30 Yıl Önce, 30 Yıl Sonra

Yaklaşık 3 aydır evde bir heyecan vardı. BAL (Bornova Anadolu Lisesi) mezuniyetinin 30. Yıl dönümü kutlaması Seferihisar da yapılacak ve 180 mezun ile eşlerinden/çocuklarından oluşan 280 kişilik bir katılım ile insanlar bir araya gelecekti. Okumaya devam et “30 Yıl Önce, 30 Yıl Sonra”

Değişime Açıklık

Sigorta sektörü profesyoneller için “güzel para” kazandırmayan bir sektör. Çünkü büyük cirolara ve yüksek öz kaynak kullanımına karşın şirketler para kazanmakta zorlanıyorlar. Dolayısı ile de diğer paydaşlar gibi çalışanlarına da güzel para kazandırmaktan şimdilik uzak bir sektör. Okumaya devam et “Değişime Açıklık”

Bir Gün Herkes Ücretli Çalışan mı Olacak?

Cumartesi günleri Bağdat Caddesi üzerinde uzun bir yürüyüş yapmak, bu sırada küçük küçük alış verişler ile mutlu olmak hafta sonu ritüel’lerimizden bir tanesi.

Severek alış veriş yaptığımız yerlerden bir tanesi de “İlgi Kuruyemiş”. Okumaya devam et “Bir Gün Herkes Ücretli Çalışan mı Olacak?”

Spor mu? Henüz Beyazlamayan Saçlarım mı?

Önceki gün gerçekleştirdiğimiz ziyarette, birlikte iş yapmaya hazırlandığımız ev sahibimiz yaşının 50 olduğunu ve benim hatırlayamayacağım dönemlerde, “Renault araba almak için insanların 1-2 sene bekledikleri” dönemi anlatıyordu ki, aklıma babamın Beyaz bir Renault 12 almak için girdiği sırayı paraya ihtiyaç duyduğu için, kar’ıyla satmasına rağmen, araba sahibi olamayacağı için üzüldüğü günler geldi. Okumaya devam et “Spor mu? Henüz Beyazlamayan Saçlarım mı?”

Deneme

1998 yılından beri görmediğim bir arkadaşım ile telefon görüşmesi yaptım.

-Anlat bakalım, hayatında neler oldu? Diye sorduğumda;

“Bir bankanın üst düzey yöneticisi (Genel Müdür Yard.)  olduğunu, işinin devamlılığı konusunda endişeleri olduğundan ve ancak bir çocuğa layıkıyla bakabileceklerini düşündüklerinden ikinci çocuğu yapmadıklarını,” söyledi. Okumaya devam et “Deneme”

Broker Yönetici Havuzu

Sektörümüzde dağıtım kanallarına göre yapılanmış, örgütlenmiş şimdilik iki tür sigorta şirket grubu var.

  • Acente dağıtım kanalı ağırlıklı satış yapan şirketler.
  • Banka dağıtım kanalı ağırlıklı satış yapan şirketler.

Son gelişmelerden bir üçüncü dağıtım kanalı bazında örgütlenmenin de yolda olduğunu izliyoruz.

  • İnternet üzerinden direkt satış yapan şirketler.

Dağıtım kanalı ağırlığına göre farklı şirket yapılarında bölge yapılanmaları ve çalışanlarda aranan yetkinliklerde de farklılık olması gerekiyor.

Şöyle ki;

Acente yoğunluklu şirketlerde, operasyonun büyük kısmı acente tarafından tamamlandığından, acentelerin operasyonlarını rahatlatacak, sıklıkla acente ziyaretleri gerçekleştirecek nitelikte (insan ilişkisinde uzman) bölge yöneticileri görev yapabilmektedir.

Banka dağıtım kanalı ağırlıklı çalışan şirketlerin Bölge yapılanmaları ve çalıştırdıkları yönetici ve personelde aşağıdaki yetkinlikler aranıyor.

Tüm satış örgütlerinde olduğu gibi ilişki yönetimi özelliği bu firmalarda da aranan yetkinlik olmakla birlikte;

Banka dağıtım kanallarına hizmet eden şirketlerde özellikle kobi, ticari ve kurumsal müşterilere bire bir satış ekipleri ve yöneticiler hizmet vermektedir. Hal böyle olunca da satışçı ve yöneticinin sadece satış becerileri değil, müşteri ziyareti, teklif hazırlama, teklif revizyonu sağlama ve en son olarak ta en uygun şartlarda poliçenin tanzimi konularını biliyor olması beklenmektedir.

İnternet üzerinden direkt satış yapacak şirketlerde de bireysel poliçelerin müşteri tarafından veya çağrı merkezleri tarafından tanzim edilmesi esastır.

Bölgelerde görev yapacak arkadaşların müşterilerin sorunlarını yerinde çözmesi ve eğer zaman içerisinde özellikle kobi segmentinde yer alan müşterilere de tekliflerin internet ve çağrı merkezi üzerinden sunulması hedefleniyorsa (Anglo Sakson ülkelerinde internet sigortacılığı artık bu süreçleri de sağlar seviyeye ulaşmıştır.) bu poliçelerin hazırlanması sürecinde müşterilere destek olmaları beklenecektir.

Zaman zaman müşteri adına hareket ederek sigorta ihtiyaçlarını en uygun çözümler ile kapatmaları beklenen ve risk değerlendirmeleri yaparak, müşterilerin karşılaşabilecekleri riskleri ölçüp, değerlendirmeleri esası ile kurulmuş Broker şirketlerinin Anadolu örgütlenmelerinde eleman ihtiyaçları olduğu ve bu açığı kapatmakta zorlandıklarını görüyor ve izliyorum.

Bence iş tanımlarına en uygun kadrolar, özellikle banka sigortacılığında uzman sigorta şirketlerinde çalışmış, çalışan yönetici ve çalışanlardır. Benzer bir öneriyi, bulunduğu il dışında örgütlenmek isteyecek Acentelere de yapmak mümkün.

Ne Gördüm, Ne Hissettim, Ne Yedim. Diyarbakır

En son 2009 yılında ziyaret ettiğim Diyarbakır’a iki günlük bir iş gezisi için tekrar gitme fırsatım oldu. Ne ilginçtir ki, eskiden Güneydoğu’ya giderken yaşanan “Acaba güvenlik nasıl?” endişesi bu kez terse dönmüştü. Yolculuğun başladığı gün İstanbul ayaktaydı.

Şehirde bir huzur ve huzurun getirdiği bir ekonomik canlılık ilk izlenimlerim oldu. Özellikle Yap-Sat denilen inşaat projelerini saymanın imkanı yok.

7 den 77 ye herkesin bu denli politize olduğu, bir başka şehir görmedim. Herkesin siyaset ile ilgili bir fikri, bir bildiği, bir beklentisi var gibi, hissettim. Geçmişe nazaran fark, hiç kimse fikrini dile getirmekten, siyaset tartışmaktan çekinmiyor.

İlk gün Ofis Caddesi’nde saygı duruşu yapan bir grup insan ve ikinci gün Dicle Üniversitesi kampüsünden şehir merkezine doğru yürüyen göstericiler, bu şehirde her an bir gösteri ile karşılaşmanın ne kadar sıradan vaka olduğunu göstermesi açısından hoştu.

Gelelim lezzetlere;

-ilk gün öğle yemeğimizi Dedeman Otelin yanında yer alan “Buket” lokantasında yedik. İçli köfte, çiğ köfte, fındık lahmacun ve mumbar giriş yemeği idi. Daha sonra 1.5 metre uzunluğunda tahta bir tepsi üzerinde farklı kebaplardan oluşan etler, süperdi.

-Gezinin ikinci günü ev sahiplerimiz bizi kahvaltıya “Mustafa’nın Yeri” isimli tesise götürdüler. Diyarbakır’da iki ayrı lokalde hizmet veriyorlarmış. Biz Adliye’nin yanında yer alan tesise gittik.

Önce yöresel izler taşıyan ve gittiğim her mekanda benzerini gördüğüm işlemeli demlikler, bir ispirto ocağı üstünde servis edildi. Ardından bir servis arabası üzerinde kahvaltılıklar geldi. İki farklı çeşit otlu peynir, beyaz peynir, örgü peynir, lor, mekan sahibi tarafından yapıldığını öğrendiğimiz incir ve karadut reçelleri, zeytin tabakları, üzerine nar taneleri eklenmiş süt kaymağı, sıcak pide, domates, salatalık, yeşillikten oluşan ve üzerine nar ekşisi dökülmüş salata ve de meyve tabağı. Un ile yağın kavrulması ile yapılmış yöresel tat çok yaygınmış ancak çok lezzetli değildi. Asıl sürpriz koca bir tava içerisinde yediğim en güzel kavurma etinin üzerine kırılmış yumurtalar. Hiç bu kadar güzel kavurma yememiştim.

Kısacası nefis bir kahvaltı yaptık.

-Akşam bu kez aynı zamanda “Diyarbakır Baro Lokali” olarak ta kullanılan “Cheffs” isimli restaurantta yemeğimizi yedik. Hafta içi olmasına karşılık kadın, erkek kalabalık bir müşteri topluluğu ilk izlenimi pozitif kıldı. Kaç çeşit olduğunu hatırlayamadığım meze tabaklarının her biri, diğerinden daha lezzetli idi. Sanıyorum bir Diyarbakır klasiği olarak ta sıcak servis edilen şam fıstığı ile günü kapattık.

Yanınızda şehri bilen birisi olduğu takdirde Diyarbakır da güzel lezzetler bulmak hiç de zor değil.

Şehir ile ilgili de birkaç görüşüm oluştu. Örnek: Çin Seddi Dünya’nın en uzun surlarına sahip iken, Diyarbakır kalesi surları da Dünya’nın en yüksek surlarına sahipmiş. Kalenin surlarının bir kısmı çok kötü, amatörce restore edilmiş. Ancak, güzel bir restarasyon ve sur içindeki sonradan yapılmış evlerin yıkılması (yıkım başlamış) ve de çevre düzenlemesi ile eminim ki, Diyarbakır’ın Dünya’nın her yerinden binlerce turist çekmemesi için hiçbir neden yok.

10 gözlü köprü, Keçi Burcu gibi alanlarda da görülmeye değer eserlerden.

Yeni bulvarların ışıklandırma eksikliği dışında bulvarlar geniş ve modern gözüküyor.

Kısaca tarihte pek çok peygambere ev sahipliği yapmış, genç dinamik nüfusunun enerjisi şehre yansıyan Diyarbakır, farklı lezzetleri, kültürel zenginlileri ile görülmeye gezilmeye değer bir mekan olarak, bence geleceğe umutla bakıyor.

Türk’üm Doğruyum Çalışkanım

Beni tanıyanlar bilir. Nasılsın? Sorusuna, her daim “Türküm Doğruyum Çalışkanım” cevabı veririm ve bu cevap yaklaşık 20 yıldır değişmez.

Değişmeyecek te…

1984-88 döneminde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi yıllarımda, her yıl sarı kağıtlardan defterlerimi kendim yapardım ve biraz da çevremde olanlara inat, kapağına Atatürk resimleri koyardım. Ve/fakat bir idol, ikondan çok; felsefesini, topluma verdiği enerjiyi, ileriye dönük vizyonunu sevdim Ata’mızın.

Bütün eğitim yıllarımda ülkemin Batı medeniyetini hedeflediğinde başarılı olduğunu ve ne zaman  yönünü Doğu’ya çevirse tersi gelişmelerle karşılaştığının tarihini okudum, öğrendim.

Ülkemin, milletimin ne büyük potansiyel bir güç barındırdığını, pratik ama çabuk öğrenen, çabuk devşirilen özelliklerini ne zaman farklı milletlerden benzer işleri yapan insanlarla karşılaşsam, iş yapış tarzlarını görsem daha iyi anlamışımdır.

Birileri için  çok uzun zaman alan “adaptasyonu” ne kadar çabuk gerçekleştirdiğimize, pratikliğimize, keşfeden-icat eden değil ama çok hızlı uyum sağlayan özelliğimize sadece ben değil, farklı milletlerden yöneticilerimiz de şaşırmıştır.

Yakın çevremde kime sorsam, atalarının Dünya’nın farklı bir coğrafyasından bu topraklara göç ettiğini öğreniyorum. Koca bir İmparatorluğun küçülmesi ile farklı coğrafyalarındaki topraklarından binlerce, milyonlarca insan Anadolu’ya göç etmiş.

Bütün bu kozmopolitliğin içerisinde Türk olmanın önemli vasıflarını ben şöyle sayabiliyorum: İçinde bulunduğu şartlara, gelişmelere, teknolojiye çabuk adapte olan, çabuk öğrenen, iyi bir liderin önderliğinde çok hızlı aksiyon alan, tutkulu insan topluluğu. Zaten böyle bir ortak özelliğimiz olmasa, tarih sahnesinden çekilenlerden olurduk.

Gururla taşımalıyız. Türküm Doğruyum Çalışkanım demekten vaz geçmemeliyiz.

Enerjimiz böyle. Biz öyleyiz…

Ucuz Kasko

Her ne kadar sigorta şirketleri kaskoda yeni fiyatlama yaparken ağırlıklı olarak kendi geçmiş istatistiklerini kullandıkları için, farklı marka ve müşteri tiplerine göre farklı fiyatlamalar yapmakta ve bazen tüm riskleri kapsayan poliçeler aşağıda vereceğim örneklerden daha ucuz hale gelebilmekteyse de, Anadolu Sigorta ve Generali Sigorta’nın çıkarttığı iki ürün alınarak en sık karşılaşılan ve en zor karşılanabilen riskler, nispeten daha hesaplı sigorta koruması altına alınabilir.

Ben, 1992 yılından bu yana araç kullanan bir sürücü olarak en fazla ufak çizikler, küçük kaporta hasarları ile karşılaşıyorum. Son dönemde bu tarz hasarların sigorta şirketinden talep edilmesinden çekinir oldum. Neden mi? Hasarsızlık korumam kalkacak ve yenileme döneminde bu çiziklerin tamiri için servise ödeyeceğim tutarın çok çok üzerinde, prim artışı ile karşılaşabilirim. Bu nedenle küçük hasarlarımı kendim yaptırmayı tercih etmeliyim.

Buna karşılık beni maddi anlamda en büyük kayba uğratabilecek hasar, aracımın pert olmasına yol açabilecek şiddette bir kazanın gerçekleşmesi veya arabamın çalınması. Arabamı o günkü emsal değerinde yenilemek maddi açıdan zorlayıcı olur.

Şimdi iki ayrı sigorta şirketinin, iki ayrı ürünü benim bu ihtiyaçlarımı oldukça ekonomik karşılayabiliyor.

Bir tanesi Generali Sigorta’nın renkli, sevimli yeni direkt satış kanalı, www.generali.com.tr de satışa sunulmuş olan “Mini Kasko Sigortası.”

Fiyatı:  (27.02.2014 itibari ile) fiks 109 TL

Teminatları

  • Aracın diğer bir araçla çarpışması veya aracın diğer bir araca çarpması,
  • Mini Onarım Hizmeti:

30 cm’e kadar boya hasarları, 5 cm’e kadar iç döşeme hasarları, 5 cm’e kadar boyasız kaporta göçükleri gibi küçük hasarlar mevcut hasar sınırlandırmanızı etkilemeden anlaşmalı servislerde tamir ettirebiliyorsunuz.

Buna karşılık aracımın pert olmasına yol açacak şiddette bir hasarım olursa veya aracım çalınırsa da Anadolu Sigorta’nın çok az prim ile aracın en önemli risklerini kasko sigortası teminatı kapsamına almak üzere hazırladığı yeni ürünü “Pert Kasko Sigortası.” devreye girebilir.

Fiyatı: Araç ve sürücü özelliklerine göre değişiyor.

Teminatları;

  • Aracın      karayolunda veya demiryolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz araçlarla      çarpışması,
  • Gerek      hareket gerek durma halinde iken, sigortalının veya aracı kullananın      iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya      hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması,      devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar,
  • Aracın      yanması,
  • Aracın      veya araç parçalarının çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi,

şeklinde      4 ana başlık altında toplanıyor. (Dilerseniz alabileceğiniz ek teminatlar da var.)

Tekrar ediyorum, piyasa fiyatlaması gereği aracınıza, Daha uygun fiyatlarla tam koruma sağlayacak kasko ürünü var mı? diye araştırmakta fayda var. Ancak eğer ihtiyacınızı karşılıyorsa, az para harcamak istiyorsanız. Bu iki ürünü alıp kendinizi en sık rastlanan veya en korkutucu risklere karşı, düşük maliyet ile koruyabilirsiniz.

Dünyanın Bu Metropolünde Köpek Olmak Zor

Bazı sabahlar çocukları Alemdağ’daki okullarına ben bırakıyorum. İşyerim Avrupa yakasında olduğundan çocukları bırakıp köprülere doğru geri dönüyorum. Çekmeköy yolundan işime gitmeye çalışırsam yoğun trafikten mesaime yetişemiyorum.

 Ben de son dönemde keşfettiğim Alemdağ, Reşadiye, Cumhuriyet Köyü, Polonezköy ve Kavacık güzergahını kullanıyorum.

Ancak, bu güzergahı her kullandığımda içim sızlıyor. Alemdağ’dan başlayıp Kavacık’a varıncaya kadar sağlı sollu yüzlerce, binlerce köpek; “Acaba gelen araçtan bize yemek bırakırlar mı?” bakışları altında gelen-giden arabaları takip ediyorlar.

Genellikle küçük sürüler oluşturmuşlar. Aralarında cins köpeklerin yanı sıra, kulağında küpesi olanlar (Belediye tarafından kısırlaştırılmış), çok zayıflar, sekerek yürüyenler vb. gibi olmak üzere binlerce köpek görüyorum.

2014 kışı nispeten hafif seyrediyor fakat bir de soğuk kış günlerini düşününce iyice kötü oluyorum.

Dünya’mızı birlikte paylaştığımız ve her zaman insanlara dost olmuş, bu canlıların bu sefalet durumuna bir çare bulmak lazım. Onları aç, harap, ortalıkta ve Dünya Şehri iddiasındaki kocaman bir Metropol’ün kıyısında terk etmişiz.

Bir gün zaman ayırın ve bu güzergahı kullanarak durumlarını görün. Görmeden ne demek istediğimi tam anlamanızın ihtimali yok.

Giderken mutlaka yanınızda yiyecek bir şeyler götürün. Sanki her gün karınları doymuyor gibi geliyor bana.

Belediye’nin de desteği ile bu hayvanlar için büyük ve fakat gerçekten ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri barınaklar oluşturulsa, sivil toplum ve hayvan severler ve herkes ufak katkılarla, Dünyadaş’larımıza “Biz İnsanların bu Dünya’da yalnız olmadığımızı ve Dünya’yı üzerindeki diğer canlılar ile de paylaşmayı istediğimizi, arzuladığımızı ve bunun için de çaba harcadığımızı gösterebilsek.”

3.5 yaşında dişi köpeğimize yavru yaptırmak istemiyoruz ki, yavruları bir heves bizden alacak ve hevesi geçince bu güzergaha bırakacak insanlara vermek durumunda kalmayalım.