Taşlar Yerinden Oynamaya Devam Ediyor

Ocak 2012 TSRSB sonuçları açıklandı.

Sigorta Sektörü Prim Üretim rakamları; Hayat Dışı’nda %14.68 ve Hayat’ta %8.43 büyümüş.

 

En çok hangi branşlarda değişim var diye baktığımızda;

-Emniyet’i Suiistimal Branşı’nda özellikle bir şirketin (Chartis) üretimindeki olağanüstü artıştan dolayı, %1016’lık bir büyüme gerçekleşmiş.

-Nakliyat Branşı %37.72 büyürken, Mühendislik üretiminin içerisinde yer aldığı Genel Zararlar Branşı %4.21 küçülmüş.

-Trafik (Kara Araçları Sorumluluk), Kasko (Kara Araçları) ve Sağlık (Hastalık/Sağlık) branşlarının, Hayat Dışı Prim Üretimi içerisindeki payı Ocak 2011 de %62 iken, Ocak 2012 de %64′e yükselmiş. …

Şirket sıralamalarındaki değişimde dikkat çeken unsurlar ise;

Sıralama

-Anadolu Sigorta %30.43’luk prim büyümesi ile birinci sırada. Pazar payını %1.57 artırarak, %12.96 ya yükseltmiş.

-Sıralamada daha önce ikinci 10’da bulunan bir Şirketimiz (Mapfre Genel), geçtiğimiz yıllarda aynı grubun Hayat Şirketinin portföyünde bulunan sağlık portföyünü elementer şirkete devretmesinin de etkisi ile ilk 10’a üstelik 5. sıradan giriş yapmış.

-Daha önce ilk 10 da yer alan bir şirketimiz de (Ergo) 11. sıraya yerleşmiş.

-Geçtiğimiz sene Ocak sonunda Hayat Dışı Üretim rakamı ve %4.38’lik pazar payı ile 9 sırada yer alan Acıbadem Sağlık ve Hayat şirketi, bu sene Ocak sonunda %6.39’luk pazar payına ulaşarak, sıralamada 6. lığa yükselmiş. (Not: Şirketin 2011 yıl sonu pazar payı %1.19 ve sıralaması 19. luk.)

Her ne kadar Ocak ayı sonuçları genel değerledirmeler için çok erken bir dönemse de, görünen o ki; Sigorta Sektöründe taşlar yerinden oynamaya devam ediyor.

 

Dükkanda Birşeyler Oluyor…

www.sigortadukkanim.com da iki yeni gelişme var.

1- Sigorta Dükkanım Sigorta ve Reasürans Brokerlik şirketi, bugüne kadarki Hayat Dışı ve Reasürans Brokerlik ruhsatnamelerine ek olarak; T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından,  02.02.2012 tarihli ruhsatname ile “Hayat Sigorta Brokeri” olarak faaliyette bulunmaya  da yetkili kılınmıştır.

Çok yakın zamanda müşterilerimize mevcut 21 Hayat Dışı Sigorta Şirketine ek olarak,   Seçkin Hayat Şirketlerinin de ürünlerini sunacağız.

2- www.dask.gov.tr den online DASK poliçesi satın alınabilen kanallara verilen linkler içerisinde artık www.sigortadukkanim.com da var. ( http://www.dask.gov.tr/261.html )

Yeniliklerimiz ve sigortacılığa farklı yaklaşımımız devam edecek…

Boşanma Sigortasının Zamanı mı?

2009 yılına ait Türkiye demografik yapısına ilişkin bir araştırmada; özellikle şehirlerde olmak üzere boşanma rakamlarının arttığı, yalnız veya çocukları ile yaşayan kişilerin sayısında önemli artış olduğundan, bahsediliyordu.

Aynı trendden hareketle; ” insanların ev ve beyaz eşya alımlarında tercihlerinin değiştiği ve de  yeni trendlere uygun ürünlerde talepte artış olduğu ifade ediliyordu. Örnek: 1 + 1 dairelere artan talep gibi.”

…                                                     

Son günlerde çevremde boşanan insanların sayısındaki artışı duydukça,  bu çalışmanın sonuçları aklıma geliyor.

Boşanma sayısında artış olmasını iyi ve/veya kötü diye yorumlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Sadece tespit şu ki; boşanmaların artması yönünde bir trend var.  Geleneksel aile yapısı değişiyor ve insanların mutsuz evlilik ve yaşantılara tahammülleri azalıyor.

Bizde bir süredir gözlemlenen artış  trendi, batıda uzun  zamandır yaşanıyor.

Örnek: ABD’de her yıl 2.3 mio evlilik gerçekleşiyormuş ve bunun %50 si boşanma ile sonuçlanıyormuş. 2006-2015 arasındaki 23 milyon evliliğin 11 milyonunun 15 yıl içerisinde boşanma ile sonuçlanması bekleniyormuş. http://www.divorcemag.com/statistics/statsUS.shtml

Sigorta sektörü de çok yüksek maliyetlere yol açan boşanma riskine karşılık,  boşanma sigortası adı altında ürünler çıkartmış.

Boşanma poliçeleri ile ilgili bazı temel bilgiler şu şekilde:

-Boşanma poliçelerinde 3- 4 yıllık bekleme süresi var.

-Eğer bekleme süresi dolmadan boşanma gerçekleşti ise ödenen prim tutarları, ilgili vergiler düşüldükten sonra iade ediliyormuş.

-Boşanma poliçelerini, aileler de evlenen çocukları için satın alabiliyorlarmış.  

-Primin belirlenmesinde kullanılmak üzere, Boşanma Olasılığı Hesaplayan araçlar da yapılmış.  Evlenecek kişilerin demografik özelliklerine göre risk artıp, azalıyormuş.

Örnek:  ABD’de, aşağıdaki hususların boşanma olasılığını etkilediğini öngörüyorlar. (http://www.divorceinsuranceinfo.com/)

– Kaçıncı Evlilik olduğu,

-İş yerinde part time mı, yoksa tam zamanlı mı çalışıldığı?

– Yaş,

-Din,

-Günlük Hayatta Dininin gereklerini yerine getirme,

-Eğitim Durumu,

-Ailenin boşanmış mı, hala evli mi olduğu,

-Yaşam Yeri

-Çatışma Yönetimi Tarzı,

-Uyuşturucu ve Alkol Kullanımı,

-Akıl Hastalığı Geçmişi ve genetik tarihçesi,

-Evlendiğinde Varsa Çocuk Sayısı,

-Eş ile yaş farkı,

-Eş ile ırk benzerliği,

-Evlenmeden önce eş ile birlikte yaşandı mı?,

-Evlenmeden önce çocuk sahipliği,

gibi.

… 

Boşanma poliçelerinde, boşanmanın gerçekleşmesi anında kullanılmak üzere, Teminat Üniteleri satın alınıyor.

Örnek: Bekleme süresinin sonunda boşanmanın gerçekleşmesi durumunda kullanılmak üzere, USD 1.250 tutarında bir tazminat alabilmek için aylık USD 15.99 ödeme yapmanız gerekiyor.

Bekleme Döneminin sonundan itibaren, boşanılmayan her sene USD 250 tazminat artışı oluyor.

Gelir durumunuza göre alacağınız ünite sayısını örneğin 20 ye çıkartıp, ödenen primi USD 319.80 e ve de tazminat tutarını USD 25.000 ne çıkartmak mümkünmüş.

Belki de bu tarz ürünleri de Türkiye’de de görme zamanı gelmiştir. Ne dersiniz?

“Sigorta Direkt” Olmadan Aggregator olmaz

İki gündür yabancı ziyaretçilerimiz vardı. Ziyaretçilerimiz, Avrupa’da bizim gibi online sigortacılık yapan büyük oyunculardan bir tanesinden geldiler.

Biz, Broker tüzel kişiliği ile faaliyetlerimizi sürdürürken, onlar Aggregator denilen kurumsal yapı altında çalışıyorlar.

Biz Türkiye’de sigorta sektöründeki ve www.sigortadukkanim.com daki gelişmeleri anlattık, onlar da Avrupa da online sigortacılıktaki gelişmeleri bizlerle paylaştılar.

Görüşmeler sırasında en çok dikkatimi çeken cümle, bir ülkede Sigorta Şirketlerinin Doğrudan Müşterilerine internet üzerinden poliçe sattıkları web siteleri (Sigorta Direkt) olmadan, Aggregator mekanizmasının olamayacağına dair söylenenlerdi.

Aggregator’ler ne yapıyorlar? 

Web siteleri üzerinden, müşterilerine en uygun poliçeleri listeliyorlar. Müşterinin isteğine göre de en uygun poliçeyi sunan sigorta şirketine yönlendiriyorlar. Bir anlamda  Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan “Tellal” görevi yapıyorlar.

Müşterinin,  ilgili sigorta şirketinin online (Direkt) ekranlarına yönlendirilmesine “Lead Generation” deniliyor ve satışa dönen her bir lead (yönlendirme) için sigorta şirketleri Aggregator’a  ücret (fee) ödüyorlar.

Aggregator’lar, sigorta şirketlerine müşteri bulmak dışında hiçbir operasyon yapmadıkları için kendilerine ödenen müşteri başına ücret de, acente ve broker a ödenen komisyondan çok daha küçük oluyor.

Bu arada, sigorta şirketlerinin sadece kendi online satış siteleri değil, aynı zamanda kendi sitelerine yönlendirilen müşterileri aradıkları Çağrı Merkezleri (Call Center) olduğunu da öğrenmiş olduk.

Yaptığımız görüşmelerde; on-line sigortacılığın sadece İngiltere değil, İspanya, İtalya ve kimi söylemlere göre başarılı olmadığı söylenen Almanya da da hızla büyüdüğünü öğrendik.

Elbette misafir şirketin temsilcileri de, bazıları kendilerinde bile olmayan uygulamalarımızı gördüler ve çok etkilendiklerini ifade ettiler.

Bir kez daha; www.sigortadukkanim.com ekibi olarak, Türkiye’yi online sigortacılıkta ileriye taşıyacak bir yatırım yaptığımız için mutlu olduk, gurur duyduk.

Şimdi de, Avea – Sigortadukkanim.com İşbirliği

17 Ocak 2012 tarihli blog yazımda, “Biz Daha Yeni Başladık” başlığını atmış ve sigortadukkanim.com ’un yenilikçi yaklaşımları ile bundan sonra da kendisinden söz ettirmeye devam edeceğini, ifade etmiştim.

Çok sayıda müşteriye, modern pazarlama yöntemleri ile ulaşmaya dönük projelerimizin bir yenisini, Türkiye’nin en büyük GSM operatörlerinden Avea ile yaptığımız işbirliği ile devam ettiriyoruz.

Bir taraftan sigorta sektörünün yenilikçi yüzü olarak müşterilerin karşısına çıkmaya devam ederken, bir taraftan da Avea Kurumsal Hat Sahiplerine Program Ortağı Sigorta Şirketleri’nin kasko poliçelerinde, yüzde 15 indirim avantajı sunuyoruz.

Bu projemizde sunduğumuz avantaj sadece  kasko sigortaları ile sınırlı kalmayacak. Farklı ürün ve hizmetlerle Avea kurumsal hat sahibi müşterilerimize avantajlar sunmaya yıl boyunca devam edeceğiz.

Bu tip kampanyalarla bizler ekip olarak; sadece sigortadukkanim.com un değil, aynı zamanda sigortacılığın yeni yüzünü, milyonlarca kişiye çağdaş, şık bir vitrinde sunmanın gururunu yaşıyoruz.

Yenilikleri seviyorsanız izlemeye devam edin, Sigortadukkanim.com dan başka yenilikler de geliyor.

Mutlaka Gidin Makedonya

Son dönem fazla yorulduk, önemli bir haftaya daha zinde ve dinlenmiş girelim istedik.

Çoluk, çocuk Türk Hava Yolları’ndan, Üsküp’e (Skopje) Cuma günü saat 12.35 uçağına gidiş ve Pazar günü saat 13.55 uçağına dönüş bileti aldık.

Yolculuk 1 saat 10 dakika sürüyor. Ancak; Atatürk Hava Limanı’ndaki yoğunluk nedeniyle gidişte ve dönüşte 20-30 dakika gecikmeler oldu.

Üsküp Hava Limanını TAV işletiyor. Yakında başlayacak Türk İhraç ürünleri fuarı afişleri her yerde asılıydı ve mahalle aralarına kadar Halkbank şubeleri ile mağazalarda genellikle Türk ürünleri görmek hoş ve etkileyici idi.

Otelimizi  internet ve telefon ile kendimiz ayarladık. (Hotel Orange Inn )

Hotel Orange Inn

Internetteki görüntü ve 3 yıldız ile havaalanından otelimize vardığımızda karşılaştığımızda gördüğümüz bina arasında, inanılmaz fark vardı.

Otelimiz mahalle arasında, etrafındaki apartmanlar ile aynı ama otel olarak kullanılan bir bina idi. Fakat kaldığım pek çok gerçek 4 yıldızlı otelden daha temiz, daha evinizde hissettiren, güzel kahvaltısı olan bir oteldi. Çok memnun ayrıldık. Her şeyden öte insanlar iyi, sıcak kanlılar. (Makedonya genelinde insanlar sıcak)

Üsküp’ün ortasında Büyük İskender’in heykelinin olduğu bir meydanı var. Meydan, Vardar nehrinin  üzerinden Eski Pazar (Şehre) geçen bir taş köprü ile sonlanıyor. “Bütün Güzel şehirlerin ortasından su geçer.” cümlesine paralel, hoş bir manzarası var.

Makedonya, yaklaşık 520 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış. Hatırı sayılır sayıda Arnavut ve Türk yaşıyor. Özellikle Eski Pazara (Şehre) geçtiğiniz anda dil (yazılı da dahil olmak üzere), Türkçe ye dönüyor. Gezdiğim ülkeler içinde Türk kahvesi ve demli çayı orjinaline bu denli yakın şekilde başka hiçbir ülkede içmedim.

Köprünün meydan tarafı ne denli modern ise karşı tarafı o denli otantik.  Meydan tarafında daha çok Ortodoks Hristiyanlar ve karşı tarafta ise (Eski Pazar) Müslümanların yaşadığı söylendi bize. Şehirde nedense,  bir din yarışı var gibi bir hissettik. Kiliseler, camiler. Şehre hakim bir tepede, her yerden gözükebilen ışıklı büyük bir haç.

 (Milenyum Haçı diye adlandırılıyor.)

Genellikle Eski Pazar tarafında ağırlıklı olmak üzere, her yer eski Osmanlı eserleri ile dolu. Hamamlar, Camiler, Türk Evleri, köprüler vb. gibi…

Konuştuğumuz bir Makedon, dillerinin içerisinde pek çok kelimenin Türkçe olduğunu, kullananların bile onların Türkçe olduğunu bilmediğini söyledi. Cezve, fincan, bodrum, çadır gibi.

Meydanda Fufa isimli hoş mekanda yemek yedik. Ortamın ve insanların sıcaklığına tezat, yemekler kötüydü.

Bir sonraki gün Eski Pazarda (şehirde) “Turist” isimli lokantada yemek yedik. Güveçte kuru fasulye ve köfte. Yanında da koca bir tabak turşu ve ayran (Yurt dışında her yerde bulunmaz),  Köfte Tekirdağ köftesine benziyordu. Turşu, kocaman bir tabakta geldi ve  kırmızı dolma biberlerin de olduğu sunumun yanı sıra süper lezzetliydi.

Mahalle aralarında genellikle kadınların işlettiği pastaneler ve büfelerin ürünlerinin, lezzetlerini de deneyin.

Trafik yok sayılır. Şehir aşağı yukarı 500.000 kişinin yaşadığı küçük bir şehir, ancak merkezde  hareket geç saatlere kadar devam ediyor. Güvenlikle ilgili gece-gündüz  hiçbir rahatsız edici durum yok.

“The Museum of National Fight”, köprünün eski pazar (şehir) tarafında. Pazar günü 10:30-11:30 arası bir rehber eşliğinde gezdik.

Aklımda kalanlar:

-Makedonların, Makedon olduklarını ilk defa 1685 yılında  bir Makedon isyancı dile getirmiş. Kısa zaman içerisinde Osmanlı askerleri tarafından yakalanmış ve öldürülmüş, ama milli bilinçlerinin başlangıç noktası kabul ediyorlar.

-The Museum of National Fight da, Makedon tarihini anlatan cok sayidaki resmi Rus ve Ukraynalı ressamlar çizmiş. (Milli bilinç oluşturmada ressamların, tarihi biraz etkileme, şekillendirme çabası olmuş.- bence-)

-19. Yüzyıl sonunda ve 20. Yüzyıl başında, direniş örgütleri kurulmasıyla başlamış. Genç Türkler hareketinden etkilenmişler.

-İlginç notlardan bir tanesi Makedon Üniversite öğrencilerinin Selanik te Osmanlı Hükümeti varlıklarına karşı bombalar ile suikast yapmak için eğitim aldıkları, bilgisi idi.

-Rehberin anlattığına göre; 1901 yılında, tarihte Amerika dışında kaçırılan ilk Amerikalının (Ellen Stone)  Makedonya da bir direnişçi tarafından kaçırıldığını, buna karşılık Osmanlı Hükümetinin ülkesinde misafir tuttuğu Amerikalı için, direnişçilere (14.000 altın lira) fidye ödediği ve bu fidyenin de direnişçilere silah alımında kullanıldığı, bilgisini duymak ilginçdi.

-Balkan ülkelerinin Osmanlı’ya karşı mücadelede ortak hareket ettikleri gibi, mücadele sırasında ve sonrası birbirleri ile de sorunlar yaşadıklarını dinlemekte, farklı bir bakış açısı sağlıyor.

-Bence Balkan tarihini birde Makedon bakışı ile dinlemek için müzeyi ziyaret edin derim. Kişi başı 300 Makedon Denar’ı. (1 EUR= 61.5 Denar)

Cumartesi günü İştip’e (Stip) günü birlik bir ziyaret yaptık. Üsküp- İştip arası araba ile yaklaşık 1-1.30 saat sürüyor. Otobana girişte 30 ve çıkışta 60 Denar para ödedik. (Hem giriş, hem de çıkışta para alınıyor olması ilginç)

İştip’te, artık kurumuş bir nehrin (veya daha küçük bir akarsu) çevresine kurulmuş.

En görülesi yeri Türk Konakları adı verilen tarihi evlerdeki küçük, sevimli müze. O bölgede bulunan “Taş Çağı” eserlerinden başlamış, Roma, Bizans, Osmanlı, 1. ve 2. Dünya savaşlarına kadar dönemlerin anlatıldığı, ufak ama anlamlı bir müze oluşturulmuş.

Türkçe biliniyor. Az Türk kalmış. Ancak, yaklaşık 400 Türkiye’den gelmiş öğrencinin okuduğu bir üniversitesi varmış.

Özetle, 1 saatlik uzaklıkta, vize almadan gidilebilecek, sıcak kanlı insanların, tarihimizden eserlerin, güzel ve tanıdık lezzetlerin ve de ucuz fiyata bulunduğu (Örnek: Cumartesi gecesi otelin altındaki pastaneden 5 kişi için aldığımız çeşit çeşit börek, tatlı ve ayran için 18 TL karşılığı Denar ödedik.), Türkçe kullanarak anlaştığınız,  Makedonya’yı gezmenizi mutlaka öneririm.

Biraz da göçmen kökenlerimizden olsa gerek, bizim çıktığımız en anlamlı gezilerden birisiydi diyebilirim.

 

Reasüransın da online’ı varmış…

Bugün bir telefon görüşmesi sırasında, Türkiye’de online sigortacılığın başarılı bir örneği olan www.sigortadukkanim.com ‘un yaptığı gibi, bireysel müşterilere en uygun teklifi hazırlamak ve poliçe üretmekle sınırlı olmadığını, reasürans sözleşmelerinde de online platformların kullanılabildiğini öğrendim.

SwissRe, SwiftRe adında bir platform oluşturmuş. 

Bu platformda;  üzerinde detaylı çalışılması gereken kompleks riskler değil ama; daha basit ve yapılandırılmış  bireysel segment, ticari veya basit endüstriyel ihtiyari işlerde risk bazlı reasürans çözümleri sunuluyor.

SwiftRe’yi tanıtan broşürü incelediğimde, işleyiş şu şekildeymiş: 

Size bir hesap açılıyor ve Dünya’nın herhangi bir yerinden, olabildiğince az bilgi girişi ile ihtiyaç duyulan kapasiteye ulaşılabiliyor. İhtiyaç duyulduğunda, Dünya’nın herhangi bir yerinden, online ve gerçek zamanlı ihtiyari reasürans korumasına ulaşmak istiyorsanız, ilgili adresleri ziyaret etmenizi öneriyorum.

Olmaz Olmaz Deme Hiç

6 sene boyunca Cruise gemilerinin gelip gittiği, Galata limanı manzaralı bir ofiste görev yaptım.

Her yıl Mart’tan itibaren yoğunlaşmak üzere  limana yeni “Cruise Gemiler” gelir giderdi. Bazen manevralarını tam ofisin önünde yaparlardı.

“Ah o gemide ben de olsaydım”, dediğim çok olmuştur.

Neredeyse, çalıştığımız 8 katlı bina yüksekliğinde, koca koca gemiler çok etkileyici ve sağlam görünüyorlardı.


 
Costa Concordia isimli Cruise gemisi de bunlardan bir tanesi idi.

Bir gün öğrendik ki batmış.

2005 yılında göreve başladığım Sigorta Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı, küçük sayılabilecek ölçekteki sigorta şirketimizin birlikte çalıştığı dev görünen reasürör şirketlerinin, S&P ve A.M. Best rating notlarının, en az A+ olması gerektiğini söylediğinde biraz şaşırmış, böyle bir not sınırını ölçeklere baktığımda abartılı bulmuştum.

Yönetim Kurulu Başkanı’nın doğru düşündüğünü ve benim yanıldığımı, 2008 krizi ile ekonomide dev firmaların yaşadığı gelişmelerle gördüm.

Rating, yeterince tanımadığınız iş ortaklarınızın ekonomik güçlerini göstermesi açısından büyük bir kolaylık. Birileri sizin yerinize ve sizin hesaplayacağınızdan çok daha detaylı riskleri ölçüyor, potansiyel iş ortaklarınızı notluyor.

Gerçi global kriz süresince, yüksek notlara sahip oldukları halde, mali açıdan sıkıntıya düşen firmalar görmedik mi? gördük.

Rating değerlendirmelerini, beğensek te beğenmesek te; firmaların mali durumları ve riskleri ile ilgili 3. taraflara ciddi bir veri sağlayan, başka bir ölçü kriteri bugün için yok.

Reasürans anlaşmaları yapmaya çıktığımızda görüştüğümüz ve her seferinde tretelerimizin içerisinde yer almasını çok istediğimiz bir Reasürans Şirketi vardı. Partner Re.

Geçtiğimiz günlerde, S&P Rating şirketi, Partner Re’nin “Kredi ve Finansal Güçlülük” notunu AA- den, A+’ a indirmiş. Görünümünü  değiştirmemiş; “İstikrarlı” (Stable) olarak korumuş.

Bugün, sosyal medyada “firmanın notunun düşürülmesiyle” ilgili bir yorum okudum.

“Bu senenin sonuna kadar reasürörler arasında, daha çok not indirimi göreceğiz. Bütün AA notlar, A ya indirildiğinde, belki de yeni risk sınırımız AA yerine A olacak. Çünkü; Risk Algısı her zaman görecelidir.”

diyor.

Öyle midir? Ne dersiniz?

2020 Nüfus Yapısı

Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin nüfus yapısı nasıl şekillenecek konulu bir çalışmayı inceledim.

Çalışmaya göre, 2020 yılında  nüfusumuz yaklaşık 80 mio kişi olacakmış.

2010-2020 döneminde;

– 0 – 15 yaş arası nüfus, yaklaşık %9 oranında azalacakmış.

-16-65 yaş arasındaki nüfus %14.5  artış ile, 55 milyon kişiyi geçecekmiş.

-65 yaş üstü nüfus %35 oranında artacakmış. (Öngörülerde, 65 yaş üstü nüfus her 5 yılda, 1 milyon kişi artıyor.)

 

Nüfus yapısında bence, en dikkat çekici değişimler:

  • Satın alma gücüne ulaşan insan sayısında çok ciddi bir artış olması,
  • 65 yaş üstü insan sayısının da oransal ve mutlak rakam olarak artıyor olması.

 Farklı çalışmalarda gözlemleme fırsatı bulduğum, gelişmiş ekonomiler ile kıyaslandığında, ülkemizdeki;

  • Konut sahipliği potansiyeli,
  • Araç sahipliği potansiyeli,
  • Bireysel kredilerdeki potansiyel,

gibi unsurlarla; 15-65 yaş arasındaki nüfusta meydana gelecek büyümeyi yan yana düşündüğümüzde, gelecek 10 yıl için olumlu beklentiler, daha da heyecan verici hale geliyor.

 

Ne Lüks, Güncel Bilgiye Dayalı Karar Alabilmek.

Bugün, ABD kökenli “Mu Sigma Limited” (www.mu-sigma.com) firmasının temsilcileri ziyaretimize geldi.

Mu Sigma: Dünya’nın en büyük analitik hizmet sağlayıcısı şirketi imiş. Fortune 500 de yer alan 50 firma ile çalışıyorlarmış. ABD de sağladıkları ticari başarıyı Avrupa ve Türkiye’de de yaymak istiyorlarmış. Bu amaçla, pazarı tanımak için hızlı ziyaretler gerçekleştiriyorlarmış.

Firmalarda her gün binlerce karar alındığını, bu kararlar alınırken, genellikle geçmiş tecrübelerden faydalanıldığını, ancak;  geçmiş tecrübenin bugünkü şartlara uygun kararların alınmasında, kullanımının risk içerdiğini ifade ettiler.

Karar alıcılara varolan en son, en güncel bilgileri süzgeçten geçirerek sunduklarını (kullandıkları model aracılığı ile) ve analitik bilgi kullanımının kurum içerisinde yaygınlaştırılmasını sağladıklarını söylediler.

Şirketten şirkete değişmekle birlikte, 8-12 hafta arasında karar alıcılara, alacakları kararlara ilişkin analitik ve güncel bilgiyi sunabilecek altyapıya ulaşabildiklerini ilettiler.

Binlerce, milyonlarca bilgi içerisinden firmanın karar alma süreçlerine en fazla etkisi olacak bilgileri süzebildiklerini ve belli bir kalıpta karar alıcılara sunduklarını ilettiler.

Bugünün Dünyası’nda, her an herşey değişiyor, farklılaşıyor ve doğru zamanda doğru kararı almak giderek daha da zorlaşıyor. Karar alma zamanı geldiğinde; kararların alt yapısını oluşturacak güncel ve süzülmüş bilgileri karar almadan önce elde etmek ve bu bilgilerin ışığında karar alabilmek çok güzel bir “iş çözümü” gibi geldi bana.

Siz ne dersiniz?

Karar alıcıların işi biraz daha kolaylaşmıyor mu?