Tatile Gideceklere Bir Öneri

AGF Garanti Sigorta A.Ş. yöneticilerinden bir tanesinin İstanbul’u bırakarak, yakınlarına yerleşmesi ile kulaktan kulağa ismini duyduğumda yıl 1999 idi.

Datça’nın Mesudiye Köyünde, Akdeniz ile Ege Denizi’nin birleştiği Cennet gibi bir burunda, Ovabükü’nde yer alan Altınkum Pansiyon.

Bu sene ile birlikte 8 defa yaz tatilimi aynı yerde geçirdim. 5 yıl kadar ara vermiştim, bu sene tekrar gittim. Hep kalabalıklaştığını duyuyordum, biraz korkuyordum ancak; beklediğimden de iyi buldum.

Öncelikle uyarayım;

  • Hiçbir lüks yok.
  • Odaları kireç, banyo, klima, bir dolap ve beyaz çarşaflardan oluşan basit odalar. Bu sene televizyon da eklenmiş.
  • Ulaşımı halen güç. Datça’ ya varmak yetmiyor, Mesudiye Köyüne gitmeniz gerekiyor. Dar ve yamaç yollarda 20 dakika kadar virajları dönüyorsunuz.
  • Eğlence ve gece hayatı değil; deniz, güneş ve sakinlik arayanlar için bir tatil mekanı.

O zaman neden öneriyorum?

  • Denizi mükemmel, berrak, çok temiz genellikle az dalgalı.
  • Denize 20 adımda varıyorsunuz.
  • Hafta içi sahilde çok az insan oluyor. SİT alanı ilan edildiğinden kıyıda yapılaşma az ve yenisine izin verilmiyormuş.
  • Aynı denize girmekten sıkılacaklar için, araba ile 15 dakika da Palamutbükü, 5 dakika ötede Kızıl Bük alternatifleri var. Eskiden Hayıt Bükü de bir alternatifti ama, oranın yerlileri artık yanaşan yatlardan dolayı denize girilmesini önermiyorlar.
  • Kültür de görmek isterim diyenlere, yeryüzünde Cennetin kopyası dedikleri Knidos harabelerini ziyaret etmelerini öneririm. Buradan solunuzda Akdeniz’i, sağınızda Ege Denizini görmek mümkün. (Deniz yolu ile daha iyi olur. Kara yolu ile bir bölüm yol tek araç geçecek genişlikte ve yamaçlarda)

  • Pansiyonu Kasapoğlu ailesi işletiyor. Ama asıl sorumlu ailenin 3 oğlundan bir tanesi Mustafa. Turizm Yüksek Okulu Aşçılık bölümünden mezun. Biraz buradaki eğitiminden, biraz kullandığı malzemeden yemekler müthiş.
  • Ekşi Sözlük’te kendisi ile ilgili “Akya şişi bir de Mustafa pişirsin de görün.” yazıyormuş. Çok hoşuna gitmiş. Ben buna bir de Orfoz buğulamayı eklemek isterim.
  • Aşağı yukarı yediğiniz her şeyi kendileri üretiyor. Balığı kendileri tutuyor ve pişiriyorlar. Balı, ekmeği, zeytinyağını, Perşembe günleri pideyi, her türlü sebzeyi (hemen yakınlardaki seralarda) kendileri yetiştiriyorlar.
  • Pansiyon yeşillikler içerisinde, yılın her anı meyve veren farklı ağaçlar arasında yer alıyor. Ön tarafta yemek yenen masalar, üzerinde kocaman salkımlar olan üzüm asmasının altında.
  • Müşterileri genellikle her yıl tekrar gelen müşteriler.

1 hafta çoluk çocuk gittik. Dinlendik, yolun uzun ve yorucu olmasını saymazsak “tatil gibi tatil” geçirdik. Üstelik bu denli leziz, doğal yemeklere rağmen ödediğimiz ücret de makul ölçüdeydi. Gelirken balımızı, taze bademimizi de aldık.

Öneririm.

“Tatile Gideceklere Bir Öneri” için bir yanıt

  1. Oldum olası bunu ararım bende.

    5-10 yıldızlı oteller, kalabalık, lüks, binbir çeşit yemek, türlü aktiviteler vs. vs…
    Bunaltıcı şeyler bunlar.

    Sadelik ve sakinlik, tatil böyle olmalı.

    Bu arada yeni tasarımınız hayırlı olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir