Bugün bir oto eksperi arkadaş ile sohbet ettik. Sektördeki gelişmeleri konuşurken, bugüne kadar dikkat etmediğim bir konudan bahsetti.
Son dönemde sigorta şirketleri oto kasko ve trafik poliçelerinde hasarsız araçlara çok cazip prim teklifleri verirlerken, hasarlı araçlara da bunun tam tersi yüksek fiyat uygulamaya, daha fazla dikkat eder oldular.
Yani poliçenin hasarsız olmasının bir sonraki sene yenilemelerde avantajı yüksek oluyor. Buna karşılık hasar yapan araçlar için izleyen sene yüksek prim bedelleri ödenmesi gerekiyor.
…
Bütün Dünya’da benzer uygulamalar var.
…
Söz konusu uygulamanın yaygınlaşmasının kazaya karışan araç sürücülerinin davranışlarına da etkileri olmuş.
Şöyle ki; eğer gerçekleşen maddi hasar tutarı ufak rakamlara onarılabilecek gibi ise ve/veya bu tutar izleyen sene primdeki artıştan daha ufak rakamlarda ise, kusurlu taraf hasarın tazminini sigorta şirketine bildirmeyip, kendisi tazmin yoluna gidiyormuş.
Bence amacına uygun bir uygulamaya dönüş olmuş. “İnsan ekonomiktir” iktisadi tanımına da uyan bir uygulama.
…
Elbette, bunun istatistiksel yansımaları biraz değişik olacaktır. Bu seneden itibaren ortalama hasar rakamları daha yüksek gözükecektir. (Küçük hasarlar ihbar edilmeyip, müşteri tarafından karşılanacağı için.) Hasar sayısında ise adetsel olarak bir azalma gerçekleşecektir.
…
İhbar edilmeyen küçük hasarların sektör sonuçlarına yansımaları olumlu olacaktır. Bununla birlikte, bu tarz hasarların onarımı için yepyeni bir “alt pazar” ortaya çıkacaktır.
Birsüre sonra bu durumu benimseyip kaskonun gereksiz bir masraf olabileceği düşüncesine de kapılabilirler , pazar payı küçülmesi yaşanabilir…
Şirketlerin teknik sonuçlarına mutlaka faydası olacaktır ama sürücülerin hasar alışkanlıklarının tamamen takibini ve sonuç olarak da aktüeryal modellemeyi körleştirmez mi uzun vadede?