2000 yılında, çalıştığım kurum beni, ABD’nin sayılı okullarından bir tanesinde 10 günlük bir “Satış Yönetimi” eğitimine gönderdi. Çok sayıda ABD’li öğrencinin yanında, Avrupa ve Güney Amerika’dan katılımcılar vardı. Katılımcılar iş dünyasından ve orta orta üstü yöneticilerden oluşuyordu.
Ders arası sohbetlerden bir tanesinde, ABD’li bir kursiyer, tatil için ABD’nin Güneyine gideceğini söylemişti. Ben de merakla neden? Ne var Güney’de? diye sormuştum. Aldığım cevaba inanamamış ve bir kez daha sormuştum. Yanıt: “Yemekler bol, güzel ve ucuz.”
…
Son dönemde pek çok tanıdığımız tatil için Yunanistan’ı seçiyor. Niye diye sorduğumuzda, aldığımız yanıt 2000 yılında Amerikalı arkadaştan aldığım yanıta çok benziyor. “Yemekler çok lezzetli ve ucuz. Özellikle de deniz ürünleri.”
…
Geçen hafta ilk defa, çocuklar ile Londra’ya gittik. Çin, İspanyol, Japon ve İngiliz (İngiliz denince Fish&Chips) mutfaklarında yemek yedik.
Biraz da kur artışının etkisi ile Pound geçmişten daha değerli. Buna rağmen 4 kişi için ödediğimiz yemek ücretleri, İstanbul’da benzer seviyedeki mekanlarda ödeyeceğimizden daha azdı. Biraz kazıklandığımızı hissettiğimiz, sushi restaurantı’nda ödediğimiz rakam bile buradaki fast food sushi faturalarından daha insaflıydı.
…
“İnsanlar, daha lezzetli yemeği, daha ucuza yemeyi, tatilleri için bir kıstas kabul etmeye (artık Türkiye’de de) başlar oldular.
İyi bir yemeği Türkiye’de bu denli pahalı kılan şey nedir? Neden böyle oldu? İncelemek, düşünmek lazım, yoksa sadece lokantalar değil, ülke turizmi de olumsuz etkilenecek.