Okumanın Lezzeti

Oldum olası, tarihe hep meraklıydım.

Türkiye’de alınabilecek en doyurucu tarih eğitimlerinden bir tanesini aldığımı da düşünüyordum.

Ne zamanki yurt dışı gezilerinde, özellikle müze ziyaretlerinde, Osmanlı tarihine dair farklı bakış açıları ile karşılaşmaya başladım; bazı konulardaki bilgimin eksikliğini ve bitaraflılığını hissettim.

Tarih, ne kadar objektif yazılırsa yazılsın, hep kaleme alanların gözü ile sunuluyor. Tarih içerisinde yer alan farklı tarafların da görüşlerini bilmek, öğrenmek çok önemli hale geliyor.

Gezmeyi seven bir arkadaşımın önerisi ile Philip Mansel’in “Levant”  isimli kitabı ile tanıştım, okuma fırsatım oldu.

Okuduğum en etkileyici kitaplardan bir tanesi olduğu düşüncesiyle sizlere de tavsiye etmeye karar verdim.

Kitap İzmir, Selanik, Beyrut ve İskenderiye şehirlerinin çok kültürlülüğü ve ve çok kültürlülükten hareketle şehirlerin farklı enerjilerini, ulaştıkları refahı ve aynı zamanda karşılaştıkları felaketleri anlatıyor.

Bu 4 şehrin tarihini anlatırken hem Osmanlı, hem de söz konusu şehirlerin sonrasında içerisinde yer aldıkları ülkelerin (Türkiye Cumhuriyeti,  Yunanistan, Lübnan, Mısır) tarihlerini de anlatıyor.

Bilmediğim, duymadığım bir sürü ayrıntı öğrendim. Kitabı elimden bırakamadım.

İçerisinde yazarın veya kaynaklarının farklı yorumladığı, gözlemlediği yorumlar olabilir, ama okudukça içeriği insanı sarıyor.

Mesela;

– Osmanlı İmparatorluğu döneminde  4 minareli cami inşaatına sadece Padişahın yaptırdığı camilerde ve İstanbul’da izin verildiğini, ilk defa duydum.

– Osmanlı İmparatorluğu gemicilerinin çoğunun rum kökenli olması ve Yunan ayaklanması sonrasında onların Türk kökenli gemicilerle değişitirilmesi ile donanmanın bir süre sorun yaşadığını, ilk defa okudum.

Bazı şehirlerin içerisindeki çok kültürlülüğün, farklı enerji yarattığını, etkilerinin sadece o şehirle sınırlı kalmayıp, ülkeyi ve hatta Dünya’yı etkilediğini çarpıcı örneklerle okudum.

Aynı yazarın şimdi “Konstantiniyye” isimli kitabını okumaya başlayacağım. İçimden bir ses en az aynı lezzeti alacağımı söylüyor.

Levant’ı okumanızı  tavsiye ediyorum.

“Okumanın Lezzeti” için bir yanıt

  1. Üstad selam,

    Smyrna’nın Osmanlı zamanında ekonomik olarak Konstantiniye’den daha önemli bir ticari merkez olduğu (dış ticaretin kalbi),
    İzmir’e neden gavur İzmir denildiği,
    Smyrna ve Pera’nın, tıpkı Beyrut ve İskenderiye gibi, batılılar için kendi ülkelerinde bile bulamadıkları rahatlığı buldukları yerler olduğu,
    Osmanlı kadınlarının batılıların gözünde nasıl işveli gözüktükleri:-),
    Osmanlı’nın kapitülasyonlar ile oluşturduğu bu canlı ticarete yönelik elverişli yaşam alanlarının, Osmanlı’nın düşüşünde nasıl sorun oluşturduğu,
    Tarihimizde bilmediğimiz “mukatelelerin” hikayesini,
    Ermeni ve Rumlarla yaşanan sorunların 20. yy’a ait olmadığını çok net görebiliyorsunuz.

    Konstantiniye’yi okuduğunuzda da aynı tadı alacaksınız. Bilinmeyeni öğrenmek, hele tarafsız birisinden, çok daha keyif veriyor ve farklı zaman dilimleri içinde öğrendiklerinizi veya güncel yaşadığınız olayları daha iyi anlamlandırabiliyorsunuz. En az Levant kadar keyif alacağınızı garanti ederim. Bunun yabancı baskısı da var ve tüm yabancı dostlarıma hediye ediyorum.

    sevgiler saygılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir