlarının, ekonomiye bir tehdit oluşturup oluşturmadığı”, sorusu idi.
Cari Açık konusu sadece bizlerin değil, Türk Ekonomisini izleyen herkesin gündeminde.
…
Cari Açık’ı anlayabilmek için Sayın Mahfi Eğilmez’in bloğunda, 12 Mart 2012 tarihli “Güncellenmiş Cari Açık ve Finansmanı Dersi” yazısından aşağıdaki paragrafı aldım.
Cari denge = (Mal ihracatı gelirleri + satılan hizmetlerden sağlanan gelirler + diğer gelirler) – (mal ithalatı giderleri + satın alınan hizmetlere ödenen giderleri + diğer giderler) +/- cari transferler
…
Ekonomiden sorumlu yetkililer verdikleri demeçlerde sıklıkla şu vurguyu yapmaktalar:
“Petrol fiyatları yükseldikçe Türkiye’nin cari açığı artmaya devam edecektir.”
Yani; Cari Açık Türkiye ekonomisi için önemli bir sorun ve petrol fiyatları arttıkça da Türkiye ekonomisini olumsuz etkilemektedir.
…
Bu denli vurgulanmasına karşın, günlük yaşantımıza baktığımızda özellikle petrol tüketiminin azaltılmasına dönük hiçbir sivil inisiyatif alınmadığını, hiçbir tasarruf kampanyası yapılmadığını, gözlemliyorum.
Neden bizlerde ekonomimize katkıda bulunmak için tasarruf kampanyaları yapmıyoruz?
…
Örnek: Sigorta sektöründe kasko fiyatını belirleyen parametrelerden bir tanesi de; “aracın garajda durması” veya “daha çok trafikte olması” arasındaki risk değişimidir.”
-Sivil inisiyatif ile; Araçlar garajda bırakılıp, sıra ile trafiğe çıkılsa,
-Bir araçta birden fazla kişinin seyahat etmesi özendirilse,
-Bu konuyu organize edecek sosyal siteler oluşturulsa,
-Sigorta şirketleri garajda durduğu için azalan risklerine istinaden, sigorta primlerinde indirime gitse,
iyi olmaz mı?
…
Her sektör, her kurum ve her birey daha az petrol ithal edilmesini sağlayacak tasarruf tedbirleri alsa, Cari Açık riskinin küçültülmesine hep birlikte katkıda bulunsak.
Yapamaz mıyız?