Bir kaç ay önce, THY Wingo Fırsatlarında gidiş geliş 99 EUR diye kampanyayı görünce, Santiago de Compostela diye bir yerin varlığından haberdar olduk. Avrupa’nın en bol ve çeşitli deniz ürünlerine sahip olduğunu, tapasları, peynirleri ve beyaz şarapları ile de ünlü olduğunu da duyunca, gitmeye karar verdik.
…
Nüfusu 96.000 kişi. İspanya’nın kuzey batısında ve Galiçya Özerk Bölgesi’nin başkentliğini yapıyor. THY 21 Mayıs 2013’den bu yana, direkt uçuş gerçekleştiyor. Yolculuk giderken yaklaşık 4 saat 50 dakika ve gelirken 4 saat sürüyor. Hava alanı şehir merkezinden 9 km uzaklıkta ve belediye otobüsleri kişi başı 4,5 EUR’ya her yarım saatte bir sefer yapıyorlar. (Taksi yaklaşık 20 EUR).
…
Atlantik Okyanusuna çok yakın. Bizim tarihi yarımadaya benzer şekilde yeni şehrin ortasında tarihi bir şehir var. Meydanda, aşağı yukarı tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, bir Katedral (Saint James Cathedral) var. Hrıstiyanlar için kutsal bir mekan. Ellerinde asalar (ucuna midye kabuğu takılı) ile yüzlerce, binlerce insan, dünyanın her yerinden buraya “Saint James Yolu” denilen bir güzergahta yürüyüş yapmaya geliyorlar.
…
Booking.com’dan yaptığımız otel rezervasyonu da fiyat-eder dengesi açısından süperdi. “San Francisco Hotel Monumento.” Tarihi bir bina, abartıya kaçılmadan çok güzel restore edilip otel haline getirilmiş. Kaldığımız süre içerisinde birkaç düğün törenine ve kongre toplantılarına şahit olduk.
Anladığımız kadarı ile nüfus küçük olduğu için herkes birbirini tanıyor. Düğün kıyafetlerinde, özellikle kadın tören-düğün kıyafetlerindeki 1960-1970 yıllarından kalma modanın devam ediyor olması şaşırtıcı idi.
İlk gün, Türkçe konuştuğumuzu duyan “Cuma” isminde bir Türkiyeli ile sohbet ettik. Yaklaşık 6 senedir bu şehirde yaşadığını ve 60 kişilik Türkiyeli’nin kentte yaşadığını ve genellikle Dönercilik yaptıklarını anlattı. Gerçekten de sadece Santiago de Compostela’da değil, günü birlik ziyaret ettiğimiz 60-70 km uzaklıktaki La Coruna şehrinde de Döner lokantaları gördük.
…
La Coruna, kuzeyde ve Atlantik Okyanusu kıyısında. Compostela’dan hızlı tren seferleri var. Kişi başı 7 EUR. 30 dakikalık bir yolculukla ulaşılabiliyor. Karayolu da araç kullanmak için çok uygun. Ancak, anladığım kadarı ile sürekli radar kontrolü var ve hız limitlerine uyum konusuna azami dikkat etmenizi öneririm. Nüfus ve coğrafi alan olarak Compostela’dan daha büyük. En değişik kısmı, şehrin içerisinden Okyanus’ta yüzme imkanınız var. Yüzme derken kocaman bir sahil ve ancak soğuk, dalgalı bir suda yüzmekten bahsediyorum. Aslında insanlar kıyıdan biraz ileri doğru yürüyüp geri geliyorlar. Dalgalar o kadar sert ki yüzme imkanı pek yok, sadece suya girip, yürüyüp, güneşlenmek mümkün. Ben denedim:))
…
Compostela’da sürekli açık bir Pazar kuruluyor. Burada taze deniz ürünleri (taze ne demek anladım, neredeyse hepsi hala hareket halinde), et, peynir, sebze ürünleri satılıyor. Hemen dışında varillerin üzerinde servis yapılan ve ahtapot, midye, razor clam (ustura midye), barnacles ve benzeri deniz ürünleri ile muhtelif lokantalardaki geleneksel tapas lezzetlerini tatmak mümkün. Peynirlerini de unutmayalım hele Prestes çeşidini mutlaka tadın, derim.
Barnacles çok yaygın ve değişik bir deniz ürünü. Okyanusta kayalardan ve gel-git’ler sırasında sökülerek, zorlukla toplanıyormuş. Toplanması zor olduğundan pahalı. Tırnak şeklinde ve içindeki kısmı yeniliyor. Değişik bir tecrübe. Bölgede çok yaygın ve sevilen bir ürün. Görüntüsü hariç, tadı güzel.
Compostela’da biri şehir içinde diğeri 40 km dışarıda iki adet Michelin yıldızlı retaurant var.
…
Şehir içinde gayda seslerini duyan bir arkadaşımız, internette arayınca Kelt’lerin bu bölgede yaşadıklarından ve tarihte bizim Karadeniz Bölgesi’nde de Kelt ırkının yaşadığını anlattığında, Gayda çalan kişinin üzerindeki folklor kıyafeti ile Tulum çalan Karadenizli kıyafetlerindeki benzerlikler bana anlamlı geldi.
…
Bu arada 30 Haziran Pazar günü bir bayram kutluyorlar. Geleneksel kıyafetleri ve flamaları ile bütün şehir meydana akıyor. Elbette müzik eşliğinde. Sokak çalgıcıları ve hatta orkestraları her yerde. Örnek saat 24:00 de meydanda bir orkestra lokal müzik çalarken, çevrelerinde dans eden insanları izlemek hoş.
İnsanları sıcak, güler yüzlü, sosyal, sohbeti seviyorlar. Türkiye’ye gelmeyeni neredeyse yok. Bir iki günü “La Coruna’da geçirilmek” kaydı ile keyifli bir tatil istiyorsanız gidin. Biz tatlı hatıralar ile ayrıldık.