Deneme

1998 yılından beri görmediğim bir arkadaşım ile telefon görüşmesi yaptım.

-Anlat bakalım, hayatında neler oldu? Diye sorduğumda;

“Bir bankanın üst düzey yöneticisi (Genel Müdür Yard.)  olduğunu, işinin devamlılığı konusunda endişeleri olduğundan ve ancak bir çocuğa layıkıyla bakabileceklerini düşündüklerinden ikinci çocuğu yapmadıklarını,” söyledi.

Bundan üç sene önce birlikte çalıştığımız Alman meslektaşım, ev fiyatlarının birim fiyatlarını EUR cinsinden hesapladıktan sonra; İstanbul’da ev fiyatlarının hala metrekare fiyatı olarak belli başlı Avrupa şehirlerinden 4-5 kat daha ucuz olduğunu, fiyatlarda hala gidecek marj olduğunu ifade etmişti.

1984-88 döneminde fakültede birlikte okuduğum bir başka arkadaşım, “Ankara’da bir İnşaat firmasında yönetici olarak çalışmaya başladığını, proje fiyatlarının 480 bin TL’lerden başlayıp, 1.6 mio TL’lere ulaştığını,” söyledi.

Son dönemde İstanbul’da konut projelerine baktığımda, şehir merkezine yakın semtlerde  3 + 1 evlerin bir mio TL mertebesinde satıldığını görüyorum.

TUIK tarafından yapılan açıklamada: “Türkiye’de konut satışları Şubat ayında 82,597 adet olarak gerçekleşmiş. Konut satışlarında Şubat ayında İstanbul yüzde 20.7 payla ilk sırada yer alırken, onu yüzde 11.4 payla Ankara izlemiş.”

Bir yanda ikinci çocuğa layıkıyla bakamayız diye düşündüklerinden ikinci çocuğu yapmayan banka Genel Müdür Yardımcısı; bir tarafta 1 mio TL değerde satılan 3+1 daire fiyatları, diğer tarafta İstanbul’da fiyatların hala marjlı olduğunu düşünen yabancılar ve de satılmaya devam eden evler.

“Adam Smith’in 1776 yılında kaleme aldığı Milletlerin Refahı isimli kitabına göre üç türlü gelir vardır: Ücret, kâr ve rant.

Ücret

Bir sözleşme ile işverenin emrine verilen ve işin sonucuna bağlı olmadan önceden saptanan emeğin bedeline ücret denir.

En düşük ücret (asgari ücret), işçinin ve ailesinin yaşaması için zorunlu olan miktarı karşılar. Bundan az ya da çok olamaz. Bu tanım, ücret sermayesine dayanır. Ücret oranı girişim sahiplerinin ücret için ayırdıkları miktar ile işçi sayısına bağlıdır. Sonuç olarak en düşük yaşama düzeyini karşılar.

Kâr (Temettü)

Sermayelerini üretime ayıranlarla, borç-ödünç (ikraz edenler) verenlerin gelirleri kâr (temettü) dır. Faiz, kârın bir şeklidir. Paranın değil, sermayenin geliridir. İktisadî refah artarsa, faiz oranı düşer, kâr haddi fiyat hareketlerini izlemektedir.

Rant

Arazinin kullanılması karşılığı arazi sahiplerine ödenen bedeldir. Arazinin iyileştirilmesi giderleriyle bir ilgisi yoktur. Arazi sahibinin bir tür tekeli vardır. Onun için fazla para isterler. Rant, fiyata bağımlı olarak değişir.”

Eskiden gelir seviyeleri ile örnek olan beyaz yakalılar, ikinci çocuk yapmaktan imtina ediyor ve bu evleri alamıyorlarsa, ulaşılan mevcut değerlerle, bu evleri kimler alıyor. Nasıl alıyor?

İktisat biliminin cevap aradığı temel sorulardan, Gelirin bölüşülmesinde yeni dengeler mi oluştu? Ya da oluşuyor?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir